Tiyatro alanında, özellikle 1990'lı yılların sonuna doğru, bugün "asgari" ya
da "minimum tiyatro" dediğim bir eğitim-araştırma çalışması yürütülmesi
gerektiğini düşünmeye başladım. Bu çalışmayı BGST'den kopuk olarak, kısmen
2000-2005 arasında, sendika ya da emeğin tiyatrosu alanında yürütme olanağı
buldum. Sendikadaki tiyatro çalışması, özellikle 2002'den sonra kursiyer ya da
grup merkezli mantığı zorlamakla birlikte, minimum tiyatro araştırmasına
derinlik kazandırma açısından yetersizdi.

Bu dönemde, özellikle fiziksel eylem çalışmasına derli toplu ve yalın bir
çerçeve kazandırma amacım vardı. Oyunculuğa giriş yapanların yürüttüğü fiziksel
eylem çalışmasına ilişkin üç kriter belirledim: Organizasyon, ekonomi ve
anlaşılırlık. Bunlar eylemsel temsil dilinin ifade düzeyinde yaşadığı sorunları
tespit etmeye yarayan kriterlerdi. Bir eylem nasıl organize, ekonomik ve
anlaşılır kılınır? Oyuncu adayları ve çalıştırıcı bu sorunun yanıtını vermekle
yükümlüydü.

Dram sanatı bağlamında bir fiziksel eylem çalışmasını analiz eden faaliyete
de "dramaturji" denilecekse, dramaturjinin açıklayıcı ve yol gösterici olması
beklenen önermeleri neler olmalıdır? Sendika tiyatrosu döneminde yanıtı
derinlemesine araştırılmayan soru budur. Daha doğrusu, bu sorunun yanıtını
ararken gelişkin atölye çalışmalarının desteklemediği bireysel bir araştırma
içinde olduğumu söyleyebilirim.

Bu araştırmayı bir ölçüde deneysel dayanaklara kavuşturan, sahneleme
etkinliğinin de fiziksel eylem üzerine düşünme imkânı vermesiydi. Sahneleme
deneyimi açısından bir sıkıntım yoktu: 1980'lerin ikinci yarısından itibaren pek
çok oyunun hazırlığında çalışmıştım. Sahnelemenin "ayrıntı çalışması" dediğimiz
bölümünde, fiziksel aksiyon çalışması da yürütmek gerekir. Bu çalışma
yürütülürken, olay örgüsü, eylemcinin karakteristik özellikleri, oyunculuk
üslubu, eylemin seyirci üzerinde uyandırdığı etki vs. hesaba katılır.
Dolayısıyla tüm bu unsurların fiziksel eylem çalışmasında zaten devrede olması
gerektiği söylenebilir.

BÜO ve BGST yıllarında, özellikle 1988'den başlayarak ciddi bir entelektüel
sıçrama kaydetmemize rağmen, önemli bir eksikliğimiz, açtığımız çeşitli pratik
araştırma başlıklarını dağınık  bırakmak olmuştu. Bunlardan bir tanesi de
fiziksel eylem araştırmasıydı. Oyuncu tiyatrocuların dönem dönem yoğunlaştığı bu
araştırma, deneye dayalı bir çeşitlilik üretme açısından başarılıydı; fakat,
titiz bir sınıflama ve sistemli bir yaklaşım geliştirilmediği için pek çok
çalışma belgelenemedi. BGST tiyatrosunun, son birkaç yıldır fiziksel aksiyonlar
atölyesi yoluyla bu dağınıklığın üzerine gittiği söylenebilir.

Son dönemde, ağırlıklı olarak 2000'li yıllarda BÜO'da yetişen BGST
tiyatrocularının, fiziksel aksiyonlar atölyesini yalnızca olay kesitlerine
değil, olay örgüsüne (plot) de bağlayan bir çalışma yürütmek
istedikleri anlaşılıyor. BGST sitesinde yayımlanan çeşitli yazılarından bunu
anlıyorum.

Yayına hazırlanması için BGST'ye önerdiğim ve 1980'lerin ortasından bugüne
yaptığım(ız) tiyatro yolculuğunu kısaca da olsa anlatmaya çalıştığım kitapta,
ortak öncüllere sahip olmasına rağmen, temelde Stanislavski'nin fiziksel eylem
çalışmasından hareketle ve Brecht'in dramaturji anlayışıyla harmanlanarak
yürütülen fiziksel aksiyon atölyesi ile benim minimum tiyatro bağlamında
önerdiğim oyun kurma çalışması arasında bir ayrım olduğunu belirttim:

Fiziksel aksiyon atölyesi, dramatik bir olayın kurucu unsuru olmaya
aday aksiyonlara odaklanarak, oyunculuk eğitimine katkı sunar. Minimum tiyatro
atölyesi ise, dramatik olay bütünlüğüne sahip aksiyon ya da doğaçlama
çalışmasına odaklanarak, seyirlik oyun kurma eğitimine katkı sunar.

Dolayısıyla, fiziksel aksiyonlar atölyesi ile minimum tiyatro atölyesini
sentezlemeyi hedefleyen bir çalışma yürütülürken adımların dikkatli atılması
gerektiğini söyleyebilirim.

Kavramsal düzeyde yürütülebilecek bazı tartışmaları şimdilik bir kenara
bırakacak olursam, yeni dönemde önerilen fiziksel aksiyonlar atölyesinin birinci
bölümünün, aslında 2004 yılında düzenlenen ve bana göre olay örgüsüne ve olaysal
bağlama hak ettiği önemi atfetmeyen fiziksel aksiyonlar atölyesinin (FAA-2004)
mantığını izlediği söylenebilir.

Benim önerdiğim fiziksel aksiyon çalışmasında, ilk aşamada seyirci-gözlemci
statüsü benimsenir. Organizasyon, ekonomi ve anlaşılırlık kriterleri bakımından
ilk ve basit sayılabilecek tespitler yapılır. İkinci aşamada ise, icra edilen ve
zaten imgesel bir tasarımın ürünü olması gereken fiziksel eylem, dramaturjik bir
analizin konusu haline getirilir. FAA-2004'de dramaturjik analiz, doğal olarak
eylemcinin imgesel tasarımına bağlı olarak gerçekleştirilen fiziksel eyleme
odaklanır. Bu atölyede vurgulanmayan bir nokta, imgesel tasarımla
biçimlendirilmiş özel ve ayrıntı bir durum içinde meydana gelen bir fiziksel
eylemin, kurucusu olduğu olayın bir bileşeni olduğudur.

Diyelim ki fiziksel eylemin konusu "gülmek"tir. Oyuncu öyle güzel güler ki,
klişe tespiti yapmak imkânsız gibidir. Oyuncu içtenlikle gülmeyi nasıl
başarmıştır? Oyun kurma hedefi varsa, gülmenin nedenini de göstermek gerekir.
Gösterilmezse, seyirci açısından gülme eylemi yanıtı verilmeyen bir sorudan
ibarettir: Niçin güldü? Ancak gülmenin nedenine ilişkin ipuçları verildiğinde
gülme eylemi anlaşılır olmaya başlar. Fiziksel eylem çalışmasında, bir eylemin
kurucu unsuru olduğu olaysal bağlamı apaçık hale getirme zorunluluğu yoktur.
Fakat en azından belirgin bazı ipuçları talep edilecektir. Böylece, oyuncunun
nasıl bir imgesel tasarımdan hareketle fiziksel eylemi gerçekleştirdiği
anlaşılabilir.

Oyuncu imgesel bir tasarım geliştirirken bir olay örgüsü de tasarlar mı?
Belki. Fakat çarpıcı bir etki yaratma amacı varsa, bir vukuat tasarımına sahip
olması gerekir. Vukuat kelimesini ingilizce incident kelimesinin
karşılığı olarak kullanıyorum. Concise Oxford sözlüğünün 9. baskısında
incident maddesinin 1/b bölümünde şu yazıyor: Bir şekilde dikkat çeken
minör ve ayrıştırılmış bir olay. Aynı maddenin 3. bölümünde doğrudan tiyatro ile
ilgili bir tanıma da yer veriliyor: Bir oyun ya da bir şiirde ayırt edilebilir
(distinct) bir eylem parçası.

Olay örgüsü bir dizi vukuatı içerir.  Bu vukuatlar nedensel bir ilişki
içindedir Yine, bilgisayar oyunlarını sınıflarken kullanılan bir terimi
kullanılacak olursa, olay örgüsünün içerdiği vukuatlar real time
(gerçek zamanlı) akış içinde bitişik olarak birbirine bağlanabilir, ama bu
zorunlu değildir. Vukuat için "V" kısaltması kullanarak bitişikliğe bir örnek
verelim.

V-1:
Halk Kral Oidipus'un sarayının önüne yığılmıştır.
Zeus rahibinin sözcülüğünde,  Thebai şehrinin üzerine çöken felaketi ortadan
kaldırması için Oidipus'a ricacı olurlar. Oidipus felaketten nasıl
kurtulacaklarını sorması için, Thebai kraliçesi İokaste'nin kardeşi Kreon'u
Python tapınağına, Phoibos'a yolladığını söyler.

V-2:
Kreon gelir ve Phoibos'un mesajını iletir:
Oidipus'tan önceki Thebai kralını öldüren katilin bulunup cezalandırılmazsa
şehrin üzerine çökmüş olan felaket ortadan kalkmayacaktır. Oidipus katilin
bulunması için araştırmanın başlatılmasını emreder. Halk dağılır.

Sophokles'in "Kral Oidipus"undan verilen bu örnekte iki vukuat real time
bir bitişiklik içindedir. Zamansal olarak bitişiklik içermeyen iki vukuat
örneğin şunlar olabilir:

V-1:
Bir çocuk parkta oynarken annesini kaybeder;
annesini arar, ama bulamaz.

V-2:
Çocuk karakolda otururken, annesi çıkagelir.

Vukuatlar real time akış içinde birbirinebitişik ya da ayrı
olabilirken, vukuatların kurucu unsuru olan fiziksel eylemler her zaman bitişik
bir ilişki içindedir. Fiziksel eylem çalışmasında oyuncudan birden fazla eylemi
organize etmesi istendiğinde, bu eylemler birbirine eklemlenecektir.

Bu belirlemelerden sonra, bir fiziksel eylemin olay örgüsünün konusu
olabilmesi için asgari olarak bir vukuat bağlamında gerçekleşmesi gerektiği
söylenebilir. Bir olay örgüsü kurulacaksa, bir vukuatı başka bir vukuata
bağlamak gerekecektir. Dolayısıyla benim önerim, fiziksel eylemi konu alan
çalışma terminolojine "vukuat" teriminin eklenmesidir.

Vukuat yaratmayan fiziksel eylem çalışması olabilir mi? Elbette olabilir.
Hatta, vukuat niteliği taşımayan olaylara dramatik oyunlarda da yer verilebilir.
Bir tiyatro oyunu rutin bir olayla başlayabilir. Bu olayın dramatik bir
yapıttaki varlık nedeni, bir şekilde alt üst edilmesi olacaktır. "Kral Oidipus"
oyununda, Thebai şehrinin başına çöken ve nedeni bilinmeyen felaket, rutin
gidişatı bozmuştur. Bu oyun rutin gidişatın bozulduğu noktadan sonra başlar.
Dolayısıyla, oyundaki gelişmelere neden olan vukuat eylemsel temsil düzeyinde
dışarda bırakılmıştır. Bırakılmasa, rutin gidişata ilişkin bir olaya da tanıklık
etme imkânı olabilirdi.

Öte yandan, eğer rutin gidişat bozulmayacaksa, rutinin eylemsel temsilinin
dram sanatı açısından bir anlamı olmadığını belirtmek gerekir. Dolayısıyla, bir
fiziksel eylem çalışmasının vukuat bağlamında kurulup kurulmayacağına karar
vermek gerekir. Dram sanatı bağlamında, rutinin bozulmasını içeren eylemsel
temsil üzerinde yoğunlaşmak doğrudur. Dramatik bir olay örgüsü inşa etme hedefi
varsa, çıkış noktası herhangi bir olay değil, vukuatlar olacaktır.

Son olarak, "Fiziksel Aksiyondan Olay Örgüsüne" başlıklı atölye çalışmasının
ima ettiği mantıkla benim "minimum tiyatro bağlamında oyun kurma" dediğim
çalışmanın mantığı arasında bir farkı da vurgulamak istiyorum. Minimum tiyatro
bağlamında oyun kurma çalışması, bir hikâyeden (anlatıdan) hareketle bir olay
örgüsü inşa edecek ve ardından, vukuatlar temel alınarak fiziksel eylem
çalışmaları yürütecektir. Minimum tiyatro anlayışına göre, fiziksel aksiyon
çalışmaları sırasında elde edilen olay kesitlerini bir olay bütünlüğüne
kavuşturmak basit bir toplama yapmak anlamına gelmez. Bu toplama işlemini
önceleyen bir olay örgüsüne, dolayısıyla bir hikâyeye ihtiyaç duyulacaktır.
Başka bir deyişle, hikâye ve olay örgüsü olay kesitinden önce gelmektedir.

Şu söylenebilir elbette: "Çeşitli fiziksel aksiyon çalışmaları yaptık ve
elimizde şu ve şu olay kesitleri var. Şimdi başka bir çalışmaya geçiyoruz. Bu
çalışmada, elimizdeki olay kesitlerini bir olay bütünlüğü içinde kullanacağız."
Zaten bir oyun kurarken yaşadığımız, tanık olduğumuz ya da duyduğumuz olaylar
esin verici değil midir? Fakat bu çalışmayı yürütecek olanların da ilk işi bir
hikâyeden ve olay örgüsünden yola çıkmak ve olay kesitlerini de bu olay
örgüsünün bileşenleri haline getirmek olacaktır. Bir olay örgüsü kurmak için
eldeki olay kesitleri yeterli ve kullanışlı mıdır? Kim bilir? İmgesel tasarımın
içerdiği bir olay örgüsü kurulmadan buna karar verilemez.

<!--ICERIK END-->