Dünya tarihinde ilk kez, bir darbe, darbe değil. Ordu yönetimi devraldı. Demokratik yollarla seçilmiş başkanı görevden uzaklaştırarak hapse attı.  Anayasayı askıya aldı, olağan şüphelileri tutukladı. Televizyon kanallarını kapattı ve tanklar başkent sokaklarını doldurdu.  Ancak darbe kelimesi Aziz Barack Obama'nın ağzından bir türlü çıkamadı. Birleşmiş Milletler’in umutsuz Genel Sekreteri Ban Ki-Moon da aynı kelimeyi sarf etmeye cesaret edemedi. Bunun sebebi Obama'nın neler olup bittiğini bilmemesi olamaz. Çünkü keskin nişancılar, Kahire’de tam da 2009 yılında Obama'nın Müslüman dünyaya el uzattığı konuşmayı yaptığı üniversitenin çatısından açtıkları ateş sonucu 15 Mısırlıyı öldürdüler.

 Bu suskunluğun sebebi milyonlarca Mısırlının tam da böylesi bir darbe istemesinden (gerçi darbe lafını telaffuz etmediler) böylece dünyada ilk kez milyonlarca insanın daha darbe gerçekleşmeden darbe istemesinden mi kaynaklanıyor?  Yoksa Obama askeri darbeyi kabul etmenin ABD'yi, İsrail'le barış içindeki en önemli Arap ulusuna yaptırım uygulamak zorunda bırakacağından mı korktu? Ya da darbeyi yapanlara aslında darbe yaptıkları söylendiğinde, ABD'den alacakları 1, 5 milyar dolarlık destek –yalnızca ertelenmesine razı olmakla kalmayıp- sonsuza kadar kaybederler diye mi?

Şimdi Obama'nın hoşuna gidecek, tarihten bir anıyı hatırlayalım. Obama 2009 yılında Kahire'de yaptığı bu kaypak konuşmada, Filistinliler için “yerinden edilmiş” yerine, “yeri değiştirilmiş” tabirini kullandı. Ardından dikkate değer bir şekilde, bugün Mısır'daki olayları ilginç bir perspektifte yorumlamamızı sağlayan şu yorumu yaptı. Bazı liderler vardır,  “demokrasiyi yalnızca iktidardan uzaklaştırıldıklarında destekler, iktidarda olduklarında başkalarının haklarını bastırmak konusunda son derece acımasızdırlar. Azınlıkların haklarına saygı göstermek zorundasınız. Uzlaşmacı ve toleranslı bir ruhla sürece dahil olmalısınız, halkınızın isteklerini ve meşru politik süreçleri kendi partinizin üstünde tutmalısınız. Bunlar olmadan, sadece seçimlerle gerçek demokrasiye ulaşamazsınız.”

Obama bunları darbe-olmayan-darbe sonrasında söylemedi. Bu sözleri 4 yıl önce Mısır'da söyledi ve bu sözler Mursi'nin nerede hata yaptığını özetliyor. Mursi, Müslüman Kardeşler'deki yakınlarına halkın hizmetkarlarıymış gibi değil halkın efendileriymiş gibi muamele etti . Mısır'daki Hıristiyan azınlığın haklarını korumadı ve Mısır ordusunu çileden çıkaracak bir şey yaptı.  Mısırlıların, Suriye'deki Şiileri öldürerek Beşer Esad'ı devirmek için verilecek bir kutsal savaşa katılmaya çağırıldığı bir Müslüman Kardeşler toplantısına katıldı.

Mısır'da geçtiğimiz 48 saatle ilgili bir başka dikkat çekici gerçek var. Hiç kimse, İslamcılara ve teröristlere karşı milli mücadelesinin doğruluğuna bir kez daha inanmış olan Esad'dan daha mutlu ve daha tatmin olmuş değil. Batı ise, Esad'ı yıkmak için kendini hazırlıyor. Ancak, Esad'ın silahlanmış İslamcı karşıtlarıyla aynı safta yer aldığı için demokratik olarak seçilmiş başkanı yok eden Mısır ordusuna karşı kesinlikle bir şey yapmıyorlar. Ordu Mursi taraftarlarını “terörist ve aptal” olarak adlandırdı. Bu Esad'ın kendi düşmanlarına yakıştırdığı sıfatlar değil miydi? Elbette Esad geçtiğimiz gün, hiç kimsenin güç kazanmak için dini kullanmaması gerektiğini söyledi. İşte burada bir kahkaha patlatılabilir, sözümüz meclisten dışarı tabii ki…

Ancak bunların hiçbiri Obama'yı rahatlatan şeyler değil. Mısır'ın hala “demokrasi” yolunda olduğunu ve bunun ordu tarafından uydurulan “geçici Mısır hükümeti”  gibi “geçici” bir süreç olduğunu belirten Batılı liderler ve darbe-olmayan-darbeyi destekleyen Mısırlılar, Mursi'nin Batı tarafından kabul edilmiş gerçek bir seçim ile seçilmiş olduğunu hatırlamalı. Tabi, Mursi oyların yüzde 51 ya da 52'sini kazandı.

George W. Bush ilk başkanlık seçimlerini gerçekten kazandı mı? Mursi, David Cameron'un aldığından çok daha fazla oy aldı. Mursi’nin çoğunluğa hizmet etmeyip oyunu aldığı Mısırlı çoğunluğa hürmet etmediğinden artık yetkisini kaybettiğini söyleyebiliriz. Ancak bu Avrupa ordularına, Avrupalı başbakanlar kamuoyu yoklamalarında yüzde 50'nin altına düştüğünde yönetimi ele geçirmeleri yetkisini mi veriyor? Bu arada, Müslüman Kardeşler’in Mısır'daki gelecek başkanlık seçimlerine girmesine izin verilecek mi? Yoksa yasaklı mı olacaklar? Ya da seçime girebilirlerse ve onların adayları seçilirse ne olacak?

Öte yandan İsrail memnun olmuş olmalı. Bir darbe olduğunda, darbeyi anlayabiliyorlar. Şu anda alışık olduğumuz rolü, yani Ortadoğu'daki tek “demokrasi” rolünü oynuyor. Bunu, orduyla yönetilen komşuları sayesinde başarıyor. Eğer Mısır'ın zengin askeri kralcıları Washington'dan -gecikmeli de olsa- yıllık 1, 5 milyar dolarlarını alırlarsa, kesinlikle İsrail'le yapılan barış anlaşmasına dokunmayacaklardır, bu anlaşma kendileri için darbe-olmayan-darbe yapılan halk nezdinde ne kadar az destek bulsa da. Amerika delegelerinin darbe-olmayan- darbeye maruz kalan ülkeye yapacakları ilk ziyarete kadar bekleyin. Bu sayede bunun bir darbe olup olmadığını anlayacaklardır. Bunu oradaki dostları aracılığıyla öğrenecekler. Kahire'de ziyaret edecekleri tek dostları ise ordu.