Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 17 Mayıs 2012 tarihinde Parlemento’ya sevk edilen “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı” koruma değil yoketmeye yönelmiş gibi görünüyor. Ülke yüzölçümünün yalnızca %5’ini oluşturan korunan alanlarımız “kalkınma/ekonomik fayda” gerekçesiyle yatırımlara açılıyor. Tasarıda kullanılan kavram “üstün kamu yararı”. Örneğin bir şirket bir milli parkta altın madeni çıkarmayı ve bunu çok zararlı olduğu bilinen siyanür kullanarak yapmayı istesin. Zarar ne kadar büyük ve rezerv ne kadar küçük olursa olsun eğer kamuoyu belli bir düzeyde ikna edilebilirse bunun üstün kamu yararına uygun olduğu iddia edilebilecektir. Lobi ve baskılarla, ilgili bakanlık “ikna” edilebilecektir.
Kanun gerekçesinde “stratejik ve ülke kalkınması için büyük öneme sahip ve üstün kamu yararı açısından önemli görülen faaliyetler mutlak koruma gerektiren alan sınırları dâhilinde kalması halinde, belirli şartlara bağlı olarak işletilmelerine imkân sağlanması bir gerekliliktir. Söz konusu faaliyetlere verilecek izinler, Bakanlık izni ile güvence altına alınmıştır” demektedir. Tasarının 8. maddesinde “ekolojik etki değerlendirmesi sonucunda saha üzerinde etkilerin olumsuz değerlendirmesine rağmen alternatif çözümlerin bulunmaması ve üstün kamu yararının bulunması nedeniyle plan ve projelerin uygulanması zorunlu ise Bakanlıkça gerekli her türlü telafi edici tedbirler alınır veya aldırılır” denmektedir. Sanırım bunları okuduktan sonra bu yasa taslağının aslında tabiatı ve biyoçeşitliliği değil çevre ve insana zararlı, sorgulanabilir yatırımları gerçekleştirmeye yönelik olduğu ileri sürülebilir.
Son derece endişe verici bu Tasarı’nın mevcut haliyle yasalaşması durumda ülkemizdeki doğal yaşam alanlarının ve biyolojik çeşitliliğin kaybedileceğini düşünüyorum. Koruma misyonundan uzak, adeta doğa koruma alanlarını kullanıma açmanın yollarını tanımlamak için hazırlanmış bu Tasarı’nın ülkemizin doğasını çok kısa bir süre içerisinde geri dönüşü olmayacak şekilde yok edeceğine inanıyorum.