Uluslar arası iklim değişikliği grubu 350.org’un kurucusu olan Bill McKibben, iklim değişikliğiyle mücadelede dünyanın önde gelen aktivistlerinden birisidir. 2010’da Boston Globe gazetesi onu “Büyük ihtimalle ülkenin en önemli çevrecisi” olarak adlandırdı. Medya ve Demokrasi Merkezi, CMD (The Center for Media and Democracy) küresel iklim değişikliği karşıtı hareketin durumu ve 350.org’un bugünkü öncelikleri hakkında kendisiyle bir söyleşi yaptı. McKibben "Fighting Bob Fest"te bir konuşma yapmak üzere 15 Eylül’de Madison, Wisconsin’de olacak.
CMD: Keystone XL boru hattının inşaasına en çok karşı çıkan isimlerden birisi oldunuz. Boru hattı için sınır geçiş izni Obama yönetimi tarafından ertelenmiş olmasına karşın, güney bölümünde inşaata başlanmış durumda. Boru hattının şu anki vaziyeti hakkında aktivistlerin bilmesi gerekenler nelerdir?
McKibben: Geçen sene kazandığımız zafer geçici bir zaferdi. Sanırım çevreyle alakalı bütün zaferler geçici, fakat bu başarımız diğerlerinden bile daha geçiciydi. Mitt Romney şunu açıkça ifade etti: Eğer seçimi kazanırsa, işbaşına geldiği birinci gün ilk işi Keystone XL projesini onaylamak olacak. Barack Obama henüz ne yapacağını dile getirmedi, fakat işaretler pek de iç açıcı sayılmaz. ABD Dışişleri Bakanlığı, boru hattıyla ilgili iklim meselelerini kapsamlı bir tartışmaya açacağına dair henüz bir sinyal vermedi. Bu pek iyiye işaret değil. Bizim bu noktada yapabileceğimiz en etkili şey, dikkatleri iklim değişikliği meselesine çekmeye çalışmak. Başkan Obama’nın bir daha seçildiği takdirde bu konunun, önceki dönemin bir mirası olarak önüne geleceğini anlamasını sağlamamız gerekiyor. Birçok yönden bu, iklim değişikliğine ilişkin vereceği en önemli karar olacak. Ne olacağını göreceğiz. Kesin olarak söyleyebileceğimiz bir şey varsa o da şu: Mitt Romney bunu onaylamak için can atıyor.
CMD: Keystone XL neden bu kadar önemli bir iklim değişikliği meselesi?
McKibben: Boru hattı hassas topraklardan geçiyor ve insanların tarlalarını ve çifliklerini terk etmelerini gerektiriyor. Texas’taki iyi insanlar şimdi, inşaatın evlerinden ve arazilerinden geçecek güney ayağını durdurmak için güçlü bir mücadele veriyorlar. Daha genel anlamda bu son derece önemli bir mesele, çünkü Kanada'daki katranlı kumlar dünyanın en geniş ikinci karbon rezervini oluşturuyor. Nasa’dan Jim Hansen’in söylediği gibi, eğer oradaki ekonomik olarak çıkarılabilir katranın tümünü yakmanın bir yolunu bulursak, bu iklim açısından “oyunun sonu” olacak. Bu çok büyük bir mesele. Suudi Arabistan’daki petrol sahaları dünyanın en geniş karbon rezervleri. Suudi Arabistan petrolünü yakmak gezegenin sıcaklığını dünyadaki başka hiçbir şeyin tek başına yapamadığı boyutlarda artırdı. Bu örnek bize aynı şeyleri tekrar yapmamamız için güzel bir ders veriyor.
CMD: Siz bir süredir hidrolik kırılma ya da diğer adıyla ‘kaya gazı çıkarma’ karşıtı hareketin bir üyesisiniz. Kaya gazı çıkarma neden sizin açınızdan öncelikli bir konu?
McKibben: Kaya gazı çıkarma gerçekten önemli. Bilim insanlarının güvenle yakabileceğimizi söylediğinden çok daha fazla karbon temelli enerji kaynağı zaten varken, bir de bu yenisi çıktı. Bunu bile bile daha fazlasını bulmak için gidip kayaları parçalamanın hiçbir anlamı yok. Doğal gaz, üretim sürecinde sızan metan nedeniyle büyük bir tehlike. Metan, molekül başına düşen etki miktarına baktığımızda, o çok endişe ettiğimiz karbondioksitten 23 kat daha etkili bir sera gazı. Bu ucuz doğal gazı yakmak, kömürden daha ziyade büyük miktarda yenilebilir enerji kaynağının yerini alacak gibi görünüyor. Sonuçta, sanıldığının aksine, iklim değişikliğini eskisinden da daha kötü hale getirecek gibi görünüyor.
Ayın 20’sinde Philadelphia’daki "Kaya Gazı Kalkışması"nda olacağım. Pennsylvania kaya gazı madenciliğinden çok büyük, belki de dünyadaki tüm diğer yerlere kıyasla çok daha fazla zarar görüyor. Çok çektiler. Oradaki insanlar işe koyulmaya gerçekten hazırlar.
CMD: Geçenlerde, yaşadığımız aşırı iklim koşullarının (rekor düzeyde sıcak hava dalgalarının, söndürülmesi güç yangınların, sel ve kuraklıkların) küresel ısınma nedeniyle nasıl şimdi “yeni normallerimiz” olarak görüldüğünü yazmıştınız. Son zamanlardaki hava olaylarının iklim değişikliği hakkındaki farkındalığı artırdığını düşünüyor musunuz?
McKibben: Evet. Kamuoyu araştırmaları iklim değişikliğinden endişe eden Amerikalıların sayısının sadece son bir yılda çarpıcı bir şekilde arttığını, şimdi toplumun yüzde 72’sini oluşturduğunu gösteriyor. Başka nasıl olabilir ki! Yapmanız gereken tek şey, bu yaz kafanızı kapıdan dışarı çıkarıp dünyanın ne kadar da hızlı değişmekte olduğunu hissetmekti. İnsanların bu meseleyle daha alakadar olmalarına şaşırmıyorum. Daha fazla ilgi, süregiden eylemlerin başarı şansını daima arttırır.
Biz büyük bir tasfiye [İng. divestment] kampanyası başlatmaya hazırlanıyoruz. Amacımız üniversite ve yüksek okullar gibi kurumların fosil yakıt şirketlerindeki hisselerini geri çekmelerini sağlamak. Bu şirketler tehlikeli ve düzenbazlar. Atmosferin soğurabileceğinden çok daha fazla karbonun üretilmesinde payları var, dolayısıyla onları durdurmak zorundayız. Bu zor bir iş olacak, fakat bunu yapabileceğimizi düşünüyorum.
CMD: Sizce sivil itaatsizlik neden bu şekilde arttı ve çevre hareketinin ilerlemesi açısından doğrudan eylem ne kadar önemli?
McKibben: Bence çok önemli. Geçen yaz Keystone XL boru hattına karşı örgütlendik. Bu, ülkede son 30 yılda gerçekleşen en geniş katılımlı sivil itaatsizlik eylemi oldu, 1253 insan tutuklandı. Bu tür eylemlerin yayıldığını gördüğümde çok seviniyorum. Bunu daha önceleri de yapan insanlar vardı: Dağların doruklarında madencilik yapanları kovalayan insanlar, Tim DeChristopher gibi kahramanlar. Bu fikir yayıldı ve bu çok güzel bir şey.
CMD: Başkanın çevre perfromansını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu yönetim Bush yönetimiyle nasıl mukayese edilebilir?
McKibben: Obama’nın çevreye yaklaşımı Bush yönetiminden daha iyi. Fakat öte yandan, bilirsiniz, koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler. Obama yönetimi çevre ve enerji konularında bayağı tutarsız davranıyor. Ayrıca fosil yakıt endüstrisinin yönetim üzerindeki gücünü seyretmek gerçekten utanç verici. Sanırım şu an asıl sorulması gereken soru Romney yönetimiyle karşılaştırıldığında nasıl bir görüntü çizeceğidir. Mitt Romney'in kongre konuşmasında gezegenin sağlığı için emek sarfeden insanlarla dalga geçtiğini görmek üzücüydü. Obama’yı tekrar seçsek bile, şunu bilmeliyiz ki, olduğumuz yerde oturup onun doğru şeyi yapmasını bekleyemeyiz. Önümüzdeki yıllar boyunca hem Obama’ya hem de şirketlere karşı eylemde olmalıyız, çünkü onlar doğru olanı kendi kendilerine yapmayacaklar. Geldiğimiz noktada bunun fazlasıyla açık olduğunu söyleyebilirim.
Bence hükümet sadece biz onu değiştirecek hareketler inşa edersek değişecektir. Politikacılara, yapılması gerekeni yaptırmak için baskı uygulamalısınız. Bu baskıyı kurabileceğimizi ümit edelim.
CMD: 350.org küresel bir örgüt. İklim değişikliğiyle mücadede yurt dışındaki bazı umut verici hereketlerden bahsedebilir misiniz?
McKibben: Tüm dünyada birçok iyi hareket var. Kosova'daki şu kocaman kömür santraliyle ve Güney Afrika’ daki kaya gazı madenciliğiyle mücadele ediyoruz. Avrupanın çok çeşitli yerlerinde insanlar bu meseleler üzerine çalışıyor. Bunu görmek heyecan verici. Dünyanın çok çeşitli yerlerinde insanların (bilhassa soruna sebep olacak hiçbir şey yapmamış yerlerde yaşayanların) bu mücadeleyi devam ettirmek hususundaki istekiliği beni motive ediyor. Onlar mücadeleye istekli olduğu sürece onlarla birlikte mücadele etmekten başka bir seçeneğimin olmadığı duygusuna kapılyorum.
McKibben "Fighting Bob Fest." için 15 Eylül’de Madison, Wisconsin de olacak. Her yıl düzenlenen bu etkinlik ilerici fikirler için bir forum sağlıyor ve Wisconsinli Robert "Fighting Bob" La Follette’in geleneğini sürdürüyor. CMD çalışanları da ‘ALEC Exposed’ projemizden bahsetmek üzere orada olacaklar.