Gogol'ün "Müfettiş"inin Mizahi Yapısı Üzerine Bir Aktarım Çalışması

Özgür Eren (19.06.2007)

10 Haziran 2007 Pazar günü BGST'li tiyatroculara, Milton Ehre'nin [1] Gogol'ün "Müfettiş" oyununun mizahi yapısı üzerine yazdığı bir makalenin [2] aktarımı yapıldı [3] . Kabaca üç bölümden oluşan makalede şu vurgu noktaları üzerinde duruluyordu:

  • Gogol'ün kendi oyunu üzerine on yıl arayla yazdığı iki yazı ve bu yazıların içerdiği yorum farklılıkları; onun kendi oyununa dönük bu iki farklı yaklaşımının daha sonradan ortaya çıkacak olan iki eğilimi öncelemesi durumu.
  • Gogol'ün olay örgüsünü oluştururken nasıl bir organizasyon yaptığı, oyun yapısının temel özellikleri, karakterlerin temel özellikleri, oyunda aşk hikayesinin nasıl işlendiği ve oyunun finalinde oluşturulan kıyamet tablosu.
  • Oyunda mizahi unsurun nasıl ortaya çıktığının Aristo'nun poetikasına dayanan formülasyonu, mizahi bir kıyamet yorumunun nasıl oluştuğu ve Gogol'ün bunu yazarken bir takım olumlu değerlere gönderme yapması.

Aktarım sırasında iki tartışma başlığının oluştuğu söylenebilir.

1) Makalede yapılan yapısal analiz ve mizah formülasyonunun eksiklikleri neler?

Makalede oyunun yapısal bir analizi yapılıyor. Makaledeki bu bölümün özeti olarak bu analizin temel vurgu noktaları şöyle:

  • Oyunun bütününü yönlendiren dramatik durum oyunun başında verilir. "Bir müfettiş gelecektir". Bu durum, Gogol'den önceki tiyatro oyunlarında olduğu gibi oyunun sonraki bölümlerinde de işlenip geliştirilen bir durum değildir. Durum sabittir: müfettiş vardır ve gelecektir. Ve oyunun sonunda da gerçek müfettiş gelir.
  • Nabakov'un sözleriyle: "Oyun kör edici bir şimşeğin görüntüsüyle başlar, ve gök gürültüsüyle sona erer. Oyundaki her şey ikisinin arasında olur." Bu sözler doğrudur ve oyunun yapısını açıklar.
  • Khlestakov bir hiçtir ya da hiç bir şeydir. Onun bu derecede karakterden yoksun olması, karşısındakilerin ona istedikleri imgeyi yüklemelerine olanak sağlar. Kaosta yaşanan büyük korku, aslında bir hiç olan bu adamın korkunç derecede büyük bir adam olarak algılanmasını sağlamıştır.
  • Klasik komedilerde yer verilen aşk hikayesi bu oyunda görünür değildir ancak oyunun merkezindedir. "Boşluk"un temel eylemi, kaymakamın bahtının değişmesine odaklanmıştır. Ve bu baht değişimi Marya ile Khlestakov arasındaki flört ile belirlenir. Öncesinde kendisini namlunun ağzında hisseden Kaymakam, nişanlanma olayı ile dünyanın zirvesine çıkıvermiştir. Aşk hikayesinin çok görünür olmaması, Gogol'ün bilinçli bir tercihidir. O toplumu bir bütün olarak göstermek istemiştir. Aşk onun bir parçasıdır. Aşk hikayesinin özneleri, komedinin mizahi unsurlarına alternatif oluşturmazlar. Bütün bir toplumu komedi unsuru olarak kullanmıştır.
  • Klasik komediler, kötü karakterlerden ayrı olarak yanlış yönlendirilmiş erdemli karakterler de barındırır. Ancak Müfettiş'te erdemli karakter yoktur. Ayrıca Müfettiş'te gerçek kötü karakterler de yoktur. Khlestakov, saygı uyandıran bir şarlatandır, ancak komedilerdeki kendini beğenmiş kişilerle aynılaştırılamaz, çünkü o yalan söylediğini bilmemektedir. Gogol'e göre Khlestakov, hayal ile gerçeğin birlikte örüldüğü bir yanılsamayı yaşayan bir hayalci, bir fantazisttir. Gogol'ün mizahi ürünleri -dramları dışarıda tutulursa- ne kötü ne erdemli, sadece komik olan karakterler barındırır.
  • Oyundaki hızlı koşuşturmacanın içindeki bütün karakterler sahte müfettişle karşılaştıklarında sahte karaktere bürünürler. Kaymakam, Khelstakov'un gerçek müfettiş olmadığını anladığı anda, kendi kimliğini de kaybederek sahne üstündeki bir oyuncuya dönüşür ve seyirciye bir oyuncu olarak hitap eder.
  • Oyun, mizahi unsurun altında bize acı çeken karakterleri gösterir. Kasaba insanlarının en derin korkuları aslında hiç kimse hatta hiç bir şey olamamaktır.
  • Khelstakov'un gerçek kimliği anlaşıldığında, koşuşturmaca yön değiştirir. Öncesinde doğrusal olan ve bir sona doğru olan çabalar, şimdi bir girdap oluşturur ve bu girdap kasabadaki insanların kendilerine döner.
  • Şimşeğin çakması ile gök gürültüsü arasındaki zamanda geçen eylem, toplumsal çürüme imgesi ile sonuçlanır. Gerçek müfettişin geleceği haberi ile çılgın girdap sona erer ve hepsini şiddetli bir korku sarar. (Gogol'ün sessiz sahne tasviri.)
  • Merkezi devlet unsurunun oyuna girip işleri düzeltmesine Gogol öncesindeki komedilerde de rastlanır. Ancak Gogol'ün "Müfettiş"inin farklı bir özelliği vardır. Müfettiş oyunda hiç gözükmez. Bir adı bile yoktur. Hükümet ya da çardan çok, bir intikam tanrıçası gibi, sahte amaçlar uğruna koşuşturan insanların oluşturduğu çürümüş bir toplumu devralmak için gelir. Gogol'ün kıyameti, bir dış etken tarafından oluşturulan bir kıyamet değildir. Toplum kendi kendini kıyamete sürüklemiştir.

Bu yapısal vurgu noktalarının ardından makale, teatral anlamda mizah unsurunun nasıl ortaya çıktığına dair Aristo'dan hareketle bir formülasyon öneriyor.

Komedinin klasik tanımı Aristo tarafından şöyle yapılmıştır: "Komedi, ahlaki açıdan bizden daha aşağı durumda olan insanların taklididir. Komedi unsuru, başkalarına acı ya da zarar vermeyen hata ya da bozukluklardan çıkar." Aristonun akıllı tanımı bir formül sunuyor. Dolayısıyla her şey komik olabilir. Muza basıp kayma, iki yüzlülük, ölüm, dünyanın sonu vs.

Anahtar kelimeler ".başkalarına acı ya da zarar vermeyen"dir. Mizahi olaylar, seyredenler için ciddi sonuçlara neden olmazlar. Acıma, korku ve diğer acı veren duygular, tragedyanın olduğu kadar komedinin de unsurudur. Ancak komedide bu duyguların kışkırtılmasının sebebi, onların aslında temelsiz, asılsız olduklarının gösterilmesidir. Karakter bazı açılardan bize benzemelidir. Öbür türlü komik değil korkunç ya da iğrenç olurdu. Ancak yaptığı hata öyle büyük olmalı ki bizden daha aşağı durumda olsun. Tragedyada acıma, hakedilmemiş kötü kaderdir. Korku ise bunu yaşayanın bizden biri olmasıyla ortaya çıkar. Komedide kötü kader hakedilmiş olarak gösterilir. Duyduğumuz korku ise nedensiz, sebepsiz olarak sunulur. Çünkü karakter bizden çok uzaktır. Tragedyada korku ve acıma, arınmayla(katharsis) sonuçlanana kadar sürdürülür. Komedide ise korku ve acıma, nedensiz olduğu gösterildiği için "benzerliğin azalması" sonucu rahatlamayla sonuçlanır. Acıma ve korkudan kurtulmuş olarak, güleriz.

Örnek olarak: Sancho Panza, sığ bir hendeğin eşiğinde asılı kalıp, hendeği bir uçurum zannedip korkudan öldüğünde ona güleriz. Onun korkusunu anlar, uçurum duygusunu yaşarız, ancak uçurum değil sığ bir hendek olduğunu anladığımızda korkudan kurtulur ve ona güleriz. Sancho ne kadar acı çekerse o kadar komik olur.

Milton Ehre, 1980

Bu formül, Gogol'ün oyunundaki temel mizah unsurunu açıklamaktadır. Örneğin Kaymakam tiplemesi oyun boyunca müfettişe yaranmaya çalışırken türlü zorlukların altında kalır. Acı çeker. Ancak onun acısı ne kadar büyük olursa mizahi etki de o derece artar. Çünkü Kaymakam bir yönüyle izleyen herhangi bir seyirciye benzerken, diğer yönüyle de yaptığı büyük etik yanlışlardan ötürü de seyirciden aşağı konumdadır. Sürgüne gönderilme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ancak seyirci etik olarak kendisinden daha aşağıda olarak gösterilen bir insanın sürgüne gönderilme tehlikesi altında olmasına üzülmez, durumu komik bulur.

Makale oyunun yapısal analizini yapıyor ve mizah unsuru üzerinde duruyor. Ancak toplumsal arka plan, bu arka plana dair Gogol'ün tavrı ve bunu oyuna nasıl yedirdiğini ele almadan salt oyun metni üzerinden yapısal bir analiz yapmak ve evrensel bir mizah teorisi yapmak ne kadar doğrudur?

Mizah unsurunun nasıl ortaya çıktığına dair bu makalede belirtilen teorinin genel olarak bir kapsayıcılığı olsa da seyircide yaratılan etkinin bu şekilde tek bir formülle açıklanması mümkün değil. Gogol 1836 Rusya'sının şartlarına bakıyor ve o şartlarda bazı vurgu noktaları seçerek seyircide bir haz politikası örgütlemeye çalışıyordu. "Eğer güleceksem, gerçekten gülünmesi gereken şeyler üzerine gülmeliyim" diyordu. Bilinçli tercihler ve bilinçli yönlendirmeler söz konusuydu. Örnek vermek gerekirse seyircinin Kaymakam'ın kendisini kurtarmaya çalışmasına gülmesiyle polisten dayak yiyen Başçavuşun Karısı'nın şikayetlerine gülmesinin aynı olduğu öne sürülemez.

Yapısal analiz bize oyunun genel bir modelini sunuyor. Bütün Rusya'yı temsil edecek ücra bir kasaba konu edilmiş. Aslında hiç bir şey olmayan bir karakter seçilmiş: Khlestakov. Kasaba yöneticileri ve halkı bu karakterin karşısına çıkıyor. Sahte müfettiş, karakter özelliğinden ötürü herkesin beklediği ya da korktuğu kimliğe bürünüyor. Korku arttıkça üstü örtülmeye çalışılan adaletsizlikler gün yüzüne çıkıyor. Gogol bu oyun modelini rastlantı eseri seçmiş olamaz. Rusyadaki bütün ahlaksızlıkları ve toplumsal sistemdeki adaletsizlikleri ortaya dökmek istemesi onun oyunu bu şekilde organize etmesine neden olmuş. Oyun modeli, seyircide uyandırılmak istenen etki hesaba katılarak oluşturulmuştur. Dolayısıyla oyunun nasıl kurulduğunu incelerken yazarın yaşadığı toplumsal koşulları, yazarın bu koşullara olan tavrını ve seyircide nasıl bir etki bırakmak istediğini de hesaba katmak gerekiyor.

Gogol, bir absürdçü arketipi olarak yorumlanabilir mi?

Müfettiş oyununun bir absürd tiyatro eseri olarak yorumlanmasına neden olabilecek bazı özelliklerin oyunda bulunduğunu söylemek mümkün:

  • Erdemli bir karakterin bulunmaması
  • Toplumsal çarpıklıkların oyun boyunca ifşa edilmesi
  • Oyun sonunda gerçek müfettişin geleceği haberinin alınmasıyla bir yıkım/kıyamet tablosunun ortaya çıkması
  • Gerçek müfettişin dünyevi bir unsurdan çok gerçeklik dışı bir unsur olarak sorunlara müdahil olmak üzere ortaya çıkması
  • Oyunda var olan toplumsal sorunlara herhangi bir çözüm önerilmemesi ya da ima edilmemesi

Bu özelliklerin gerçekten de bir çok absürd oyunda da görülebilecek özellikler olması Gogol'ün bir absürd tiyatrocu arketipi olarak yorumlanmasına neden olmuştur. Ancak Gogol'e dair böyle bir tespit yapmadan önce irdelenmesi gereken bazı noktalar var.

Absürd tiyatro akımı iki dünya savaşı ardından ortaya çıkmıştır. Absürd oyunlar, büyük bir yıkımın ardından bütün değerlerin anlamsızlaştığı, insanın kendi yıkımını yaşadığı bir dönemin oyunlarıdır. Ancak Gogol'ün yaşadığı dönemde böyle bir ortamdan söz etmek mümkün değildir.

Gogol, 1809'da Ukrayna'da doğdu. O yıllarda Rusya, kendi feodal geçmişinden sıyrılıyor ve kapitalizmin etkisine giriyordu. Rusya'nın profesyonel tiyatrosu sadece elli yaşındaydı ve Avrupa, yerel kültürü yeni yeni etkilemeye başlamıştı. Kısaca söylemek gerekirse tam bir geçiş dönemiydi. Geçiş dönemi gerilimler üretir. Geçmişin gelenekleriyle geleceğin ihtiyaçları arasındaki bir gerilimdir bu. Gogol, bu gerilimlerin çoğunun tam da ortasında yer alıyordu. Onun eserleri hem sağcılar hem de solcular tarafından alkışlanıyordu. Aynı zamanda hem radikalizmin hem de tutuculuğun sembolüydü. O zamanlar yeni bir hareket olan realizmi keşfetmişti ancak bu harekete uygun eserleri üretirken geleneksel karikatürleri kullanıyordu. İğneli bir sosyal hiciv kullanırken, diğer yandan da sansürden kaçıyordu.

Gogol böyle bir toplumsal arkaplan içinde yazdığı müfettiş oyununda toplumsal çarpıklıkları açık bir şekilde ortaya sererken bunu sadece yıkılmış ve kaybolmuş değerlerin ifşası uğuna yapmıyordu. Kendisinin de "Müfettiş" oyunundan sonra yazdığı yazıda belirttiği üzere toplumsal bir amacı vardı. Bürokrasideki yozlaşmayı, kolluk güçlerinin zorbalığını mizahi bir şekilde göstererek bunların tersi olan olumlu değerlere atıfta bulunuyordu. İnsanların oyundaki unsurlara gülerken aydınlık bir tavır oluşmasını amaçlıyor, gülmece unsurunun insanların kendi hatalarıyla uzlaşmacı bir yüzleşme yarattığını düşünüyordu.

Absürd oyun yazarları, oyunlarında toplumsal sorunları gösterirken, eleştirilerini herhangi bir kültürel-politik zemine oturtmazlar. Örnek olarak Eugene İonesco'nun 1950 yılında yazdığı Kel Şarkıcı oyunundan bir pasajı ele alalım:

Bay Martin ile Bayan Martin, birbirini tanımayan iki insan olarak konuşurlar. Konuştukça aynı şehrin aynı sokağında, aynı apartımanda, aynı dairede oturduklarını farkederler. Bunların hepsine çok şaşırırlar. Çok uzun süren, seyirci açısından bıktırıcı bir diyalog sonucunda karı koca olduklarını farkederek birbirlerine "yine buldum seni" diyerek sarılırlar.

Burada merkeze alınan temalar, iletişimsizlik, yalnızlaşma ve yabancılaşmadır. Yazar, seyircinin bu karanlık tablonun farkına varmasını ister. Seyircinin kendi dünyasındaki absürdlüğün ayırdına varmasını sağlamaya çalışır. Ancak yazar bu iletişimsizliği, yabancılaşmayı gösterirken yerine alternatif bir değer önermez. Kendisine seçtiği kültürel-politik zemin neredeyse bir zeminsizliktir.

Gogol "Müfettiş" oyunundan sonra yazdığı iki yazıdan ilkinde, komedinin toplumsal anlamda özgürleştirici ve dönüştürücü yönüne vurgu yapmış, ikincisindeyse oyunu bir Hristiyan alegorisi olarak okumuş ve dini bir bakış açısından yorumlamıştır. Bu iki bakış açısının ikisinde de kültürel ve politik bir zeminin olduğunu söyleyebiliriz.

...Puşkin'di bu şeye ciddi bakmamı sağlayan. Gördüm ki yazılarımda neden güldüğümü bilmeden değersizce hiçbir şey için gülüyormuşum. Eğer güleceksem, gerçekten gülünmesi gereken şeyler üzerine gülmeliyim. Müfettiş'te Rusya'daki tüm kötü şeyleri biraraya getirmeye karar verdim ve bu yerlerde uygulanan tüm adaletsizlikleri, o insani ilişkilerde insanlardan her şeyden fazla adaletin talep edildiğini bir yere yığdım ve geriye tüm bunların üstüne büyük bir kahkaha atmak kaldı. Ama, iyice bilindiği üzere, bu bir galeyan patlaması yarattı. Bana öncesinde hiç böyle bir güce sahip bir şeymiş gibi gelmeyen kahkahamla birlikte okuyucu derin bir üzüntü hissetti...

Nikolay V. Gogol

Sonuç olarak Gogol'ün oyununun absürdü önceleyen bir oyun olduğunu söylemektense absürdist etkiler barındıran bir toplumsal durum komedisi olarak betimlemek daha doğru olacaktır.

[1] Milton Ehre, Kaliforniya Üniversitesi'nde Slav Dilleri ve Edebiyatı bölümünde profesördür.

[2] Milton Ehre, Laughting through the Apocalypse: The Comic Structure of Gogol's Government Inspector, Russian Review, Vol. 39, No. 2 (Apr., 1980), pp. 137-149

[3] Makalenin Türkçe çevirisine Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları'nın web sitesinden ulaşılabilir.