6 Aralık Pazar günü, Maya Sahnesi’nde bir grup iyi niyetli sanat girişimcisi, Çağdaş Gösteri Sanatları Girişimi’nin geleceğini görüşmek üzere bir araya geldiler. Tiyatrocu, dansçı, akademisyen, kültür yöneticisi, koreograf, yazar ve yayıncılardan oluşan bu grup, geçmişi 2005 yılına kadar uzanan bu girişimin önümüzdeki süreçte nasıl biçimleneceğini belirlemeye çalışıyorlardı. ÇGSG’nin kuruluşuna neden olacak ilk düzenli tartışmalar Santral İstanbul’un açılacağı dönemde çeşitli gösteri sanatları girişimcilerine dönük olarak yapılan bir çağrıyla başlamış ve yaklaşık iki yıl boyunca yaklaşık 20 kişilik bir öncü grup etrafında dönmüş, 2007 yılıyla birlikte bu öncü grup girişimi kamusallaştırma ve genişletme yolunda bir adım atmış ve geniş katılıma açık bir yapı olarak ÇGSG projesi hayata geçirilmişti. Ardından 2010 etkinlikleri bağlamında oluşacak kaynaklardan yararlanabilmek için girişim içerisinde bir dernekleşmeye gidilmiş ve ÇGSG’nin geleceğini garanti altına alacak bir proje hazırlanmıştı. Ancak 2010 süreçlerinde yaşanan çarpıklıkların da etkisiyle bu proje hayata geçmeyince proje de rafa kaldırılmıştı. Şimdi ÇGSG içerisindeki aktivist unsurlar bu süreç sonrasında içerisine düşülen rehavete bir son vermek ve yapıyı daha aktif kılmak için yeniden harekete geçmiş durumdalar. Aslında Pazar günü yapılan toplantıyı da bu bağlamda ele almak gerekiyor.

ÇGSG’nin yürüttüğü tartışmada ortaya konan sorunlar, Türkiye’de kültür ve sanat alanını örgütlemeye dönük diğer girişimlerin sorunlarından çok fazla ayrışmıyor: Alternatif kaynak yaratma, varoluşunu sağlayacak gerekli insan gücünü edinme, geniş bir katılımcı grubu aktif kılmakta zorlanma, ortak etkinlikler düzenleme enerjisini açığa çıkarma ve bunların yürütülmesini kolektif denetime tabi tutma vs… Geçtiğimiz döneme dair çıkarılan bilanço ortaya koymaktadır ki Girişim’in aktivistleri olarak nitelendirebileceğimiz sınırlı sayıda insan, geniş ve sınırları tam olarak belirli olmayan bir katılımcılar grubuyla boğuşmaktan şikayetçiler ve yapının biçiminin biraz daha belirginleştirilmesini talep ediyorlar. Bunun da üyelik kriterlerinin netleştirilmesi, ortak biçimde belirlenmiş ve denetlenen belli yaptırım mekanizmalarının hayata geçirilmesi ile gerçekleştirilebileceğini düşünüyorlar. Ancak bu süreçte oluşacak yapının temel çerçevesini kurmakta bazı kafa karışıklıkları ve fikir ayrılıkları olduğu da gözlemlenmekte. Şu anki yapı yukarıda özetlendiği gibi bir girişim ve bir dernek, ya da geniş bir katılımcı ağı ve yasal yapılanma diye adlandırabileceğimiz iki ayak üzerinde durmakta. Bu ikisi arasındaki ilişki biçiminin geçmişte net bir biçimde yapılamadığı tespit ediliyor. Önümüzdeki dönemde netleştirilmesi gerektiği genel kabul görüyor. Dernek yapısını koruyup girişimden tamamen vazgeçmek ya da tersi bir çözüm olabilir mi? Bu konuda oluşan genel görüş ikisini de korumak yönündeymiş gibi görünüyor -ki bu doğru bir karar olacaktır. Çünkü sadece dernekleşme yapının, bir yönetim kuruluna devredilmesi ve tabir yerindeyse kâğıt üzerinde kalabalık ama gerçekte tabana sahip olmayan bir “tabela örgütü”ne dönüşmesine yol açabilecektir. Diğer yandan çeşitlilik içeren ama aynı oranda belirsizlik arz eden amorf bir girişim yapısı da bir iletişim ağı olmanın ötesine geçemeyecektir -hatta şu an için bunda bile zorlanmaktadır. Aslında bu iki yapının geçişken ve kendi iç hukukunu kurarak geliştireceği yaratıcı ve zaman zaman da kaçınılmaz olarak gerilimli olacak ilişkiden deneysel bir model çıkması olasılığı daha güçlü görünüyor. 

ÇGSG bu konudaki tartışmaları bir süre daha sürdürecek ve belli anlamda kabuk değiştirerek gösteri sanatları alanında varlığını sürdürecek gibi görünüyor. Tartışmak iyidir, kötü olan ölü toprağına benzer bir sessizlik tabakasının altına gömülüp kalmak. Umarız bu tartışmalar bir süredir sessizliğe gömülmüş durumdaki girişimin hayata daha güçlü bir dönüş yapmasını sağlar. Elbette bu tartışmalar devam ettikçe ÇGSG’nin kamusal alandaki varoluşu, diğer kültür-sanat örgütlenmeleriyle ilişkileri, tüm kültür-sanat yapıcılarını ilgilendiren temel meseleler hakkında daha güçlü kamusal bir duruş örgütleme konusundaki niyetleri gibi konuları da gündemine almasının zorunlu hale geleceğini düşünüyoruz.