Nevruz, Yenigün (yıl bayramı) olarak da adlandırılır. Güneş yılının başlangıcı olarak kabul edilir. Tabiatın yeniden canlanmasını ve dirilişini ifade eder. 21 Mart bayramın ilk günüdür. Özelliği geceyle gündüzün eşit olduğu, güneşin iki yarım küreye de eşit ışık ve ısı verdiği gün olması. 21 Mart aynı zamanda yeni yılın ilk günü olarak kutlanmaktadır. Nevge Ruz, Noruz, Neyruz, Nevruz ve Yenigün olarak adlandırılır.

Arkeologlar Nevruz bayramının 5-6 bin yıllık bir geçmişinden söz etmektedirler. Çin kaynaklarında Hunluların milattan yüzyıllar önce 21 Mart tarihinde hazır yemeklerle kıra çıkıp bahar şenlikleri yaptıkları geçmektedir. Bu bayramın M.Ö. 3. yüzyıldan beri, Metehan zamanından bu yana da Türklerde kutlandığı bilinmektedir.

Nevruz bayramı, İran ve Azerbaycan Türkleri arasında, Orta Asya ülkelerinde, Türkiye'de, Hindistan'da, Irak ve hatta Çin'in doğusunda da bir bayram olarak kutlanmaktadır. Yenigün, Sibirya'nın kuzeyinde müslümanlıkla tanışmamış ve şamanizme inanmış Yakut Türkleri, Hristiyan Çavuşlar ve Gagauzlar, Musevi Karatay Türkleri de bayram olarak kutlamaktadır.

İran Mitolojisinde Nevruz:

İran mitolojisi Nevruz'un başlangıcını Cemşit'e bağlamaktadır ve yıllar boyu bu bayramı diğer bayramlardan önemli ve değerli saymaktadır. Firdevsi ve Taberi bu görüşü desteklemektedirler. Beyruni ise bu olayları islami konuları da ekleyerek açıklamaya çalışıyor.

Nevruzname kitabına göre; Cemşit Şah bugünde bir danaya binerek güneye doğru yol almış ve orada devler ve karanlıkların güçlerle bir savaşa girmiş, sonunda hepsini yenerek zafere ulaşmıştır.

Başka bir hikayeye göre Ferverdi'nin birinci günü devler Cemşit'in emriyle büyük bir taht yaparlar ve onu omuzlarında taşırlar. Demavend dağını (İran'ın kuzeyinde) aşarak, Babil kentine kadar yol alırlar. İnsanlar onları, tahtı ve tahtın üzerindeki Cemşit'in bir güneş gibi parladığını gördüklerinde, şaşkına dönerler. Tahtın üzerindeki Cemşit'e güneş tanrıçası adını verirler ve o gün iki güneşin parladığını zannederek, özel bir gün olduğunu sanırlar ve o yıldan sonra Ferverdi ayının birinci gününü bayram olarak kutlarlar.

Harzem'li büyük bilge Ebü Reyahan el-Beyrüni Nevruz bayramı hakkında kitabında şöyle yazmaktadır. "İranlıların başka bir grubu der ki, Cemşit şehirleri çok gezip dolanırdı. O, Azerbaycan'a geldiğinde kızıldan yapılmış şahlık tahtına oturdu. Halk o tahtı omuzları üstünde gezdirdi. Güneşin ışığı o tahta saçıldığında, halk bunu görüp, bugünü bayram ettiler." Günümüzde halen Cemşit'in Azerbaycan'da kutlanan Nevruz bayramı ile ilgili olduğunu düşünenler vardır.

Nevruz'un adı ve anlamı konusundada El-Tafhim kitabında: Nevruz Ferverdi ayının birinci günüdür ve bu nedenle Newruz deniyor. Bugün yılın başlangıcı sayılmaktadır ve bu günden itibaren beş güne kadar şenlikler yapılmaktadır. Ferverdinin altıncı günü büyük nevruz veya Büyük şenlik veyahut "Nevruz-e Melek" adını taşımaktadır. Çünkü padişahlar Ferverdinin beşinci gününe kadar ülkenin büyüklerinin, yakınlarının ve de milletin problemlerini çözmeye çalışırlar ve herhangi bir mesele varsa onu hallederler. Bu ilk beş gün genel günler olarak tanımlanır ve "Nevrız-ı Amme" (genel nevruz) denir. Altıncı gün ziyaret günü olarak özel kişilerle görüşür ve en yakın adamları ve ailesi ile birlikte olurlar. Bu günede "Nevruz-i Hase" (özel Nevruz) denilmektedir.

Dini İnançlara Göre:

Zerdüştlük'te inanılır ki, Cenab-ı Allah bu günde dünyanın yaradılışını bitirmiş ve aynı günde Zühal gezegenini yaratmıştır. Ve Fars halkı Zerdüşt'ün aynı günde Allah'la münacat (ilahi diyolog) ettiğini kabul ederler. Hatta eski İran yazılarında Keyhusro, Mart'ın birinci günü göklere yükselmiştir.

İslamiyet'te Davud oğlu Süleyman yüzüğünü yitirdikten sonra hakimiyet onun elinden çıkar ve ancak kırk gün sonra yeniden yüzüğünü bulunca, şahlık ona bağlanır ve kuşlar başına üşüşür. İranlılar "Nevruz geldi, yenigün geldi" derler. Süleyman yele kendisini götürmesini söyler. Sonra bir kırlangıç Süleyman'ın önüne gelir "Ey Şah der. Benim yuvamda yumurtalarım var, biraz o yandan git de yuvamı dağıtma" Süleyman da yolunu değiştirir. Süleyman yelin üzerinde giden tahtından düşünce, kırlangıç su getirip Süleyman'ın üstüne serper. Bu yüzden halk Nevruz gününde birbirne su atıp hediye gönderir.

Türkler güneş yılını kendilerine yıl olarak kabul etmişler, ilkbaharın birinci gününü bayram olarak kutlamışlardır. Hayatın canlanması, hayvanların döllenmesi, evliliklerin yapılaması, küskünleri barışması hep bu günde olur. Bu nedenle yılın ilk gününü "Yenigün" olarak adlandırıyorlar.

Azerbaycan Türklerinin Mitolojisinde Nevruzla ilgili olarak tek bir hikayeye Ergenekon Destanı' na rastlanmaktadır. Nevruz Bayramı, (yeni gün) Ergenekon Destanına göre Türklerin Ergenekon'dan çıkışı ve çilelerinin bitişi ile yeni bir döneme başlamalarını ifade eder. Türklerin Ergenekon'dan çıkışı 21 Mart Gününe rastlamaktadır.

Ergenekon Destanına göre, 2000 yıl önce Türkler, düşman baskısıyla yok edilirler. Yalnız, Kıyan ve Nögüs adlı iki erkek ile onların eşleri sağ kalır. Bu dört kişi, yakalanıp öldürülmemek için, bir dağ eteğindeki mağaradan içeri girip saklanırlar. Ergenekon adındaki bu mağranın sonunda, bereketli ve etrafı dağlarla çevrili geniş, bereketli bir ova görüp, oraya yerleşirler. Bu iki aileden çocuklar olur ve birbirileri ile evlenerek, 400 yıl içinde çoğalırlar. Öyle ki, boylar oymaklar meydana gelir ve Ergenekon onlara dar gelmeye başlar. Bunun için çevresi sarp dağlarla kaplı Ergenekon'dan çıkmak için bir geçit ararlar. Bir gün ovada bir bozkurtun dolaştığını görürler ve nereye gittiğini takip ederler. Demirli dağdaki bir delikten dışarı çıktığını görürler. Aralarında işbirliği yaparak, bir demir ustasının yardımıyla, yetmiş at ve öküzün gönlerinden yaptıkları körüklerle, topladıkları kuru ağaçları yakarak elde ettikleri ateşi körükleyip, kurdun geçtiği delikte, dört yanından demirleri eriterek, yüklü bir devenin geçebileceği büyüklükte bir delik açarlar ve oradan kurtulurlar. Bu gün 21 Mart'a denk gelmektedir. Her yıl Ergenekon'dan çıkış günü milli bayram olarak kutlanır.

Azerbaycan'da Nevruz'un Geçmişten Bu Güne Kutlanış Biçimi:

Sasanilerden Safavilere kadar ki dönemde Nevruz adetlerinde bir değişikliğe rastlanmazken Safavilerden sonra Azerbaycan halkının Nevruzla ilgili adetlerinde değişim görmekteyiz. Safaviler başa geldikten sonra Türk adetlerini İran Halklarına kabul ettirmeye çalışmışlar ve başarılı olmuşlardır. Örnek olarak yumurta boyamak ve onları birbirine tokuşturmak 1. Şah Abbas zamanından kalmıştır. Şimdi İran ve Azerbacan'ın her yerinde Nevruz bayramında bu oyun oynanıyor. Azerbaycan ve İran halkının Nevruz'daki en yaygın oyunlarından birisi "Yumurta Dövüştürmek"tir. (Önce yumurtalar boyanır, daha sonra iki kişi birer yumurta alarak, uç uca tokuşturur ve hangisinin yumurtası kırılırsa ya da çatlarsa o kaybetmiş sayılır.)

Şah Abbas Nevruz bayramlarında şehrin süslenmesini emreder ve akşamüstü şehir gezisine çıkarmış, bir gün önceden Şahın şehir gezisine çıkacağı haber verilirmiş. Şahın emriyle boya çatmış güzel gençleri dükkanların dışında tutarlarmış ve Şah Abbas onunla yumurta dövüştürürmüş. Şah kazandı ise o dükkandan bir şey götürürmüş ve eğer kaybetti ise mutlaka o gence büyük bir hediye bağışlarmış.

Nevruz Öncesi Yapılan Hazırlıklar:

Temizlik: 
Yeniyıl gelmeden önce hazırlıklara başlanır, bunlardan ilki temizliktir. Temizlik bayrama 40 gün ve bazen de 30,15, 10 gün kala başlar. Yeni yıla temiz başlayarak bütün sıkıntıların tamamıyla yıkanıp yok edildiğine ve gelen yılda yüreklerinin halılar kadar pak olduğuna inanırlar. Azerbaycanın birçok yerinde kadınlar bir araya gelerek temizlik işlerini birlikte yaparlar.

Sayaçılar: 
Bazı köylerde bayrama 40 veya 15 gün kala "sayaçı" denilen şahıslar köylere gelerek, şiirler okuyup halkı eğlendirerek, sonunda bir miktar para ve yiyecek toplayıp evlerine dönerler. Sayaçılar ikili veya daha kalabalık yedilik halinde ellerinde keçi kıyafetinde olan bir kukla ve sazlarla şiir okuyarak köye girerler. Okuyup çaldıktan sonra halkatan istekte bulunurlar. Halk da onlara para, prinç, peynir, yumurta, ekmek, vs. veririler. Sayaçılar verilen paylardan bir kısmını köyün yoksullarına dağıtırlar.

Son Çarşamba Akşamı: 
Yılın son Çarşamba akşamı özel şenlikler ile kutlanır. Kova ayının son çarşambasından balık ayının son çarşambasına kadar, güneş battığı zaman çocuklar damlarda ve sokaklarda ateş yakarlar ve üzerinden atlarlar. Bu yakılan ateşe "Bohorlu" denir.

Ölüler Bayramı: 
Yılın son Salı günü ölüler bayramı diye adlandırılır, kabirler ziyaret edilir.

Tabak (Honça): 
Bu gün nişanlı kızlara oğlan evinden bayram payı gönderilir. Bu iki tabaktan oluşur. Bir tabakta yemekler, diğer tabakta ise kumaşlar ve örtüler götürülür. Aynı gün ve ya bir iki sonra kız evi erkek evine hediyeler gönderir.

Od (Ateş) Üzerinden Atlama: 
Yılın son Salı günü dağlardan toplanan odunlar güneşin batışına az kala sokaklarda ve damlarda yakılarak üzerinden atlanır. "Ateş yakma" töreninin anlamı, eski yılı şenlikle uğurlamak ve yeni yılı şen karşılamaktır. Aynı zamanda yakılan bu ateşin ölmüşlerin ruhlarını sevindireceğine inanılır.

Üzerrik (Nazar Tohumu) 
Yılın son Salı günü, kadınlar yeni yılda ailesinin nazardan korunması için üzerrik denilen tohumları evlerinin avlusunda yakarak, çoluk-çocuk, evi ve eşyayı tütsüye verirler.

Şal Sallama (Berrek Sallama): 
Ateşten sonra çocuklar ve gençler evlerin bacalarından, kapı ve pencerelerinden, şal sallarlar. Ev sahibi durumuna göre bu şallara çerez, meyve, para vs. koyar.

Kapı Pusma (Kulak Asma): 
Akşam olunca çocuklar komşuların veya yabancıların kapısına gidip konuşulanları dinlerler. Eğer iyi sözler duyarlarsa yeni yılda dilekleri kabul olacak, kötü sözler konuşulursa dilekleri yerine gelmeyecektir.

Kilit Salma (Niyet Tutma): 
Akşam olduğunda çoçuklar yeni yılda dileklerinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini sınamak için evlerinin anahtarının alıp dışarı çıkarlar. Anahtarı sağ ayakkabılarının altına koyup geleni geçeni dinlerler. Sözler iyi ise dileklerinin gerçekleşeceğine, kötü ise gerçekleşmeyeceğine inanırlar.

Gece Yemeği: 
Son Çarşamba akşamı Azerbaycan'da bütün evlerde pilav pişirilir ve güzel yemekler yapılır.

Yedi Levin (Çerez): 
Yılın son Çarşamba günü evin büyüğü çoçuklarıyla birlikte Çarşamba pazarına çıkıp yedi levini oluşturan, iğde, nohut, badem, fıstık, ceviz, fındık ve meviz alır. Akşam yemekten sonra hep birlikte yenilir ve bu gece geç saatlere kadar oturulur.

Su Üstü: 
Yılın son Çarşamba günü erkenden uyanıp bir akar suyun üstüne gidilir, kadınlar, kızlar, erkekler çocuklar suyun üzerinden atlayıp bütün sıkıntılarının suyla birlikte gitmesini dilerler.

Su Falı: 
Maki yöresinde, yılın son çarşamba günü bir kız ve bir erkek hiç konuşmadan akşam ateşinin külünü en yakın ırmağa ve pınara götürüp dökerler ve tasa su doldurup eve dönerler. 
İki iğnenin yıldız tarafına pamuk dolayıp suyu karıştırarak iğneleri içine koyarlar. İğneler birbirine kavuşursa evlenebilecekler, kavuşmazsa evlenemeyeceklerdir.

Çıdır: 
Yılın son çarşambası sabah erkenden uyanıp, meydana yada pınar başına gidilir, orada yarışlar düzenlenir. Eski çağlarda gençler çıldırda tanışıp evlenirlerdi.

Azerbaycan Türkleri yeniyıl bayramını Ramazan ve Kurban bayramlarından daha büyük bir özenle kutlarlar ve bu yüzden 13 günlük tatile girerler. Yeni gün bayramında iş yapılmaz. Yeme, içime, eğlenme, gönül alma, dinlenme ve konuşmaya önem verilir.

Azerbaycan Halkı için Newruz merasimlerinden birisi de Bayram Sofrasıdır. (Heft Sofrası) Yeni yıl başlamadan önce her evde herkes kendi gücüne göre bayram sofrası hazırlar. Ancak bu sofrada yedi tane "s" harfi ile başlayan malzemenin olması vaciptir. Elbetteki bu adet Sasaninelerden kalma bir adettir ve malzemeler farsça isimleri baz alınarak hazırlanır. Su aydınlık, sumak bereket, sarımsak sağlamlık, semeni ümit, sirke damak tadı, sikke varlık, saat uzun ömür yumurta ise dölün kesilmemesi demektir.

Nevruzda yeni elbiseler giyilir ve bayramlaşılır. Bayram günü bütün küsler barışır, küçükler büyükleri ziyaret eder, büyüklerde onlara hediyeler verir.

Nevruzdan önce birkaç kişi "Nevruz Ağası" olarak gece evlere giderler. Evlerin damından veya penceresinden sepetler uzatılıp, ev sahibinden hediye isterler ve herkes kendi gücüne göre uzatılan sepete bir şeyler koyar. Bu hediyeler Nevruz Ağası tarafından yoksullara dağıtılır.

En enteresan merasimlerde birisi "Kadınların Hakimiyeti" merasimidir ki, Sabzvar, Konabad ve Koçan Türkleri arasında gerçekleşir. Bayramın dokuzuncu gününden başlayarak onüçüncü gününe kadar kadınlar hakimiyet kurup, eşlerine hükmediyorlar. Bu günler içinde hiçbir kişi kadının izni olmadan dışarı çıkamaz. Bu günlerde kadınlar evin ihtiyaçlarını karşılarlar ve bu arada erkekler gibi oyun oynuyorlar ve at biniyorlar. Gece eve gelmeselerde erkeğin itiraz etme hakkı olmuyor. On üçüncü gün bu durum sona eriyor. Bu adetin nereden kaynaklandığı hala bilinmemektedir.

Nevruz bayramının önemli günlerinden birisi de "Sizde Beder" veya "Onüçüncü Gün"dür . İran ve Azerbaycan halkı öyle inanmışlardır ki, böyle bir günde herkez evini bırakıp dışarı çıkmalıdır. Herkes günü dağlarda, kırlarda ve su kenarlarında geçirirler. İnanılır ki Hz. Adem böyle bir günde cennetten kavulup yeryüzüne gönderilmiş; Hz İbrahim böyle bir günde putları kırmıştır. Herkes bu günde evden çıkmazsa yıl boyunca dert ve problemlerle karşılaşır.

Yeni yılın ilk dört günü mevsimlerle bağlıdır. İlk iki gün yazı temsil eder. İlk gün baharı, ikinci gün yazı, üçüncü gün sonbaharı, dördüncü gün kışı temsil eder. Ve bu günlerdeki hava durumu bu yılın mevsimlerinin nasıl geçeceğini gösterdiğine inanılır.

Nevruz günü yılın değişme vakti herşeyden önemli sayılır. O saatlerde insan hangi halinde ise, yıl boyunca öyle olacaktır. Yüzü gülüyorsa, yıl boyunca gülecek, eğer gamlı ve kederli ise yine yıl boyu kederli olacaktır.

Nevruz günü, İran'ın büyük kentlerinde karnavallar yola düşer ve özellikle her kente "Hacı Firuz" adlı kişi, kızıl renkli bir elbise giyip yüzünü kızıla boyayarak sokaklarda dolaşır ve şarkı söyler.

Sebzvar Türkleri arasında ve İranın orta illerinde "Gule Biyabani" (Gulyabani) diye bir kimse olur. Bu kişi koyun derisinden elbise giyer ve başına da boynuzlu bir takma baş koyar ve heybetli bi şekil alır. Bu kişi davul çalarak şarkı söyler ve evlerden para alır ve daha sonra topladığı paraları yoksullar arasında dağıtır.

KAYNAKÇA:

Celil Yakupzade, "Eski Azerbaycan'da Noruz Kutlamaları", yayına hazırlayan: Sadık Tural, Türk Kültüründe Nevruz, Uluslararası Bilgi Şöleni Sempozyumu Bildirileri, Ankara, 20-22 Mart 1995, (Ankara, Atatürk Kültür Merkezi, 1995).

Hekime Azimi, "Nevruz Töreni ve Azerbaycanlılar Arasında İcra Olunması", yayına hazırlayan: Sadık Tural,Türk Kültüründe Nevruz, Uluslararası Bilgi Şöleni Sempozyumu Bildirileri, Ankara, 20-22 Mart 1995, (Ankara, Atatürk Kültür Merkezi, 1995).

Kadir Güldiken, "İran Toplumunda Nevruz Kavramı ve Töreni",  yayına hazırlayan: Sadık Tural, Türk Kültüründe Nevruz, Uluslararası Bilgi Şöleni Sempozyumu Bildirileri, Ankara, 20-22 Mart 1995, (Ankara, Atatürk Kültür Merkezi, 1995).

Şehram Rehnimun, "Güney Azerbaycan'da Yıl Bayramının Gelenek ve Görenekleri”, yayına hazırlayan: Sadık Tural, Türk Kültüründe Nevruz, Uluslararası Bilgi Şöleni Sempozyumu Bildirileri, Ankara, 20-22 Mart 1995, (Ankara, Atatürk Kültür Merkezi, 1995).