Pazarların satışları arttırmak için cinselliği kullandığını söylemek bir klişe haline geldi. Reklamlar çekici kadın ellerinin vites kolunu okşadığını göstermekle kalmıyor, şovlar da işin sorumluluk yanına hiç değinmeden anlık cinsel tatmine yer veriyorlar. Eski günlerde Brady Bunch dizisindeki anne ve baba pijamalarını hiç çıkartmazlar ve yatakta sakin bir şekilde kitap okurlardı. Fakat günümüzde, prime time televizyon programlarında komedi dizilerinin yıldızları tavşanlar gibi cinsel ilişkiye giriyorlar.

Reklamcılar cinselliği pazarların hizmetine sokarken, şirket medyası da reklamcılara hizmet verecek TV şovları (ve diğer medya biçimleri) yaratıyor. Yani medya (cinsel ya da başka biçimdeki) tatminin basitçe satın alınabilecek bir meta olduğu fikrini pekiştiren içeriği yaratıyor.

Fakat burada komik bir şeyler oluyor. TV’de cinsel şenlik sürüp giderken (daha önce yazdığım “Pazarların Hizmetindeki Cinsellik” başlıklı yorumumu okuyunuz) toplumsal politikaları üretenler kadınların cinselliğini cezalandırmak ve bunun ne zaman, nerede ve nasıl ifade edilebileceğini ayrıntılı bir şekilde kurallara bağlamak üzere yasalar oluşturuyorlar.

Muhafazakârlar ve liberaller, 1996’daki Kişisel Sorumluluk ve Çalışma Olanakları Yasası’nın “başarısına” dayanarak (bu yasa yalnızca evli olmayan anneleri çalışmaya zorlayarak evlilik kurumunu güçlendiriyor) evlilik üzerine daha fazla odaklanacak şekilde bu yasayı yenilemek istiyorlar. Boston Globe gazetesine göre (12 Şubat 2000), eyaletlerden sosyal yardım ödeneklerinin bir kısmını evlilik yanlısı faaliyetlere ayırmalarının talep edilmesi; sosyal hizmet uzmanlarının, bebeklerinin babalarıyla evlenmeleri için hamile kadınlarla konuşmaya teşvik edilmesi; eyaletlerin başarısının evlilik dışı doğumların sayısının azalması ile değerlendirilmesi ve liselerde evliliğin değerinin öğretilmesi önerisine her iki parti de destek veriyor. Oklahoma eyaleti 5 Mayıs’ı “Evliliğinizi Kurtarın” günü ilan etti, evlilik danışmanlığı için sosyal yardım fonlarından 10 milyon dolar ayırdı ve talk şovlarda ve okullarda boy gösterecek iki “evlilik çöptatanı” tuttu.

1996 sosyal yardım yasası evliliği teşvik etmenin yanı sıra, gençler arasında evlilikten önce cinsel ilişkiden sakınmayı yaygınlaştırmak için 250 milyon dolar ayırdı – bu, cinsel eğitim için yapılan harcamayı kat kat aşan bir miktardır (Christian Science Monitor, 10 Şubat 2001). İffet hareketi (çoğunlukla) kızlara “bekaretlerinin” müstakbel kocaları için saklamaları gereken bir hediye olduğunu söylüyor. Kızların cinsellikleri pozitif bir şekilde denetleyebilecekleri bir şey değil. Başka bir değişle, çocukların cinselliklerini tecrübe edebilecekleri çeşitli yolları anlaması, önlemler alması ve cinselliklerini ne şekilde ifade edeceklerine genelde kendilerinin karar vermesi konularında yardımcı olmuyoruz. Bunun yerine, evlilikten önce cinsel ilişkiden sakınmak cinselliği cinsel ilişki ile eşitlemeyi vaat ediyor ve daha sonra da yasaklıyor.

Bush yönetimi farklı cinsellik biçimlerini kurallara bağlamak ve cezalandırmak konusunda daha da ileri adımlar atıyor. Ocak ayında Bush kürtaj hizmeti sağlayan denizaşırı gruplara federal bütçeden yapılan yardımı sona erdiren bir kararnameye imza attı. Muhafazakârlar Bush’u, ABD Halk Sağlığı Hizmetleri Yasası’nın 10. kısmı uyarınca fakir kadınlara doğum kontrolü konusunda danışmanlık sağlayan Planlanmış Ebeveynlik gibi Amerikalı gruplara fon ayırmayı reddetmesi için sıkıştırıyorlar. Pentagon’un “aşırı derecede cömert hamilelik politikaları” bile muhafazakârlar tarafından yakın takibe alınmaya başladı (Boston Globe, 11 Şubat 2001).

Toplumsal politikaları belirleyenler, fakir kadınların mahrem ilişkileri nasıl tecrübe edeceğini denetlemeyi planlamaya girişiyorlar. Bunu da erkelere bağımlılığı zorlayacak, evlilikten önce cinsel ilişkiden sakınmayı teşvik edecek, evli olmayan anneleri cezalandıracak ve evliliği ödüllendirecek şekilde cinsel davranışı ve aile seçimlerini ödüllendiren ve cezalandıran sosyal yardım yasalarını kullanarak yapıyorlar. İlericiler sosyal yardım reformu etrafında dönen tartışmayı yalnızca fakir insanlara daha güçlü bir güvenlik ağı sağlamak üzere mücadele etmek için değil; (hangi sınıftan, cinsten ve/veya ırktan olursa olsun) tüm insanların cinsellikleri, üremeleri ve mahrem ilişkileri ile ilgili tercihleri özgürce yapmasını garanti etmek için de kullanmalıdırlar. Cinselliğin nasıl yaşanacağı ve bir aile içinde nasıl yer alınacağı konusunda tercihler yapmak bir ayrıcalık değil bir haktır.

Tercih hakkını savunan aktivistlerin, kürtaja erişimi yalnızca aşırı gerekçeler söz konusu olduğunda savunma konumuna geri çekilmemeye dikkat etmesi gerekiyor. En savunmacı olduğumuz durumda bile, tercih hakkını yalnızca doğum nedeniyle sağlıkları tehlikeye girebilecek kadınlar ya da tecavüz veya ensest kurbanları için savunmamalıyız. Tercih hakkını, heteroseksüel olarak aktif bir kadın olmak hamile kalma riskini de beraberinde taşıdığı için savunmalıyız. Kürtaja erişimi savunduğumuzda, kadınların cinselliği yaşama ve bunun sonuçlarıyla ilgili tercihler yapma hakkını savunduğumuzu yüksek sesle ve açık bir şekilde dile getirmeliyiz.

İlericiler için kamusal politikaların mahrem ilişkileri nasıl düzenlediğine ve belli cinsellik biçimlerini nasıl ödüllendirdiğine ilişkin tartışmaya katılmanın bir yolu da, evlilik ve bir haneyi paylaşan eşler sorununu ele almaktan geçiyor. Evlilik kurumunda yer almak isteyen ana-akım gey ve lezbiyen hareketine şunu söylemek istiyorum: “Ne istediğiniz konusunda dikkatli olun.” Evlilik, özellikle boşanma olduğunda ya da kocanın emeklilik maaşına ve diğer varlıklarına erişmelerini garanti altına alarak bazen kadınlara ve çocuklara belli bir ekonomik koruma sağlamıştır; fakat, aynı zamanda, devlete bu erişimi kimlerin hakettiğini belirlemenin bir kriteri olarak da hizmet etmiştir. Sosyal yardımların, insanların seçtikleri mahrem ilişkiye göre dağıtılması fikrini radikal bir şekilde yeniden kavramsallaştırmalıyız. Bir haneyi paylaşan eşlerin sosyal yardımdan yararlanmasını öngören liberal yaklaşım, bu yardımları yalnızca karşılıklı taahhütlerin verildiği bir ilişki içinde birlikte yaşadıklarını gösteren kişilere doğru genişletmekle yetiniyor.

Evlilik mi yoksa bir haneyi paylaşan eşler mi tartışması, ilericilerin alternatif bir toplum vizyonu ortaya koymak için kullanabilecekleri bir alandır – ister heteroseksüel, ister tek eşli isterse bir hanede yaşamaya eğilimli olsun bütün üyelerini gözeten bir toplum. Bu toplumda, herkesin sağlık sigortası, emekli maaşı ve yeterli güvenlik ağı olmasını garanti altına almalı ve kamu politikalarını, “ötekiler” güruhunu cezalandırıp sosyal yardımları hakkeden belirli cinsel davranışları saptamak üzere kullanmamalıyız. İlerici bir gey ve lezbiyen örgütünün dediği gibi “halihazırda kurulmuş olan masada bir sandalye için mücadele etmektense, kimlerin oturacağı bir yana, masanın kuruluş biçimini dönüştürmek için diğer insanlarla birlikte çaba göstereceğiz.”

Belki de ticari cinsel şenlik ve cinselliği düzenleyen ve kurallara bağlayan cezalandırıcı kamu politikaları pek o kadar birbiriyle çelişmiyor. Her ikisi de insani cinselliği olumsuzluyor ve onu, haz ve sorumlulukla olan karmaşık kesişmesinden ayırıyor. Her ikisi de cinselliği başka amaçlar için kullanıyor – pazarlar satışları arttırmak ve tüketimi pekiştirmek için, kamu politikaları ise sosyal yardımları hakkeden ve etmeyen sınıflar yaratmak için. Her ikisi de ilericilere cinsellik hakkında alternatif kavrayışlar öne sürmek ve cinselliğin, seçkinlerin ayrıcalığını pekiştirmek üzere onu kullanan kurumlar tarafından gasp edilmesiyle mücadele etmek için yeterince fırsat sunuyor.