Tiyatro Boğaziçi'nin 2004 yılında uyguladığı "Fiziksel Aksiyonlar
Atölyesi"nde fiziksel aksiyon çalışmalarına teorik ve pratik bir derinlik
kazandıracak bir çerçeve oluşturulmaya çalışılmıştı. Stanislavski'nin fiziksel
aksiyonlar yönteminin Brechtyen dramaturji ile birlikte yeniden ele alınmasıyla
oyunculuk eğitimine yönelik temel bir çalışmanın ortaya konması hedeflenmişti.
2006 yılına gelindiğinde, "Fiziksel Aksiyonlar Atölyesi"nde eylem kesiti merkeze
alındığı için kapsamlı bir dramaturji tartışmasına zemin oluşturulamadığı
yönünde bir tespit yapıldı. Aslında bu bir eksiklikten ziyade, çalışmanın amacı
ile ilgili bir durumdu: Atölye fiziksel aksiyonları merkeze alarak oyunculuk
eğitimine katkı sunmayı amaçlıyordu. Bütünlüklü bir olay örgüsünün
kurgulanmasına odaklanan bir eğitim bu atölyede ele alınmıyordu. Bu doğrultuda,
eylem kesiti yerine olay örgüsünü merkeze alan, oyunculardan kendi
dramaturjilerini yapmalarını talep eden bir çalışma oluşturma hedefi belirlendi.
2004 yılı atölyesinden de beslenecek olan, olay örgüsü oluşturmanın yollarının
ve kriterlerinin araştırılacağı yeni bir atölye çalışmasına girildi.

Atölye Süreci

Bu yeni atölyenin hazırlık sürecinde, önceki atölyede amaçlanan temel
oyunculuk eğitiminden yola çıkıldı ve dramatik olay bütünlüğü oluşturmaya
yönelik denemeler yapılması hedeflendi. Bu denemelerin kavramsal arkaplanını
oluşturmak amacıyla temel tiyatro metinlerine yönelik bir araştırmaya girildi.
İlk dramaturji belgesi olarak geçen ve olay örgüsüne merkezi bir önem atfeden
Aristo'nun "Poetika"sı ile birlikte Brecht'in "Küçük Organon" ve "Epik Tiyatro"
metinleri üzerinden tartışıldı. "Poetika"da sıralanan dram yapıtı kurallarının
yanında Brecht'in metinleri tartışmanın zenginleşmesi ve toplumsal boyutun
eklenmesi açısından açıcı oldu. Brecht ve Aristo'nun ortak vurguları öykünün
vazgeçilmezliği üzerinedir. Brecht'e göre her şey öyküye bağlıdır; çünkü neyin
tartışılabilir, eleştirilebilir, değiştirilebilir olabileceği, ancak insanlar
arasında olan bitenlerden çıkarılabilir. Benzer bir şekilde Aristo'nun da
Poetika'da olay örgüsüne ayrı bir vurgu yapar: "Tragedyanın en önemli
bileşeni olan olay örgüsü taklit edilen eylemi oluşturan olaylar dizisidir". Bu
metinlerden yola çıkılarak oluşturulan kavramlar olay örgüsü kriterlerine zemin
sağladı. Bu çalışmada önceki atölyede yer alan kriterlere ek olarak olay ve
dramaturji kriterlerinin ne olabileceğine dair bazı ipuçları yakalandığı
söylenebilir.

Yeni atölyenin çalışmaları sahne üzerinde bir olay örgüsü inşa etmenin
yollarının arandığı bir süreç şeklinde ilerledi. Yanıtlanmaya çalışılan en temel
sorular şunlardı:

  1. Sahnede olay örgüsü nasıl bir yöntemle oluşturulabilir ve neye göre
    değerlendirilir?
  2. Olay örgüsü inşa edilirken dramaturjik çerçeve nasıl ele alınabilir?

Bu sorulara yanıt aranırken atölye iki aşamalı olarak şekillendi. Birinci
aşamada fiziksel aksiyonlar atölyesinin kriterleri temel alınarak tek bir
eylem/kesit üzerine çalışıldı. Bunun nedeni, sahnedeki olay üzerine tartışmaya
başlamadan önce üzerinden gidilebilecek bir malzeme olmasıydı: İmgesel tasarımı
oluşturulmuş, iç aksiyona ve jest-mimik ekonomisine sahip, icra sorunlarının
minimuma indirgendiği bir eylem kesiti hedeflendi. İkinci aşamada ise, birinci
bölümdeki kesitten hareketle başka bir verili durum tasarlandı ve bu iki verili
durum arasındaki eylemlerin icra edilmesiyle bütünlüklü bir olay örgüsüne
ulaşılması, bu olay örgüsü üzerinden dramaturji tartışması yapılması hedeflendi.
Birinci aşama ve ikinci aşama arasındaki ilişki ile kesitten yola çıkarak olay
örgüsüne ulaşılmaya çalışıldı. Yani aslında ilk atölyeden yola çıkıp, üzerine
olay örgüsü tartışmasının da eklendiği bir çalışma tasarlandı.

Kriterler

Oyunculuk icrasına yönelik kriterler

Atölye için değerlendirme kriterleri saptanırken, 2004 yılında uygulanan
atölyenin oyunculuk icrasına yönelik kriterlerinden de faydalanıldı. Yeni
çalışmanın hedefi 2004 yılı atölyesini geliştirmek olduğu için, 2004 yılı
atölyesi olay örgüsü bağlamında farklı bir bakış açısı oluşturmaya çalışılarak
tekrar ele alındı. Hem oyunculuk hem de olay örgüsü değerlendirmelerine zemin
oluşturacak bir çalışma yöntemi oluşturulmaya çalışıldı. 2004 yılı atölyesinin
oyunculuk icrasına yönelik kriterleri olan imgesel tasarım ve iç aksiyon,
ekonomi ve bedensel kullanım, skor ve organizasyon, üslup ve dramaturji
başlıkları [1] ., yeni atölye
çalışmasına girdi ve çalışmanın ilk aşamasında kullanıldı. İkinci aşama ise
sahnedeki eylemi olay örgüsü bağlamında değerlendirmek üzere oluşturulacak
dramaturji ve olay kriterlerini içerecekti.

Dramaturji Kriterleri

Oyuncuların sahnede kendi dramaturjileri doğrultusunda bir olay örgüsü
oluşturabilmelerine katkı sağlamak ve dramaturji tartışmalarına zemin
hazırlayabilmek için iki kriter saptandı:

  1. Dramaturjide netlik
  2. Dramaturjinin toplumsal değeri

2004 yılı atölyesinde olduğu gibi, bu çalışmalarda da asıl olarak oyuncunun
yaptığı dramaturji merkeze alındı. Bu dramaturjinin değerlendirilebilmesi için
sahnelenen parçanın sahnelenme amacının net bir şekilde ifade edilip edilemediği
ilk kriterde tartışıldı. Oyuncunun amacı ve dramaturjisi net olmadığı takdirde
kendisinden netleştirmesi talep edildi. Zira değerlendirme yapılırken diğer tüm
kriterler belirtilen dramaturji çerçevesinde ele alınacaktı.

İkinci dramaturji başlığında ise, sahnelenen parçanın toplumsal bir değer
taşıyıp taşımadığı ele alındı. Brecht'in "Köşebaşı Tiyatrosu" makalesinde dile
getirdiği "anlatının pratik bir değer taşıması" ifadesinden hareketle
oluşturulan bu kriterin her örnek için göz önünde bulundurulup
bulundurulamayacağına dair tartışmalar yürütüldü. Son kertede çalışmanın amacı
toplumsal değer taşıyan olay örgüsü inşa etmek değil, sadece olay örgüsü inşa
etmenin yollarını aramak olduğu için, ancak oyuncunun hedefleri arasında varsa
bu kriterin göz önünde bulundurulması noktasında uzlaşıldı.

Olay kriterleri

Fiziksel aksiyon ve dramaturji kriterlerinden sonra, aslında dramaturji
kriterlerinden çok da bağımsız olmayan olay örgüsü kriterleri devreye girdi. Bu
noktada büyük ölçüde Poetika'dan faydalanıldı. Olayın yapısının ve
içerdiği bütün öğelerin dramaturji ile beraber ele alınması tercih edildi. Bu
şekilde, Aristo'nun olay örgüsüne dair ana kavramları toplumsal dertlerin ifade
edilebilmesi açısından yeniden yorumlanmaya çalışıldı. Bu kavramlar iki başlık
altında ele alındı:

a- Birlik ve Bütünlük

Birlik: Aristo, "birlik"i, öykünün tek bir eylemden oluşması olarak tanımlar.
Buradaki "eylem"i, dramaturji olarak değiştirecek olursak şu sonuca
ulaşabiliriz: Sahnede sergilenmekte olan eylemler/olay, tek bir dramaturjik
vurgu içermelidir. Brecht ise birlik kavramına dair olayda sergilenecek
eylemlerdeki ayrıntının olayın anlatılmasında güdülen amaç tarafından
belirlendiğini söyler.

Bu açıdan bakılınca birlik kavramının dramaturjiden ayrı tartışılması doğru
olmayabilir. Çünkü olay örgüsünün birliği seyircide yaratılmaya çalışılan etkiye
göre olayların örülmesi olarak da yorumlanabilir. Dolayısıyla Aristo ve
Brecht'in görüşlerinin ışığında çıkarılan sonuç olayın kapsadığı her türlü jest,
hareket ve tavrın dramaturjiye hizmet etmesi gerektiğidir. Kısaca, olay,
seyirciye iletmek istediğimiz dramaturjik vurguyu engelleyecek ya da doğrudan
engellemese de dramaturjinin anlaşılmasına hizmet etmeyen eylemlerden
arındırılmalıdır.

Bütünlük: "Poetika"da "bütünlük" kavramı, sergilenen olayın başı, ortası ve
sonu olması olarak tanımlanır. Baş, kendisinden önce bir şey gerçekleşmesi
zorunlu olmayan (sebep); orta, kendisinden önce ve sonra bir şeylerin
gerçekleşmesi zorunlu olan (hem bir sebep, hem de bir sonuç); son da kendisinden
sonra bir şey gerçekleşmesi zorunlu olmayan olay bölümleridir (sonuç). Ancak
bütünlük kavramını sahnedeki eylemin başı, ortası, sonu olmasının yanı sıra
dramaturjik bütünlük olarak ele almanın çalışmanın amacına daha iyi hizmet
edeceği sonucuna ulaşıldı. Bu şekilde yapılan dramaturjiye uygun bir olay
örgüsünün kurulmuş olup olmadığının tartışılacağı bir kriter belirlenmiş oldu.

b- Nedensellik

"Poetika" üzerine yürütülen tartışmalarda Aristo'nun ortaya koyduğu
"nedensellik" kavramının eylemsel temsil açısından önemli bir kriter olarak ele
alınabileceği değerlendirmesi yapıldı. Aristo, nedensellik kavramından
bahsederken olayın olasılık ve zorunluluk ilkeleri doğrultusunda inşa edilmesini
kasteder. Bir eylem, kendinden önce gelen başka bir eylemin olası ya da zorunlu
bir sonucudur. Brecht, bu tarz bir mantık zincirini yadsımamakla beraber,
toplumsal koşulların eylemler arasında kurulacak sebep-sonuç ilişkileri
üzerindeki etkisinin vurgulanması gerektiğini belirtir. Olayın kendisi ve bu
olay içinde icra edilen eylemler, tasarlanan toplumsal yapı içinde
gerçekleşebilir olmalıdır. Bu anlamda, gösterilen eylemlerin, içinde
bulundukları toplumsal koşullarla tutarlı olup olmadığının
değerlendirilebileceği noktasında uzlaşıldı.

Kriterler Üzerinden Uygulama Denemesi

10 Aralık 2006 tarihinde BGST'yle birlikte yukarıda bahsi geçen kriterler baz
alınarak bir çalışma yapıldı.

Çalışmanın uygulanmasında, sergilemelerden sonra oyuncuların öncelikli söz
haklarının olmasına, tasarladıklarını ve dramaturjik cümlelerini seyirci ile
paylaşmalarına, oyuncunun sunduğu öneri üzerine kriterler doğrultusunda
tartışmaya açık bir çalışma yürütülmesine dikkat edildi. Oyuncudan genel olarak
sahne üzerine çıkmadan yaptığının bütünlüğünü, dramaturjisini, amacını
sorgulaması beklendi. Vokal ağırlıklı bir sahne eylemi ikinci plana atma
tehlikesi doğurduğundan sözün kullanılmaması değil, mümkün olduğunca az
kullanılması oyunculara önerildi.

Birinci Aşama: Fiziksel Aksiyon (Eylem)

Çalışmanın ilk aşamasında oyuncuya fiziksel bir aksiyon (eylem) ve bir verili
durum verildi. Oyuncudan eylemi verili duruma uygun olarak icra etmesi beklendi.
2004 atölyesine benzer bir şekilde bir olayın kesitine odaklanıldı.
Değerlendirmede oyuncuların tasarladığı verili durumlardaki eksiklikler, icrada
başvurduğu fazlalıklar, klişeler, organizasyonel sorunlar tespit edilmeye ve
üstesinden gelinmeye çalışıldı.
Hedef, bu aşamadan sonra oluşturulan iç
aksiyon ve üsluba dair netleşme sayesinde oyuncunun ikinci aşamada bir olay
kurgulama noktasında rahatlamış olması idi. Sergilenen çalışmalar yukarıda bahsi
geçen sahne kesitine odaklanan ve oyunculuk icrasına yönelik kriterler ile ele
alındı: İmgesel tasarım ve iç aksiyon, ekonomi ve bedensel kullanım, skor ve
organizasyon, üslup ve dramaturji.

Örnek: "Temizlik yapmak" eylemi için "temizlediği yer zaten temizdir" verili
durumu verildi ve oyuncudan ilk aşama için yalnızca temizlik yapmak eylemini
icra etmesi beklendi. Oyuncu "kocasını işe uğurlayan bir ev kadınının tertemiz
bir camı birkaç defa üstüste silmesi"ni canlandırmayı tercih etti. Bu aşamada
değerlendirme verili durumu yeterince tasarlayıp tasarlamadığı, imgesel
tasarımının netliği, anlatmak istediğinin anlaşılırlığı, jest-mimik kullanımı,
iç aksiyonunun yeterli olup olmadığı gibi oyunculuk icrasına yönelik kriterler
çerçevesinde yapıldı.

İkinci Aşama: Olay Örgüsü İnşa Etme

Oyuncudan ilk aşamada sergilediği kesitten hareketle başka bir verili durum
tasarlaması ve bu iki verili durum arasındaki eylemleri icra edip bütünlüklü bir
olay örgüsü inşa etmesi istendi. Oyuncular olayları ve toplumsal vurgu
noktalarını belirlediler. Bu noktada tartışma daha çok nasıl bir olay
kurgulandığı üzerine odaklandı. Kurgu ve dramaturji sorunları, olayın inşasında
yaşanan sorunlar tespit edilmeye ve giderilmeye çalışıldı. Oyunculuk icrasına
yönelik kriterlerin yanında bu aşamada artık yukarıda bahsedilen olay ve
dramaturji kriterleri de devreye girdi.

Örnek: Birinci aşamadaki "temizlik yapma" eyleminin verili durumu
"temizlediği yerin zaten temiz olması" idi. İkinci aşamada oyuncudan yeni bir
verili durum oluşturması ve iki verili durum arasındaki eylemleri doğaçlaması
istendiğinde cam silme eyleminin sonrasına farklı temizlik eylemleri ekledi ve
cam silme eylemini tekrar etti. Bu eylem tekrarı üzerinden bütünlüklü bir olay
örgüsü inşa etmeye çalıştı: "Zaten temiz olan camı siler, farklı işler arayıp
yapacak bir şey bulamayınca camdaki bir noktaya gözünün takılmasıyla cam silmeye
yeniden başlar."

İkinci aşamada oyuncunun icrasındaki farklılıklar şöyleydi: Kocasını
uğurladıktan sonra anahtarı belli sayıda çevirerek kapıyı içeriden kilitledi,
baştaki cam silme ve ortalığı toplama eylemlerini hızlandırdı ve eylemleri
kilidi çevirdiği sayı kadar tekrar etti. Ev işi yaparken ifadesini
donuklaştırdı. Oyuncu, özel alan içine hapsedilmiş bir kadının kendini ev işleri
üzerinden tanımlaması durumunu oldukça uca çekerek yadırgatıcı bir etki yaratma
niyetindeydi. Oyuncu tarafından da dramaturji net olarak ifade edilebildiği için
dramaturji ve olay kriterlerine geçildi. Nedensellik kriteri altında oyuncunun
sergilemekte olduğu tavırların olayın geçtiği toplumsal koşullar ve verili
durumlar içinde gerçekleşebilir olduğu değerlendirmesi yapıldı. Birlik ve
bütünlük kriterleri çerçevesinde çalışma temel amaca hizmet etmeyen, olay örgüsü
içerisinde fazlalık teşkil eden eylem ve jestlerden arındırıldı, dramaturjik
etkiye hizmet eden bütünlüklü bir olay örgüsü inşa edilip edilmediği test
edildi.

Bu örnekte Aristotelyen anlamda baş-orta-son yoktu. Ortadaki eylem (cam silme
eylemi) sonda tekrarlanıyor ve bir sonuca ulaşmıyordu. Ancak seçilen dramaturjik
etki sahnede sergilenen durumun döngüselliğinden çıktığından, bir rutini ve bu
rutine yabancılaşmayı vurguladığından dramaturjik bütünlük ortaya konulmaktaydı.

Bu çalışmanın devamı olarak, iki oyuncunun birlikte bir olay örgüsü inşa
etmeleri hedefi ile her iki aşama iki oyuncu ile denendi. Bu şekilde,
karakterler arasındaki ilişki de değerlendirme konusu oldu. 1. aşamadaki ile
aynı değerlendirme kriterleri kullanıldı. 

Örnek: "X, Y'ye yardım eder" eylemi ve "düştüğü durumdan X sorumludur" verili
durumu oyunculara verildi. Oyuncuların önerisi şu şekilde oldu: X ve Y
çocukturlar, birbirlerine aşıktırlar. Oyun oynadıkları sırada X Y'yi düşürür.
Y'nin dizi acır, X Y'ye mendil verir, Y de bunun üzerine X'i öper. Barışırlar
ancak X diğer erkek çocukların önünde bir kız çocuk tarafından öpülmekten
utanır. İkinci aşamasına geçildiğinde ise, oyuncular verili durumu koruyarak
aynı eylemi farklı zamanlarda farklı koşullar altında icra etmeyi tercih
ettiler: Aynı eylem çocukluk döneminde, ergenlik döneminde, orta yaşlarda ve
yaşlılık döneminde icra edildi. Gösterilen örnekte çocukluk döneminde kız çocuk,
yardım ettiği için erkek çocuğu öper, erkek çocuk ise utanmıştır, kız çocuk daha
rahat bir tavır gösterir. Büyüdükçe durum değişir. Ergenlikte erkek kıza
yaklaşmak için bahane aramakta, kızı cinsel nesne olarak görmektedir. İlerleyen
yaşlarda erkek kadın üzerinde iyice iktidarını kurar, şiddet uygular. Yaşlılıkta
ise erkeğin iktidarının kaybolduğunu görürüz.

Oyuncular kadın ve erkeğin aynı eylemi hayatlarının farklı dönemlerinde
gerçekleştirirken toplumsal koşulların ve toplumsal cinsiyet rollerinin uzantısı
olarak nasıl farklı dengelerde olduklarını göstermeye çalışmışlardı. Bu anlamda
dramaturjinin anlaşılır olduğu değerlendirmesi yapıldı. Bu örnekte önemli
bulunan nokta, olayların gerçek zamanlı bir akışkanlığın dışına çıkılıp zaman
atlamaları içerecek şekilde organize edilmiş olmasıydı. Zaman birliğinin
kırılması, dramaturjik olarak bütünlüklü bir olay örgüsünün inşa edilmesine
engel olmamıştı.

Genel Değerlendirme

2006 Ağustos-Aralık döneminde çalışmaları yürütülen bu yeni atölyeyi
tamamlanmış bir çalışma olarak değerlendirmek doğru olmayacaktır. Yukarıda
bahsedilen aşamalar çalışmalarda yer almamış BGST üyeleri ile birlikte
denendiğinde yöntemselleştirme açısından belli sorunların olduğu değerlendirmesi
yapıldı. Bunlardan belki de en önemlisi atölyede uygulanan yöntemin atölyenin
hedefi ile çelişki içinde olmasıydı.

Atölyedeki birinci aşama dramatik bir olayın kurucu unsuru olmaya aday
aksiyonlara odaklanarak oyunculuk eğitimine katkı sunan bir fiziksel aksiyon
çalışmasıydı. 2004 yılında yapılan atölyenin eksikliği, fiziksel eylemler
üzerinde çalışılırken olay bağlamının ele alınmayıp aksiyonlara
odaklanılmasıydı. Ancak yeni atölyede uygulanan birinci aşamada yine olay
bağlamı gündeme getirilmiyordu. İkinci aşamanın amacı ise birinci aşamadan
hareketle "oyun kurma" çalışmasının öncüllerini taşıyan bir doğaçlama çalışması
yapmaktı. Olay bağlamı bu aşamada gündeme getiriliyordu. Oyuncu herhangi bir
olaysal bağlam sunmadan ilk aşamayı gerçekleştiriyor, ikinci aşamada da
gerçekleştirmiş olduğu eylemi uydurabileceği bir olay örgüsü tasarlayıp bu
doğrultuda yeni eylemler doğaçlıyordu. Örnek verecek olursak, oyuncu önce yardım
etme eylemini gerçekleştiriyor, bu eylem ayrıntılarıyla çalışılıyor, sonra da
oyuncu yardım etme eylemini içinde kullanabileceği bir öykü oluşturup
doğaçlıyordu. Bu tarz bir çalışma oyuncuyu olay örgüsünü kurması ve eylemlerini
bu olay örgüsüne göre şekillendirmesi açısından destekleyici değil zorlayıcı bir
çalışma oluyordu. Çünkü çalışmanın mantığı tersten işletiliyordu. Hedef olay
örgüsünü merkeze alıp, icra edilen fiziksel eylemleri bu olay örgüsü içinde
işlemek iken, öncelik fiziksel eylemlere veriliyor, oyuncudan olay örgüsünü bu
fiziksel eylemler üzerinden kurması talep ediliyordu. [2]

Bu tartışmadan hareketle Fiziksel Aksiyonlar Atölyesi ile Olay Örgüsü
Atölyesini sentezleme hedefi yerine atölyenin amacının bir "oyun kurma"
çalışması olarak tasarlanması önerildi. Fiziksel aksiyon çalışmaları sırasında
elde edilen olay kesitlerini bir olay bütünlüğüne kavuşturmak için birleştirmeye
çalışmaktan vazgeçildi. İlk olarak bir hikâyeden (anlatıdan) hareketle bir olay
örgüsü inşa edilecek, ardından bu olay örgüsü içinde rutin gidişi bozan, ayırt
edilebilir eylem parçaları (vukuatlar) belirlenecek, fiziksel eylem çalışmaları,
belirlenen bu vukuatlar temel alınarak yürütülecekti. "Kolektif Oyunlaştırma"
çalışması olarak isimlendirilen bu çalışmada, bütün oyuncuların oyunlaştırmaya
katılımcı bir şekilde dahil olması hedeflendi. Bahar 2007 döneminde "kolektif
oyunlaştırma" üzerinden devam eden çalışmaların değerlendirmesi ayrı bir yazının
konusu olarak sunulacaktır.

[1] Bkz. Mimesis 11, "Şubat 2004
Tarihli Fiziksel Akisyonlar Atölysine Dair"

[2] Bkz. http://www.bgst.org/tb/egitim.asp?id=7&bn=2 Ömer Faruk
Kurhan, "BGST'de 'Fiziksel Aksiyondan Olay Örgüsü Atölyesi: Bir Değerlendirme'"