Ganj nehrinin ağzının yakınlarında yer alan ve Bengal’in pek bilinmeyen bir köşesi olan Nandigram, 2007 yılının başlarında birdenbire halkın gündemine geldi.

Nandigram’ın bereketli toprakları Salim Grubu tarafından işletilecek kimyasal bir merkeze ait Özel Ekonomik Bölge (Special Economic Zone-SEZ) ilan edildi. Salim Grubu, adını kurucuları Liem Sior Liong’un Sordono Salim olan takma adından alır. 1965 yılında, Suharto, Saekarno’yu devirirken, Salim, Suharto’nun 16 milyar dolarlık servetinin oluşmasına yardım etmiş yakın bir dost olarak imdada yetişti. 1980’lerde ve 90’larda, Endonezya’nın yağ ticareti sırasında Salim, Orta Asya Bankası’nı kurdu. Erişte, un ve ekmek ticaretine başladı. Araba üretmek için Indomobil Sukses’i, çimento üretmek içinse Indo Cement Tunggal Prakasa’yı kurdu. Endonezya’da toplam 500 firmaya sahip oldu. İşte Nandigram’daki çiftçilerin toprağına el koymaya çalışan grup budur.

Nandigram açık bir liman olan Haldia’nın yanında olduğu için seçildi. SEZ’ler vergiye tabi olmayan bölgelerdir; buralarda toprak kanunları uygulanmaz; çevre kanunları yoktur; emek kanunları yoktur; Panchayati Raj[[dipnot1]] yerel yönetim kanunları yoktur. 2006 yılında hükümetin çiftçilerin topraklarına el koyup şirketlere vermesine olanak tanıyan 2005 SEZ kanunu kullanılarak oluşturuldular.

Ancak Nandigramlı küçük ve topraksız çiftçiler isyan etti. Bhoomi Uched Pratirodh Samiti (Toprak İşgaline Karşı Hareket) altında örgütlendiler ve topraklarından vazgeçmeyi reddettiler. Ocak 2007’de harekete karşı ilk şiddet eylemi gerçekleşti. 14 Mart’ta 17 kişi öldürüldü. 29 Nisan’da 5 kişi daha hayatını kaybetti.

28 ve 29 Nisan’da kentin şehitleri için taziyelerimi sunmak, çiftçilere tohum bankaları kurmaları ve organik tarıma başlamaları için Navdanya tohumları vermek, onlarla birlikte çalışmak amacıyla Nandigram’daydım. Nandigram’ın çiftçileri Salim’in kimyasal merkezini kovmayı başarmıştı. Nandigram’ın kimyasaldan arınmış organik bir bölge olmaya uygun olduğunu hissettim; yerel birlikler de bunu istiyordu. Bütün gün birlikte oturduk ve birkaç kilometre ötede silahların patladığı, bombaların atıldığı bir ortamda planlama yaptık. Nandigram ziyaretim sırasında, en gelişmiş haliyle Toprak Demokrasisi pratiğine tanık oldum.

Nandigram’ın Yaşayan Ekonomisi

Nandigram, toplulukların gerçek sermayesi olan toprak, su ve biyoçeşitlilik açısından oldukça zengin. Her köyün su hâkimiyeti sağlayan kendi gölü var. Her çiftlik “paan” [[dipnot2]], hindistan cevizi, pirinç, muz, papaya, baget ve şimdiye kadar gördüğüm ya da tattığım en zengin sebzeleri üreten çok fonksiyonlu bir üretim birimi. Buluşmamız sırasında köy meydanı dört çeşit patates, sekiz çeşit muz, hurma ağacından ya da Palmyra palmiyesinden yapılmış gur (şeker) satan çiftçileri ile gerçekten bir çiftlik pazarına döndü.

Nandigram’daki gibi çiftçi pazarlarının yağa, Walmart’a, Reliance’a, aracılara ihtiyacı yok. Çiftçiler aynı zamanda tüccar, satıcı ve tüketici. Pazar kendi kendine organize ediliyor. Topluluk ticaret yapmak üzere örgütleniyor. Hükümet lisansı yok, şirket kontrolü yok. İşte bu gerçek serbest pazar, gerçek ekonomik demokrasidir.

Nandigram’ın zengin biyoçeşitliliği zengin bir üretime olanak tanıyor. Tek ürün çiftçiliğine dayalı geleneksel anlayışta, endüstriyel tarım daha üretkenmiş gibi sunulur; çünkü ne girdiler sayılır ne de biyoçeşitliliğin, toprağın, suyun ve havanın yok edilmesi nedeniyle ortaya çıkan sonuçlar ciddiye alınır. Bir biyoçeşitlilik değerlendirmesinde, Nandigram’ın küçük çiftliklerindeki biyoçeşitlilik pek çok kimyasal ve enerji yoğunluklu endüstriyel çiftliklerden çok daha üretkendir.

Topluluğun bizim için hazırladığı öğle yemeği, yediğimiz en lezzetli yemekti: Tarlalardan yeşillikler, yerli patatesten yapılmış dum-aloo[[dipnot3]], ağızda eriyen patlıcan ve tabii ki balık severler için Bengal mutfağının vazgeçilmez balık körisi. Kalküta’da veya Nandigram yolundaki süslü restoranlarda yediğimiz tüm diğer yemekler hem pahalıydı hem de yenecek gibi değildi.

Nandigram büyük şehirlerin artık kaybettiği bir yemek çeşitliliğine sahip. Bunlar fakirleştirilmiş, yoksul topluluklar değil, gururlu ve kendi kendine yeten topluluklar. Aslında kendi kendilerine yetebilmeleri direnişlerinin zeminini oluşturuyor.

Nandigram’ın ekonomisi yağ sonrası olarak adlandırılabilir. Bisikletler ve iki tekerlekli faytonlar temel ulaşım araçları. Hükümetin Nandigram halkına karşı şiddet kullanmaya başladığı zaman halkın yolları kazmasının nedeni buydu; böylece hiçbir hükümet aracı kente giremedi. Yağa bağımlı olmamaları toprak özgürlüklerini savunmalarını sağladı. Yaşayan ekonomileri yaşayan demokrasiye sahip olmalarını sağladı. İşte yaşayan ekonomi pratiği, Gandi’nin “Swadesh”i[[dipnot4]]budur.

Yaşayan Demokrasi

Nandigram’ın yaşayan demokrasisi, toplulukların direnmesine olanak sağladı. Çoğu çiftçi Hindistan Komünist Partisi (Marksist) CPM’nin bir üyesiydi ama toprak direnişleri sırasında partilerini de aştılar. Nandigram’ın Toprak Hâkimiyeti Hareketi tamamen kendi kendine örgütlendi. Bir yandan toprak çatışmasını parti çatışması olarak sunma girişimi de oldu.

Ancak, bu küresel sermaye ve yerel köylüler arasındaki çatışmaydı ve toprağı savunma konusu Nandigramlılar’a yabancı olmadığından köylüler örgütlenebildi. Bölgedeki köylüler 1857 yılında Doğu Hindistan Şirketi’ne karşı isyan etmişlerdi. Nandigram, Hindistan’ın şirket hâkimiyetinden kurtulmasını sağlayan ilk hareketten bu yana geçen 150 yılın şirket hâkimiyetinden kurtulmayı sağlayan yeni bir harekete evrilmesinin zaferidir. Nandigram aynı zamanda Büyük Bengal Kıtlığının ardından oluşan Toprak Hakları için Tebhaga Hareketi’nin de oluştuğu bölgedir. Kente ancak topluluğun bir misafiri olarak, onların onayı ve izni ile girilebilir. Örgütlülük oranı yüksektir, kadını ve çocuğu ile, yaşlısı ve genci ile herkes istenmeyen yabancılara karşı uyanıktır. Gerçek demokrasi ve yaşayan demokrasi, Gandi’nin “Swaraj”ı[[dipnot5]], kendiliğinden örgütlülüğün sonucudur.

Yaşayan Kültür

Nandigram halkının gerçek gücü bir tarım kültürü, toprağın kültürü olan yaşayan kültürleridir. Bu kültür Müslümanlar ve Hindular arasında yaygındır. Nandigram, topluluk komünel güçler ve köktendincilik tarafından bölünmediği için güçlüdür. Hindular ve Müslümanlar çeşitlilik içeren inanç pratiğine sahiptirler ancak yine de tek bir toplulukta yer alırlar. SEZ ve Salim arasındaki çatışmada bile birlikte mücadele etmişlerdir. Toprağa ait kimlikleri onları bir arada tutar.

Nandigram’dan alçak gönüllülükle ve ilham alarak olarak döndüm. Nandigram gibi örnekler ulus ötesi şirketlerin hâkimiyetindeki küreselleşmenin şiddetinden ve hırsından korunmak ve onlara karşı kendimizi savunmak amacıyla ihtiyaç duyduğumuz Toprak Demokrasisinin unsurlarıdır.