Sezonun bitmesiyle birlikte, yaz rehaveti İstanbul’daki kültür-sanat etkinliklerine de yansıdı. Ana akım medyaya AKM üzerinden yürütülen kültürel-siyasi mücadele ile elitist klasik müzik dehamız Fazıl Say’ın ateşlediği arabesk tartışmaları damgasını vururken, dans sahnesinde ise en çok Barbaros ile Anadolu Ateşi Evolution gösterileri konuşuldu.

Anadolu Ateşi gösterisinin yeni versiyonu olan “Anadolu Ateşi Evolution”da oryantal dans bölümleri ile Kafkas erkek soloları arttırılmış, yeni çağdaş semah koreografisi ile akrobatik bölümler eklenmiş, iyi-kötü mücadelesi ve sema bölümleri revize edilmişti. Geleneksel dansların daha da fazla stilize edilmiş olması dikkat çekiyordu. Farklı dans formlarını eklektik bir şekilde sunan topluluğun gösterisinde bale dansçılarının düetlerinin arkasında kalan grup geleneksel dansların stilize yorumlarını canlandırır, senkronizasyona dayanan bu kalabalık sahnelerle “birlikten kuvvet doğar” mesajı verilirdi. Bu son gösteride ise Teke ve Roman dansını, halayı ve horonu ayırt etmek iyice zorlamıştı çünkü geleneksel dansı seyirlik hale sokmanın biricik formülü olarak kabul edilen bacak kaldırma biçimleri bütün danslara sirayet etmişti. Roman danslarını daha çekici kılmak üzere eklenen oryantal bölümleri, her iki dansa da haksızlık eden garip bir melez tür yaratıyordu. Müzikle ilişki kurmayan hareketler seyri iyice zorlaştırıyordu. Tüm bunlarla birlikte, gösterinin ritmik düzenlemesinin ilk haline göre oldukça iyi olduğu, yoğun bir eğitimden geçen dansçıların teknik anlamda geliştiği söylenebilir.

Ancak en dikkat çekici “evrim”, gösterinin oluşturduğu milli birlik havasının bilinçli bir şekilde güçlendirilmesiydi. Sahnede geleneksel kostümüyle ve tavrıyla birlikte temsil edilen tek yerel dans tek kişilik bir zeybekti. Tarihsel olarak “milli dans”ımız haline gelen zeybek dansı, en çok alkış alan bölümlerden biriydi. Final bölümünde arka fona yansıtılan Türk bayrağı, Mustafa Erdoğan’ın halay çektiği selam bölümünde bizzat kendisi tarafından işaret edilerek vurgulanıyor, “birlikten kuvvet doğar” mesajını alan seyirci, evine milli birliğimizin sembolü Türk bayrağını alkışlayarak dönüyordu. Konjonktürel gelişmelere göre uyarlanan gösteride, sema bölümünden sonra dinlerin kardeşliği fotoğrafı gösteriliyor; ezan ve çan, cami ve kiliseyi bir arada sunuyordu. Daha çok orta yaşlı ve orta sınıf bir seyirci kitlesinin takip ettiği gösteriden fazlasıyla etkilenen Hıncal Uluç’un “Bir Anadolu Zaferi” başlıklı yazısı da bu milli birlik ve milli gurur dramaturjisinin bir özeti gibiydi[[dipnot1]]:

“Michael Flatley’nin Lord of The Dance’ından birkaç gün sonra, yeniden seyretmek hoş oldu Anadolu Ateşi'ni.. İrlandalı dansçıları nasıl bir kaç kez katladığımızı gördüm…Onlar başlattılar, 1990'ların başında doğrudur. “Biz …daha iyisini yaparız. … Anadolu'nun halk dansları kültürü muhteşem zengindir.” dedik.. Ve işte yaptık da… Lord of The Dance ne kadar cılız, ne kadar ruhsuz geldi, Anadolu Ateşi ve Troya’nın rengarenk coşkusundan sonra.. … bir kez daha gözlerim yaşardı.. Sahnenin arkasındaki yuvarlak ekranda bir ayyıldız.. O ayyıldızın önünde muhteşem şovu tamamlamış, el ele seyirciyi selamlayan ekip ve arenada ayakta çığlıklar atarak tempo tutan binlerce seyirci.. Bu sahne, 2001 yılından bu yana 80 ülkenin 224 kentinde, 3 bin defa ve toplam 21 milyon seyirci önünde tekrarlandı. ... Mustafa Erdoğan ve arkadaşları, başlarının üzerinde Türk Bayrağı, dünyayı fethe devam ediyorlar.

2001 yılındaki ilk temsilin ardından “Siz Dansın Sultanları mucizesini hazırlayanlar.. Siz tarih yazdınız.. Siz krizler ülkesinde umut, siz güven, siz cesaret oldunuz.. Siz gurur oldunuz!.. Siz sıkılası eller, öpülesi alınlarsınız. Siz Anadolusunuz” demiştim.. Anadolu Ateşi dünyayı aydınlatmaya devam ediyor!..

anadol1anadol2

http://www.haberciniz.biz/haber/anadolu-atesi-marmarisi-2.-kez-buyuledi-mugla--680403.html

Lord of the Dance - Anadolu Ateşi çizgisini devam ettirmeye çalışan diğer gruplardan farklı olarak belli bir sürekliliğe ulaşabilen Shaman Dans Tiyatrosu da bu sıralar İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetmenliği’nin ana projelerinden birini gerçekleştiriyor.[[dipnot2]] “7 Bölge’den 7 Tepe’ye” projesi kapsamında, farklı kültürlerden ve yaş gruplarından amatör dansçılara yönelik atölye çalışmaları düzenliyo, dans, ritim ve müzik alanında eğitimler veriyor. İstanbul’un sosyal ve ekonomik açıdan sıkıntılı bölgelerinde faaliyet yapma zorluğu çeken gençlere, kimsesiz çocuklar yurtlarından seçilen çocuklara ve işitme engelli çocuklara eğitim veriyor. Ayrıca İTÜ Türk Musikîsi Devlet Konservatuarı Türk Halk Oyunları Bölümü ve Mimar Sinan Üniversitesi Bale Ana Sanat Dalı Modern Dans Bölümü öğrenci ve mezunlarıyla birlikte çalışma yürütüyor. Son birkaç aydır da bu eğitimlerin sonucu olarak gösteriler düzenliyor. ‘‘Sanki hep burada yaşamışız gibi’’ alt başlıklı sahne gösterisinde, yerel-ulusal-evrensel geçişliliğini temel alan topluluk, İstanbul’da yaşayan geleneksel dansların ve farklı dans disiplinlerinin harmanlandığı gösteriler sahneliyor.

anadol3

http://www.istanbul2010.org/PROJE/GP_598223

Geleneksel dans alanında “ana akım”ı temsil eden Anadolu Ateşi ve onu takip eden Shaman Dans Tiyatrosu dışında, 2001’de kurulan Türkiye Halk Oyunları Federasyonu’na bağlı çeşitli dernekler, halk eğitim merkezleri, Devlet Halk Dansları Topluluğu [[dipnot3]] gibi çeşitli devlet kuruluşları, konservatuarlar, üniversite kulüpleri ve topluluklar da çeşitli gösterimlerde bulunuyorlar. Bu kurumlar genellikle dansları yerel tavırlarıyla sergilemeye özen gösteriyorlar. 1975’te kurulan Devlet Halk Dansları Topluluğu’nun öncülük ettiği serbest sahneleme ve stilizasyon anlayışını küresel bir şova dönüştüren Anadolu Ateşi’nin biçimlendirdiği bu ortama ayak uydurmaya çalışıyorlar. Bugün İstanbul’daki özel okullarda halk dansları hocaları yerine Anadolu Ateşi benzeri gruplar kurabilecek formasyona sahip eğitmenler aranıyor. Batılı dans eğitimi alan konservatuar öğrencileri para kazanmak için Anadolu Ateşi, Shaman gibi topluluklarda dans edebiliyor. Kısacası, eskiden folklor camiasına egemen olan yarışmaların davullu zurnalı ekileri, günümüz koşullarında rağbet görmüyor. Bu boşluğu, ciddi bir ekonomik gücü arkasına alan, küresel, teknolojik gelişmelere ve siyasi ortama ayak uyduran, farklı dans disiplinlerini bir arada sunan ve kendisine belli bir pazar yaratabilen Anadolu Ateşi Evolution gibi şovlar dolduruyor.