Her ne kadar Podemos’un genel seçimlerde kesin bir çoğunluk kazanması düşük bir ihtimal olsa da parti bir yandan eski sol partilerle mücadele ederken diğer yandan muhafazakar hükümete karşı muhalefeti canlandırdı.

Avrupa genelinde kemer sıkma karşıtı politikalar ve siyasi partiler için Syriza'nın seçim zaferinin önemi yavaş da olsa giderek daha iyi anlaşılıyor. Sıradaki hesaplaşma, yerel ve bölgesel seçimlerin 24 Mayıs'ta , genel seçimlerin ise yeni yıldan önce yapılacağı İspanya'da olacak. Podemos'un seçim zaferi, Eurozone'da kemer sıkma karşıtı politikalara karşı çıkan katı neo-liberal blokun, insanların seslerini bastıramadığını işaret edecek. Ancak bir seçim zaferi olmasa dahi, Podemos şimdiden kazandı: Onlar İspanya ve ötesinde siyasi zemini şimdiden değiştirdiler.

Avrupa, görünmeyen, ülkeleri aşan bir sınır ile bölünmüş durumda. Kemer sıkma destekçisi ve karşıtı iki kamp, ulusal sınırların ötesinde güçlerini harekete geçiriyor. Yunanistan'daki seçimlerin öncesinde, seçimler sırasında ve sonrasında İspanyol siyasetçiler, kendi ülkelerindeki seçimlerde ellerini güçlendireceği umuduyla, oradaki arkadaşlarını desteklemek için Yunanistan'a gittiler. İspanya başbakanı, muhafazakar Mariano Rajoy, bugün artık eski başbakan olan mevkidaşı muhafazakar Antonis Samaras'ı desteklemek için Atina'ya gitti. Yunanistan seçimlerinden sonra ve Eurogroup müzakereleri sırasında Rajoy ve Portekiz başbakanı Pedro Passos Coelho'nun, Yunanistan lehine bir anlaşmayı engellemek için ellerinden geleni yapmaları bir tesadüf değildi.

Benzer bir güçler buluşması karşı kampta da gerçekleşiyor. Podemos'un lideri Pablo Iglesias ve Izquierda Unida lideri Cayo Lara, Syriza'yı desteklemek için seçimlerden önce Atina'yı ziyaret ettiler. "İspanya'nın farklı olduğu" konusunda uzlaşmalarına rağmen iki lider de Yunanistan seçimlerini yurtta kendi ellerini güçlendirecek bir şekilde değerlendirdiler.

Yunanistan seçimlerinden sonra Pablo Iglesias Rajoy'u, zamanın hükümetinin aleyhine aktığı konusunda uyarma fırsatını kaçırmadı. "Tik tak, tik tak." Ülkenin büyüklüğü göz önüne alındığında, İspanya'da bir Podemos zaferi Avrupa Birliği'nin geleceğinde, Syriza'nın Yunanistan'daki zaferinden daha büyük etkiler yaratacaktır.

CIS araştırma merkezi tarafından yapılan son kamuoyu yoklaması Podemos'un iktidardaki muhafazakar parti PP'nin sadece 3 puan gerisinde ve PSOE'nin 2 puan önünde yüzde 24 oranında olduğunu gösteriyor. El País'te yayınlanan, Metroscopia'nın son kamuoyu yoklamasında ise Podemos ve PSOE, çiçeği burnunda merkez sağ Ciudadanos'un birkaç puan önünde, yüzde 20'nin biraz üzerinde bulunuyor. Yerel ve bölgesel seçimlerin sonuçları, daha çok yerel hususlara bağlı. Podemos her yerde aday göstermeyecek ve bazı durumlarda Podemos'la bağlantılı diğer bir seçmen ittifakı olan "Ganemos", PP ve PSOE'nin ikili tekeliyle mücadele etmeye çalışacak. Yerel seçimlere has özel durumlar, en son 22 Mart'ta Endülüs'te PSOE'nin görece iyi sonuçlar aldığı (Endülüs eski bir PSOE kalesidir) ve Podemos'un ancak yüzde 15'te kaldığı bölgesel seçimlerde görüldü.

Kamuoyu yoklamalarına bakacak olursak, Podemos'un düzen karşıtı politikaları seçimi  kesinlikle kazanabilir. Her ne kadar Podemos’un genel seçimlerde kesin bir çoğunluk kazanması düşük bir ihtimal olsa da, parti bir yandan eski sol partilerle mücadele ederken diğer yandan muhafazakar hükümete karşı muhalefeti canlandırdı.

PSOE aynı derecede çökmemiş olsa da, Yunanistan'da PASOK'un birkaç yıl önceki durumuyla benzer bir konumda. Parti geçen mayıs ayındaki AB seçimleri sonrasında liderini değiştirdi, ancak yeni lider Pedro Sanchez'in pozisyonu oldukça riskli ve gözler PSOE'nin kalesi olan Endülüs'teki bölgesel hükümetin başı Susana Diaz. 24 Mayıs'taki yerel ve bölgesel seçimlerde kötü bir sonucun çıkması halinde Sanchez bir anda kendisini eski lider olarak bulabilir.

PSOE bir çıkmaza yakalanmış vaziyette ve ne yapsa kaybediyor. PP ile yaptıkları işbirliği ve iktidarda geçen yılların ardından, artık sistemin- Podemos'un söyleminde "kastın"- bir parçası olarak görülüyorlar. PSOE'nin kendini PASOK'un kaderinden kurtarmasının tek yolu, PSOE olmaktan vazgeçmesi. Daha  popülist bir dil kullandıklarında sadece Podemos'un gerçek, kendilerinin ise yalnızca kötü bir taklit olduğu izlenimi uyandırıyorlar. Bu durum, Sanchez önü açık bir gömlek ve küçük bir sırt çantasıyla spor yaparken, liderliğinin ilk aylarında katıldığı TV sohbet programlarında Podemos'u populist olmakla suçlarken açıkça sırıtıyordu.

PSOE geride kalmamaya çalışıyor ama genel seçimlerden sonraki pozisyonu hiç de kolay olmayacaktır. PP ile büyük bir koalisyona girip intihar tehlikesiyle karşı karşıya kalmayı deneyebilirler, ya da Podemos ile geniş bir sol cephe oluşturup onlar tarafından yutulma riskini göze almak zorundalar.

Podemos, benzer şekilde Izquierda Unida’yı da yeni siyası düzende kendi rolünü düşünmeye zorluyor. Başlangıçta Izquierda Unida 2011’deki Indignados protestolarından sonra hoşnutsuz PSOE seçmenlerini kendine çekti ancak Podemos’un başarısına cevap veremedi. Podemos’un söyleminde Izquierda Unida eski sistemin bir parçası ve partinin yerel siyasetçileri yolsuzluk vakalarına karışmış olmakla partilerine hiç de fayda sağlamadılar. Parti eski tip Cayo Lara’dan genç Alberto Garzón’a yönelen bir lider değişimi sürecinde. Ancak parti, sınıf ve kapitalizm üzerine konuşmakta ısrar eden gelenekçiler ile Garzón gibi daha geniş bir cephe ve geleneksel Izquierda Unida seçmeninin ötesine ulaşacak bir çağrı oluşturmanın gerekliliğine inananlar arasına bölünmüş durumda. Izquierda Unida ilk stratejiyi uygulaması durumunda unutulma riski taşıyor. İkinci stratejiyi uygulaması durumunda ise Podemos’un öncülük ettiği popüler cephe tarafından yutulma tehlikesi var.

Podemos’un populist sol siyaseti Syriza’nınkine benzer ve seçim zaferi kazanarak sınanmış bir reçete: Halk ve sistem arasındaki keskin karşıtlığı dile getirerek geniş, popüler bir cephe yaratmak. İspanya örneğinde bu sistem, “kast”. Hem siyasi ve ekonomik seçkinler, hem de Podemos kendilerini halkın gerçek sesi olarak tanıtıyorlar. Podemos, tepeden aşağıya merhametsiz bir parti yönetimini seçmenlerin topyekun seferberliğiyle birleştirdi. Parti o kadar merkezileştirildi ki, bugün Iglesias ve onun etrafındaki küçük bir çember tarafından yönetiliyor. Anaakım ve alternatif medya aracılığıyla doğrudan seçmenlere sesleniyorlar ve durmaksızın sistem karşısında duyulan hoşnutsuzluğu ve kast ve toplum arasındaki keskin karşıtlığı dile getiriyorlar. Bu olmazsa partiye de ihtiyaç kalmayacak. Son olarak 31 Ocak’ta Madrid’de büyük bir gösteri düzenlediler. Indignados ruhunu, yani  toplumda her şeyin daha farklı olabileceği hissiyatını canlı tutan da işte bu tür bir kitlesel hareketlilik.

Ancak Podemos, Syriza’dan önemli bir hususta ayrılıyor. Onlar “solcu” etiketini sergilemekten kaçınıyor. Her iki parti de herkesin -tüm toplumun-partisi olmayı istemekle birlikte Syriza solcu gömleğini hala üzerinde taşıyor. Bu Syriza’yı, tıpkı onlar gibi küçük radikal sol partilerin bir koalisyonu olarak yola çıkan Izquierda Unida’ya daha yaklaştırıyor. Syriza’yı IU’dan ayırıp aynı zamanda Podemos’a yaklaştıran asıl unsur ise seçim zaferine doğru yol alan populist strateji.

Seçim sonuçlarından bağımsız olarak, Syriza ve Podemos arasındaki farklar ne olursa olsun, Podemos İspanya solundaki yeni birliğin arkasındaki asıl güç olarak öne çıkıyor ve bu şimdiden büyük bir zafer.