Bu yıl “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Haftası” etkinlikleri çerçevesinde hem Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü’nde (BÜKAK) hem de Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları’nda (BÜO) çalışma yürüten kadınlar olarak; “üniversitede cinsel taciz” temalı performans-eylemler düzenleme kararı aldık. Bu kararın arkasında BÜKAK Cinsel Taciz Çalışma Grubu’nun çalışmaları ile BÜO’da çıkarılan oyunlar kapsamında yürütülmeye çalışılan feminist alternatif dramaturji çalışmasının çakıştırılması yer alıyordu. Başka bir deyişle son yıllarda BÜKAK’ın gündeminde yer alan ve forum ya da dosya çalışmaları yoluyla kampüsteki öğrenciler ile paylaşılmaya çalışılan “üniversitede cinsel taciz” temasını; bu bir hafta boyunca teatral araçları kullanarak gündemleştirmeyi hedefledik. Bu amaçla Çarşı Kantin’de “sigara istemek” eylemini ve derslerde “söz kesme” eylemini sergiledik. 

Hazırlık Aşaması

Bu hedefler doğrultusunda her yıl BÜO’da kulübe yeni katılan üyelere yönelik düzenlenen eğitim çalışmaları içerisinde yer alan başlıklardan fiziksel aksiyon ve diyalog çalışmasına “üniversitede cinsel taciz” temalı cümleler eklendi. Bunlardan ilki fiziksel aksiyon çalışmasında[[dipnot1]] önceki yıllarda da kullanılmakta olan şu cümle idi:

Eylem: Sigara içmek

Verili durum: Kur yapmak için içer

Sahneye çıkan erkek oyuncu verilen bu eylemi şu şekilde tasarladı: Biri, yan masasında oturan bir kadını etkilemek için sigara içer. Sahnedeki kadın oyuncu ise bu eylemden rahatsız olan bir yorumu tercih etti. Sahnedeki erkek oyuncu; canlandırdığı tiplemenin, sigarayı bir kadına –onu rahatsız edecek derecede- kur yapmak için içen birini eleştiren bir oyunculuk üslubu kullandı. Bunun üzerine yeni bir aşama eklendi; kadın oyuncu rahatsız olduğunu erkek oyuncuya gösterdiği sırada, sahneye ikinci bir erkek oyuncu girdi ve diğer erkeği yanına çekerek ona uyarıda bulundu. Böylece; kantinde oturan bir kadından hem kendi isteği dışında onunla muhabbet kurmak için sigara istemenin hem de kendisi bundan rahatsız olduğunu gösterdiği halde bir başka erkeğin rahatsız olan özneyi hiçe sayarak müdahale etmesinin cinsel taciz tanımı içerisinde yer aldığını göstermeye çalıştık.

Cinsel taciz temalı ikinci örnek ise diyalog çalışmasında[[dipnot2]] yer alan derslerde kadın öğrencilerin sözünün kesilmesi ile ilgiliydi. Bu örnek tüm kadro ile çalışılmadan önce bir diyalog yazıldı:

X: Tiyatroda Ahlak adlı makalede Torstov adlı bir yönetmen var.

Y: Ama bu makaledeki yönetmen aslında bir metafor.

X: Evet, makalede bir yönetmen ve öğrencilerinin olduğu tiyatro ortamı üzerinden tiyatroda ahlak tartışılıyor.

Z: Haklısın, hem bu analitik giden bir ahlak tartışması.

X: Yalnız ben daha analitik boyutunu vurgulamadım, çünkü...

Y: Fakat ahlakın iki farklı tanımı var: Moral ve ethic.

Z: Ama tiyatro alanında genel tanımıyla kullanılabilir.

Y: Fakat yanlış kullandı.

Z: Ama Türkçe’de karşılığı yok.

Y: Fakat sonuçta yanlış değil mi?

Z: Evet teknik olarak yanlış.

X: Cümlemi bitirebilir miyim?

Birinci Verili Durum: X ve Z adı geçen makaleyi okumuştur, Y ise okumamasına rağmen tartışmada üstünlük kurmaya çalışır. X ve Z aynı fikri savunmasına rağmen Y’nin ikisine dair tavrı farklılaşmaktadır.

İkinci Verili Durum: X ile Y sevgilidir. X ve Z adı geçen makaleyi okumuştur, Y ise okumamasına rağmen tartışmada üstünlük kurmaya çalışır. X ve Z aynı fikri savunmasına rağmen Y’nin ikisine dair tavrı farklılaşmaktadır. 

X tiplemesini bir kadın oyuncu, Y ve Z tiplemelerini ise erkek oyuncular icra etti. İlk verili durum için sahneden çıkan etki; Y’nin makaleyi okumamış bile olsa karma bir ortamda bu konuda “ahkâm” kesebilecek özgüveni kendisinde kolayca bulabilmesine oyuncular tarafından eleştirel yaklaşıldığı yönündeydi. Buna ek olarak diyaloğun son bölümünde ise Y ve Z’nin, X’in söylemek istediği hakkında anlamsızlaşan ikili bir tartışmaya girmeleri ve onun sözünü tamamlamasına olanak vermemeleri çıkan vurgular arasında yer almaktaydı. İkinci verili durumda ise, ilk verili durumdaki koşullar korunarak buna X ve Y’nin sevgili olmaları eklenmişti. Diyalog icra edildiğinde ise çıkan etki; yukarıda Y’nin söz kesme ile görünür olan tacizkâr tavrının, ikili sevgililik ilişkisi içerisinde gizil bir nitelik kazandığıydı.    

Sergileme Aşaması

Yukarıda bahsi geçen sigara içme/isteme temalı performans eylem, 20 Kasım Salı günü, öğle saatleri Çarşı Kantin’de gerçekleşti. Fakat sergileme aşamasında, eğitim çalışmaları içerisinde çalışıldığı haline oranla değişikliklere gidildi. Sergilenen sinopsis şöyleydi:

İki erkek ve bir kadın oyuncu kantindeki masalara dağınık şekilde yerleşirler. Erkek oyunculardan birincisi kantindeki diğer masaları dolaşarak oturan öğrencilerden sigara ya da ateş istemektedir. Bir süre sonra, bir masada tek başına oturan ve kitap okuyan kadın oyuncuya yaklaşarak sigara ve ateş ister. Kadın oyuncu sigara verir. Erkek oyuncu ise sigarasını yakmasını ister. Kadın oyuncu verdiği sigarayı yaktığı sırada erkek oyuncu kadının elini tutar ve sandalyelerden birini çekerek yanına oturur. Kadın oyuncu bir arkadaşını beklediğini söyleyerek kalkmasını ister; fakat erkek oyuncu birazdan kalkacağını söyleyerek oturmaya devam eder. Bu sırada kadın oyuncunun okumakta olduğu kitaptan bir şey gösterme bahanesiyle sandalyesini ona doğru yaklaştırınca, kadın oyuncunun tepki göstermesi üzerine etrafın da dikkatini çekecek şekilde kavga etmeye başlarlar. Kadın, izin vermediği ve hatta istemediği halde ısrarla yanında oturmasından rahatsız olduğunu belirtir. Erkek etrafa rezil olmamak için kadın oyuncunun söylediklerini yalanlamaya çalışırken, başka bir masada oturan ikinci erkek oyuncu olaya müdahil olur ve kadını savunmaya başlar. İki erkek kavga ederler. Kadın kendi tepkisini gösterebildiği halde başka bir erkek, korumacı bir tavırla araya girme ihtiyacı duymuştur. Sonunda kadın oyuncu her ikisine de durmalarını söyler.

Performans eylem üç aşamadan oluşuyordu. İlk aşama, birinci erkek oyuncunun kantinde oturmakta olan öğrencilerin masalarından sırayla sigara veya ateş istemesiydi. Burada hedeflenen biraz sonra izleyecekleri eylemde başka bir kadından sigara ve ateş isteyecek olan kişiye aşina olmalarıydı. İkinci aşama, birinci erkek oyuncunun kadın oyuncunun yanına gelip sigara istemesi ile başlayan bölümdü. Burada her iki oyuncu sesini yükselterek oynamaya başlayınca diğer masalarda oturanların dikkati oraya yönelmeye başlasa da, ancak kadın oyuncu karşısındakine tepki gösterip ikisi kavgaya başlayınca tüm kantinin ilgisi orada toplandı. Son aşama, ikinci erkek oyuncunun da müdahil olmasıyla başlar ve iki erkeğin kavga etmesi ile sona erer. Bu üç aşamanın sonuna kadar kantinde bulunan diğer öğrenciler bunun bir performans eylem olduğunu anlamadı. Aksine iki erkek oyuncunun kavga ettiği bölümde birkaç erkek öğrenci “birader bak burası üniversite, burada böyle şeyler hoş değil” diyerek kavgayı ayırmaya çalıştılar. Performans-eylem sonunda, kadın oyuncu bunun bir performans olduğunu, yer alan eylemin de aslında cinsel tacizin tanımı içine girdiğini, izleyicilerle cinsel taciz üzerine tartışmak istediklerini söyledi ve onların da üniversitede benzer deneyimler yaşayıp yaşamadıklarını sordu. Bunun üzerine birkaç kadın öğrenci üniversitede benzer deneyimler yaşadıklarını söylerken başka bir masada oturan bir grup erkeğin de bunu ne kadar saçma bulduklarını söyleyip ortamı terk etmeleri dikkat çekiciydi.

Derslerde kadın öğrencilerin sözünün kesilmesi ile ilgili ikinci performans eylem ise 21 Kasım Çarşamba günü POLS 408 (Demokratik Teori, Yard. Doç. Dr. Ayşen Candaş Bilgen) ve SOC 221 (Toplumsal Değişim ve Gelişim, Yard. Doç. Dr. Biray Kırlı); 22 Kasım Perşembe günü ise SOC 101 (Sosyolojiye Giriş, Prof. Dr. Nükhet Sirman) derslerinde gerçekleşti. Bu performans eylem cümlesi için de eğitim çalışmalarında çalışılan hâline oranla bazı değişikliklere gidildi. Sergilenen sinopsis aşağıdaki gibiydi:

Sınıfta iki kadın ve iki erkek oyuncu yer almaktadır. Kadın ve erkek oyunculardan birer tanesi sevgili rolündedir. Dersin akışı dahilinde bir kadın oyuncu söz alır ve yapılan tartışmaya dair bir yorum geliştirir. Fakat o sırada erkek oyunculardan birincisi kadının sözünü keserek farklı bir görüş belirtir. Kadın öğrenci tereddüt gösterir fakat o dersin okumasını yapmış ve hazırlanmıştır. Erkek öğrenci ise konuya hâkim olmadığını belirttiği halde özgüvenli bir şekilde kadının sözünü kesmeye devam eder. Bu sırada sevgilisi rolündeki erkeğin yanında oturan ikinci kadın oyuncu söz ister. O da konuyla ilgili bir yorum yaptığı sırada sevgilisi rolündeki erkek oyuncu az önceki oyuncudan daha farklı bir tavırla yine kadının sözünü keser. Bu seferki tavır, az önceki gibi ukalaca değildir; ama yine de kadının sözü değersiz bulunmuştur. İkinci kadın oyuncunun, sevgilisinin fikirlerine ikna olması sonucu bu sefer iki erkek oyuncu, kadının aslında ne demek istediği hakkında bir tartışma yürütür ve sonunda uzlaşırlar. Kadınların konuşmasına izin verilmemiştir.

Yukarıdaki sinopsis her üç sınıfta da, o gün işlenen dersin konusuna göre adapte edildi. Bu performans-eylemin sınıfta bir tartışma içerisinde gerçekleşmesi nedeniyle sınıftaki diğer öğrencilerin bunun bir performans-eylem olduğunu anlamadıklarını söyleyebiliriz. Hatta diğer öğrenciler de bu tartışmanın içerisinde dahil oldular. Mesela birkaç kadın öğrenci sözü kesilen kadın oyuncuya dönüp “iyi de sen daha sözünü bitirmemiştin ki” gibi onu destekleyici cümleler sarf etti ya da birkaç erkek öğrenci söz kesen erkeğe “bırak da kız konuşsun istersen” şeklinde müdahale ettiler. Ayrıca kendilerine önceden haber verilen hocalar da performans eylemin içerisine dahil oldular. Sinopsiste yer alan akış sona erdiğinde kadın oyunculardan biri bunun bir performans olduğunu, bu performans üzerine bir tartışma yürütmek istediklerini söyledi ve bu, tüm sınıfla birlikte tartışıldı. Bu performans eylemin birinci, ikinci ve dördüncü sınıf derslerinde gerçekleşmiş olması kampüste farklı deneyimleri olan öğrencilere bu gündemin taşınması anlamında önemliydi; fakat bunun sadece sosyal bilimler öğrencileriyle sınırlı kalması bir eksiklik olarak nitelendirilebilir. 

Genel Değerlendirme

Daha önce de bahsedildiği gibi kampüste performans-eylemlerin düzenlenmesi hedefinin arkasında; üniversitede cinsel tacizi, teatral araçları kullanarak gündemleştirmek yatıyordu. Fakat burada seyircisiz provalarla çalışılıp bir tiyatro salonunda sergilenen bir oyun/skeç ve izleyicilerin ona sadece izleyerek dahil olduğu bir format tercih edilmedi. Çünkü gündemleştirmek istediğimiz tacizkâr tavırlara yönelik performans-eylemleri günlük hayatta gerçekleştikleri yerde (kantinde ve sınıfta) sergileyerek aslında insanların kampüsteki günlük hayatlarında bu tür tavırlarla karşılaştıklarını ya da bu tür tavırlarda bulunduklarını söylemek istedik.

Performans-eylemlerin hazırlık aşaması için bu çalışmanın BÜO’nun eğitim çalışmaları içerisinde yer almasının olumlu bir yerde durduğunu söyleyebiliriz. Çünkü önceki yıllarda tacize yönelik tartışmalar, sahneye çıkan bir oyuncu bir eylemi icra ederken cinsiyetçi veya tacizkâr bir tipleme tasarladıysa yürütülüyordu. Fakat buraya dair önceden bir hazırlık yapılıp hem deneyimli hem de kulübe yeni katılan oyuncularla bir

likte sahne üstünde denenerek çalışıldığında daha açıcı olduğunu söylemek mümkün. Ayrıca bu performans-eylem cümlelerine ve bunların sahnede nasıl icra edilebileceğine dair hazırlığın BÜO’nun tüm eğitim çalıştırıcıları kadrosu tarafından yapılması kulüpte kadınlar tarafından geliştirilen bu inisiyatifin kulüp tarafından sahiplenilmesi açısından olumluydu. Son olarak çalışmalar içerisinde hazırlanan cümleleri oyuncular icra ettikten sonra, tüm kadro ile yapılan tartışmalarda tacizin tanımının ne olduğu tartışılırken tartışmayı yürüten kadınların, kadrodaki herkesin tacize dair algısı ortakmış gibi hareket etmesi aslında bir eksiklik olarak nitelendirilebilir. Önceki yıllarda BÜKAK’ta yapılan anket ve forum çalışmalarına göre insanların taciz algıları değişkenlik göstermektedir. Sahnede taciz olarak nitelendirilen bir eylem icra ediliyorsa; tartışmaya, bunun hangi cinsiyetçi yönler nedeniyle taciz sayıldığını konuşarak başlamak gerekmektedir. Buna ek olarak bu tartışma verilerle desteklendiğinde daha açıcı olacaktır. 

Performans-eylemlerin sergileme aşamasından bahsederken bunun önceki yıllarda yürütülen feminist dramaturji ya da performans çalışmaları açısından deneysel bir yerde durduğunu söyleyebiliriz. Önceki yıllarda da tiyatro sahnesi dışında oynanan skeçler gerçekleşse de Augusto Boal’ın deyimiyle “görünmez tiyatro” tekniklerinin kullanıldığı, yani izleyicinin sergilenen eyleme dahil olmasını hedefleyen ve performans-eylemin sonuna kadar bunun bir performans olduğunu anlamadığı bir format ilk defa bu yıl denendi. Buna ek olarak şunu söylemek gerekir ki; önceki yıllarda 8 Mart’larda “Sözümüz Var Şarkılarla”, “El Kızı” ve “Dertliyim Dertli” gibi dans-müzik-tiyatro gösterileri gerçekleşmişti; fakat 25 Kasım’larda gösteri sanatları ve kadın çalışmalarını birleştiren çalışmalara yer verilmiyordu. Bu anlamda bu yıl ilk defa girilen bu çalışmanın sonraki yıllarda da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Haftası etkinlikleri çerçevesinde devam ettirilmesi önemli bir yerde durmaktadır. Fakat ileriki yıllarda da bu formatın devam ettirilmesi ve geliştirilmesi açısından performans-eylemler gerçekleştikten sonra izleyenlerle yürütülen tartışma aşamasının nasıl ilerleyeceği önemlidir. İzleyenlerin; izlerken ne hissettikleri, izledikleri eylemin onların algısına göre taciz olup olmadığı, benzer deneyimlere sahip olup olmadıkları gibi konularda katılımcı bir tartışma sürecine dahil olmaları hedeflenmelidir.