Bu hafta kazandıkları muhteşem zaferlerle kendinden geçen Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), Bağdat’ı ve kutsal Şii şehirleri Kerbela ve Necef’i ele geçirmeye yemin etti. Sözcüleri, ilahi zaferleri karşısında “düşmanlar ve destekçilerinin şaşkına döndüğünü” söyledi.
Musul’u, Tikrit’i ve diğer şehirleri ele geçiren IŞİD savaşçılarına, kibirli değil mütevazı olmaları çağrısında bulundu. IŞİD sözcüsü Abu Mohammed al-Adnani, “Uyarıyorum, kibrinize ve egonuza yenik düşmeyin” dedi. “Egonuzun, hamviler, helikopterler, tüfekler ve askeri teçhizat gibi ganimetlere yenik düşmesine izin vermeyin.”
Konuşma enteresan ve önemli çünkü Adnani, IŞİD’in muhteşem bölgesel zaferlerini nasıl gördüğüne, ayrıca yakın gelecekteki niyetlerine ilişkin bilgi veriyor. Kaygı verici bir şekilde, Irak nüfusunun yüzde 60’ını teşkil eden Şiilere nefret kusuyor. Dinden dönmüşlerle hiçbir uzlaşmanın mümkün olamayacağını söylüyor. “Şiilere yalnız Allah boyun eğdirir. Onların yüreklerine korku salan Allah’a şükürler olsun.”
Şiilere yönelik sekter aşağılamalar önemli çünkü Irak’ın yeni bir Sünni-Şii mezhep savaşına gömüleceğine işaret ediyor. IŞİD’in ilerleyişindeki herhangi bir teklemeye karşı uyarıda bulunuyor: “Şiiler geri almak için sizin ölü bedenleriniz üzerinde yürümeden, kazandığınız toprakları onlara bırakmayın.”
“Bağdat’a yürüyün. Nefes almalarına [Şiilerin] izin vermeyin.”
Bu, Şiiler arasında karşı tepki yaratacaktır. Şiiler, 2003’te Saddam Hüseyin’i deviren, Sünni azınlığın asırlardır süren hakimiyetine son veren ABD öncülüğündeki işgalden sonra kazandıkları üstünlüğü korumak için aniden mücadele vermek zorunda kalacaklar. Ordu onları hayal kırıklığına uğrattığı için, IŞİD ilerlemesini geri çevirmek üzere milis kuvvetlere başvuracaklar. 2006 ve 2007’de, özellikle Bağdat ve çevresinde on binlerce Şii ve Sünni’nin öldürüldüğü mezhep kıyımlarına geri dönüş olabilir.
Adnani şöyle alay ediyor: “Şiilerin budalası Nuri El Maliki: Halka yaptıklarına bak, budala! Sen her zaman bir iç çamaşırı tüccarıydın! ... Halkın Irak’a hükmedebilirdi ama sen onların bu fırsatı kaçırmasına sebep oldun. Şimdi Şiiler bile seni lanetleyecekler”. Bu analiz, belki retorik ama muhtemelen doğru. Bugün birçok Şii, karşılaştıkları felaketler için Maliki’nin liderliğini suçluyor.
IŞİD’in Şiilere dönük kana susamış tehditlerinin aksine, Adnani savaşçılara, önceden hükümet tarafında savaşmış olsalar bile Sünnilere karşı ılımlı davranmalarını salık veriyor. “İçten olanların pişmanlık ve tövbelerini kabul edin, sizi rahatsız etmeyenleri siz de rahatsız etmeyin, Sünni halkınızı affedin ve kavminize karşı nazik olun.”
Genel olarak, IŞİD’in böyle süratli bir zafer beklemediğine dair bir düşünce var. Son zamanlarda sadece “zindanlara, işkencelere, askeri baskınlara” maruz kaldıklarını anımsayın. Evleri işgal edilmişti ve “dağlara, yeraltı sığınaklarına, vadilere ve engin çöllere” sığınmak zorundaydılar. 1.300 kişilik IŞİD savaşçısı karşısında 30.000 Irak askeri ve polisinin Musul’dan kaçışı, tüm dünya kadar IŞİD yönetimini de şaşırtmış görünüyor.
Sözcü tekrar tekrar, Şiilere karşı mezhepsel nefret kusuyor ki bu gelecek için çok korkutucu. “Şiiler rezil insanlardır” diyor, onları “ölüye ve taşa tapan” müşrikler olmakla suçluyor. Irak’taki yeni savaş önceki felaketlerden bile daha vahşi olabilir.