BGST Dans Birimi 2006 yılının sonuna doğru, dans disiplinine bakışını formüle etmek ve ortak bir söylem oluşturabilmek amacıyla temel aydınlanma çalışmaları planladı. Şimdiye kadar bu çerçevede iki seminer çalışması[[dipnot1]] ve bir toplu okuma gerçekleştirildi:


2006 yılının Kasım ayında tüm üyelerin katılımıyla yapılan okuma çalışmasının hedefi; dans alanına dair temel bilgiler edinmekti. Şu makaleler iki oturumda aktarıldı ve tartışıldı[[dipnot2]] :


1) Betty Redfern, “What is Art?” in The Routledge Dance Studies Reader. ed. Alexandra Carter Rotledge: London, 1998, p: 125-135.

2) Andree Grau, “Myths of Origin” in The Routledge Dance Studies Reader. ed. Alexandra Carter Rotledge: London, 1998, p: 197-203.

3) Deidre Sklar, “Five Premises for a Culturally Sensitive Approach to Dance” in Moving History/Dancing Cultures: a Dance History Reader. ed. Ann Dills, Anne Cooper Albright. Connecticut: Wesleyan University Press, 2001. p: 30-33.

 

Makalelerin Genel Çerçeveleri ve Okumalarda Çıkan Tartışma Eksenleri:

 

1) Betty Redfern, “What is Art?” in The Routledge Dance Studies Reader. ed. Alexandra Carter Routledge: London, 1998, p:125-135.

Makale, “sanat”ı tanımlamak için belli sabit/belirlenmiş kriterler koymanın, gerek tarihsel gerekse kültürel ve toplumsal dinamiklerle kuşatılan bağlamlarda üretilen sanat eserleri ve dolayısıyla sanat için pek de mümkün olmadığından ve bu muğlaklıktan çok da korkulmaması gerektiğinden bahseder. 

"Sanat"ın genel ve kapsayıcı bir tanımı olamayacağını, ancak farklı akım, anlayışlar...vs.nin tarifinin yapılabileceğini savunur.

........

Makalenin genel çerçevesiyle ortaklaşıldı. BGST’de yürütülen dans pratiklerine yönelik çeşitli saptamalarda bulunuldu:

-Sadece çıkarılan “ürün”ün kendisi değil; üretim süreci ve alımlayıcı ile kurulan ilişki, tanıtım biçimi...vs. de değerlendirilir.

-Gösterilerde seyirciyle demokratik ve samimi bir ilişki içinde olmaya dikkat edilir: virtüözite merkezde değildir.

-Alternatif bir kurumsallık çizgisi benimsenir. Okuma, araştırma, çeviri, seminer çalışmaları ile farklı sanat anlayışları ve dillerinin tartışılması hedeflenir. Alana yönelik alternatiflerin katılımcı ve demokratik bir biçimde tartışılarak oluşturulmasın, ortak bir söylem kurulmasına çalışılır.

-Alternatif bir çizgiyi korumak adına, gösteriler, değişen toplumsal konjonktüre göre yeniden ele alınabilir. Örneğin 2006 yılında Sayat Nova korosu ile birlikte icra edilen ve Ermeni dans ve müziklerinin kullanıldığı Hampartzum sahnesinin, Hrant Dink’in katlinden sonra aynı şekilde icra edilemeyeceği düşünülmüştür; bu seneki gösteride daha farklı bir dramaturjik çerçeve ve daha farklı bir sahne tasarlanmaktadır.

-Sanatsal üretimin tabana yaygınlaştırılması hedeflenir;  üreten-tüketen ayrımının keskinleşmemesine çalışılır.

-Gündelik hayat pratikleriyle (örn. moda: hip hop giyim tarzı, mimari) “sanat”ı ayrıştıranın ne olduğu üzerine bir tartışma yürütüldü; ortak bir noktaya ulaşılamadı. Ancak kültürlerin değişilebilirliğinden hareketle, değişen gündelik pratiklerin sahneye taşınmasının önemli olduğu konuşuldu:

Örneğin: İstanbul gibi metropollerde gelişen ve “rap halay” olarak tabir ettiğimiz şehirli halay formları ve elektro gitar kullanımı. Yine metropollerdeki Çingene-Roman danslarındaki hip hop kullanımı...

 

2) Andrée Grau, “Myths of Origin” in The Routledge Dance Studies Reader. ed. Alexandra Carter Routledge: London, 1998, p:197-203.

Makale, dansın kökenine dair evrimci ve evrenselci  söylemi tartışır ve Avrupa-merkezci olmayan hümanist-görececi bir öneride bulunur.    

Dansın kökenlerine dair “mit”ler üzerine bir literatür taraması yapılır ve şu yaklaşımları eleştirir:

¦ Evrimci bakış: 60’lara, hatta 80’lere kadar uzanır; 80’lerin sonundan itibaren terk edilir. Dansları tarihsel evrimine göre dört gruba ayırır ve aralarında bir hiyerarşi kurar:

1-İlkel danslar,
2-Halk dansları,
3-Avrupalı olmayan, kurumsallaşmış danslar,
4-Batılı teatral danslar, bale.

¦ Evrenselci bakış:
Örnek bir alıntıyla başlar: Çocuğun anne karnındaki tekmelemeleri dans olarak kabul edilir.
Buradan hareketle, hayatın kendisinin dans olduğu, dansın evrenselliğine ulaşılır: hareket evrenseldir; hareket danstır › dans evrenseldir.
Bu yaklaşımı, dansa dair tarihsiz, mekânsız bir önerme olarak eleştirir.

Dansın kökenini tam olarak tespit etmenin mümkün olmadığını savunur. Antropolojik veri ve bulgulara bakarak daha önceki danslara dair yorumlar yapılabileceğini ancak tespitlerin spekülatif kalabileceğini belirtir. Örnekler:

1) Bir iletişim ve ifade aracı olarak dans yazıdan önce de vardı. Çünkü yazıların olduğu mağara resimlerinde dans resimleri de var.

2) Dönen bir insanın resmedildiği figürler var. Bugün de özellikle ritüel danslarda dönme olduğuna göre dans ritüel amaçlarla kullanılmıştır.

3) Bir mağarada dans eden anne-kız resmi bulunur. İki küçük, bir büyük ayak izi var. Bunlar, yapılan bir dansın adımlarıdır.

4) Neolitik dönemdeki ekonomik faaliyet açısından taşıdıkları ortaklık sebebiyle, günümüzdeki bazı toplumlarla (örn. Aborijinler) benzeşim kurma yoluyla yapılan tahminler:
Günümüzde bu toplumlara 20. yüzyılda yaşayan taş devri insanları olarak bakmak yanlıştır. Belki araştırılan konuya dair çeşitli ipuçları barındırabilirler ama son kertede bu çağda yaşamaktadırlar ve ilkel insanlar ya da atalarımız değildirler. Evrimci bir yanılgıya düşme riski burada da vardır. Örneğin, Aborijinlerin yaptığı dansla Kuğu Gölü yorumları arasında doğrudan bir tarihsel çizgi takip edilmemelidir. Aborijinlerin dansı da çağdaş bir dans biçimidir.
Makalenin sonunda “küresel bir bakış” önerilir: dansın kökeni konusunda küresel bir perspektif oluşturulmalı, öncelikle dansçıların fikirleri alınmalıdır. Dansın tek bir tarihi yoktur. Her dans kendi tarihselliği ve anlamı içinde değerlendirilmelidir.

........

-Makaledeki eleştirilerle ortaklaşıldı ancak sonundaki küresel bakış önerisinin fazla görececi olabileceği şüphesi oluştu.

-Makalede geçen “bir dansı etnik dans diye nitelendirmek evrimci yanılgıya düşmektir” iddiası tartışıldı. Makaledeki “etnik-kültürel olmayan bir şey yoktur” ön kabulünden hareketle, etnik dans tanımından kaçınılmasının nedeni, tanımlamaya bir ötekileştirme aracı olması sebebiyle eleştirel yaklaşılması olarak kondu.

 

3) Deidre Sklar, “Five Premises for a Culturally Sensitive Approach to Dance” in Moving History/Dancing Cultures: a Dance History Reader. ed. Ann Dills, Anne Cooper Albright. Connecticut: Wesleyan University Press, 2001. p:30-33.

Doktora tezi için New Mexico’da bir topluluğun içinde uzun süre gözlem yapmış, içinde çalıştığı kültürü tanımaya çalışmış, danslarını icra etmeye çalışmış olan yazar, bedensel empati deneyimiyle çok daha içeriden bir dans ve kültür incelemesi gerçekleştirmeye çalıştıktan sonra; yaklaşımını formüle etmiş. Dansa kültürel açıdan duyarlı bir yaklaşım geliştirmek için beş önermede bulunuyor:

1) Harekete ait bilgi kültüreldir. Her türlü hareket biçimi kültürel olarak oluşur.

Her hareketin biyolojik, anatomik, eğlence yönü...vs. tartışılabilir ama her hareket türü, kültürel bir bilginin vücutta var edilmesidir. Konuşmakla benzerlikler taşır.

2) Hareketin bilgisi kinestetik olduğu kadar, kavramsal ve duygusaldır da.

Hareket toplumdaki kültürü, inancı ve idealleri ifade eder. Hareketlerin insanda oluşturduğu duygular ve hareketin icrası tüm bunlardan bağımsız değildir. Dans varoluşsal kodlar içerir.

3) Harekete ait bilgi diğer kültürel bilgi türleriyle ilişki içindedir.

4) Hareketteki anlamı bulmak için hareketin ötesine bakmak gerekir.

Örneğin dinsel ritüellerdeki diz çökmenin anlamını kavramak için kitaplar karıştırmak gerekir; bu yapılmazsa hareket seyredende bir aşağılama etkisi yaratabilir.

5) Hareket denen şey her zaman anlık bir bedensel deneyimdir. Hareketin bizzat icra edildiği anda oluşan bedensel bir deneyimdir. Seyretmek de deneyimlemekle aynıdır.

Dansta icra edenler, yaşayanlar ve alıcılar vardır. Bir bale gösterisini, bale izleyicisiyle bale izleyicisi olmayanın izlemesi farklı olacaktır.

........

-Makaledeki konuşmanın ya da metinle ve hareketin mantığını ayırma eğilimi; feminist dans eleştirisinin öncüllerinden birisiyle ilişkilendirildi:
Dildeki neden-sonuç ilişkisini ve çizgiselliğini dans eleştirisine birebir uygulamaya çalışmak anlamsızdır. Dans, metnin ötesinde bir deneyimdir; her zaman okunabilen bir metin gibi değerlendirilemez. Dans edenin duygusal ve bedensel deneyimi de dikkate alınmalıdır.

-Kendi pratiğimizle bağlantı kuruldu:
Çokkültürlü bir coğrafyanın yerel danslarıyla ilgili çalışma yürütüyoruz. Sadece kendi kültürümüze ait bir icra içinde değiliz. İcra ettiğimiz çoğu dans, içinde yaşadığımız kültürün formlarına uzak. Hareketi öğreniyor ve bölgesel tavra olabilecek en yakın biçimde icra etmeye çalışıyoruz. Biz de makaledeki gibi, hareketi figür olarak öğrenmenin ötesine geçiyoruz; alan çalışması- kültürel çalışma da yapıyoruz: bu hareketleri yapan insanlar kimdir, nasıl yaşarlar? Dansın geliştiği tarihsellik nasıl yaşanmıştır?

Yine makalede geçtiği gibi, hareketin içinde oluştuğu atmosferin de belirleyici olduğunu düşünüyoruz ve sahnede o atmosferden çok uzaklaşmamaya çalışıyoruz.
Makaledeki diz çökme ve kilise ortamı örneği, hareketin içinde gerçekleştiği bağlamda farklı duygular ifade edebileceğini anlatır. Bu yüzden hareketlerin bağlamının öğrenilmesini önemli buluyoruz.

-Bedensel empati deneyimine ve atmosferin önemine dair kendi derleme pratiklerimizden de örnekler verildi: Örneğin Kayışdağı’ndaki Bitlislilerin Şemmame dansını onların arasına girerek öğrenmek, bu halayları icra ettikleri ortamlarda bulunmak, dans tavrının bedene çok daha rahat biçimde oturmasını sağladı

 

Değerlendirme:

-Bu üç makale, okullaşma çerçevesinde tekrarlanabilecek temel bir aydınlanma çerçevesi oluşturma ve kamuyla paylaşımının yararı kriterleri üzerinden olumlu olarak değerlendirildi. Özellikle Five Premises for a Culturally Sensitive Approach to Dance adlı makalenin, çalışma pratiklerine referanslarının daha fazla olduğu, dans hakkında kültürel-politik bir eleştiri içerdiği söylendi. Makalelerin Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü’ne ve böyle bir çalışma yürütmek isteyecek başka kişi ya da yapılara önerilebileceği, teliflerinin istenip çevrilebileceği ve kamuyla paylaşılabileceği konuşuldu.

-Okumalarda yalnızca İngilizce metinlerin seçilmesi; İngilizce bilmeyen iki üyenin gözetilmemesi sorunlu bulundu. Bundan sonraki okumalarda benzeri makalelerin tartışma öncesinde çevrilmesi ya da aktarılması kararı alındı.

Okuma sırasında aktarılan An Anthropologist Looks at Ballet as a form of Ethnic Dance adlı makale de, Türkçeye çevrilmiş[[dipnot3]] önemli bir metin olarak öneri listesine eklendi.