Bilkent Üniversitesi 2. Türkiye Gitar Buluşması, 8. Uluslararası ODTÜ Gitar Festivali, Boğaziçi Gitar Günleri, 8. Yıldız Teknik Üniversitesi Gitar Günleri, Aksanat Gitar Günleri, ünlü yerli ve yabancı gitaristlerin orkestralarla konserleri, ustalık sınıfları ve diğer gitar konserleri… Bütün bu etkinlikler 2007 yılının ilk yarısında gerçekleşti. Çok uzak değil, yirmi sene önce aynı zaman diliminde belki de birkaç tane klasik gitar konseri düzenleniyordu.

Bu etkinliklerden öncelikle, Bilkent Üniversitesi’nde 18-21 Şubat 2007 tarihlerinde düzenlenen ‘2. Türkiye Gitar Buluşması’ndan bahsetmek istiyorum. Her sene, Amadeus gitar ikilisinden Thomas Kirchhoff’un Almanya’da düzenlediği ‘Iserlohn Gitar Sempozyumu’ nasıl dünyanın dört bir yanından gitaristleri buluşturuyorsa, Terci-Korad ikilisinden Kağan Korad’ın Bilkent Üniversitesi’nde düzenlediği gitar buluşması da Türkiye’de benzer bir işlevi yerine getirmeye başladı. Bu buluşmayı diğerlerinden ayıran ve kanımca daha değerli kılan noktalar var. Bunlardan ilk gözüme çarpanlar, buluşmaya katılan Türkiye’de gitar eğitimi veren üniversitelerdeki gitar eğitmenlerine ve öğrencilere yol ve kalış desteğinin verilmesi ve öğrencilere konser verme fırsatının sunulması.

Bunların yanında ‘2. Türkiye Gitar Buluşması’; Türkiye’de günümüzde klasik gitar eğitiminin, klasik gitar için yapılan bestelerin, klasik gitar yapımcılığının ve klasik gitar icracılarının geldiği seviye açısından çok olumlu ipuçları barındırıyordu. Türkiye’de bir üniversite bünyesinde klasik gitar bölümünün ilk defa 1977 gibi geç bir tarihte açıldığı düşünüldüğünde, bu buluşmaya 11 üniversitenin[[dipnot1]] katılması günümüzde klasik gitar eğitiminin ne kadar yaygınlaştığının göstergesidir.  Bu 30 sene zarfında Türkiye’de klasik gitar repertuvarını “batı” standartlarında icra eden gitaristler yetişmiş ve yetişmektedir. Örneğin buluşmada, 1986 doğumlu Alp Ozan Bursalıoğlu’nun Mete Çarıkçı’nın ‘Dedica for Leo Brouwer’ bestesini; ‘Triobio’nun ise Ceyhun Şaklar’ın ‘Jan Garbarek’in Skygger teması Üzerine Varyasyonlar’ bestesini çalması hem Türkiye’de genç kuşağın icracılıktaki seviyesinin geldiği noktaya güzel bir örnek oluşturdu, hem de dünya klasik gitar repertuvarına girebilecek bestelerin Türkiye’de yaygınlaşmaya başladığını hepimize gösterdi.

‘2. Türkiye Gitar Buluşması’ başka alanlarda da Türkiye’deki ve dünyadaki gitar festivallerine örnek olacak bir model oluşturdu. Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası, beş konçertodan seçilmiş bölümlere eşlik etti. Böylelikle gitaristler çalıştıkları konçertoları okullarındaki piyanistler yerine, orkestra ile çalma deneyimini genç yaşlarında elde ettiler. 1991 doğumlu Celil Refik Kaya’nın Rodrigo’nun ‘Fantasia Para un Gentilhombre’ konçertosunun 4. bölümünü icrası görülmeye değerdi.

Umarız ‘Türkiye Gitar Buluşması’ bu ilerici formatıyla her sene Türkiyeli gitaristleri, bestecileri, gitar yapımcılarını ve eğitmenleri tek bir çatı altında buluşturmaya devam edecek.

Bugün, Avrupa ve Amerika’da düzenlenen gitar festivallerine baktığımızda genelde şöyle bir format görmekteyiz: yarışma, ustalık dersleri ve gitar eğitmenlerinin konserleri. Türkiye’de düzenlenen festivaller de benzer formatlara sahip olmakla birlikte bazı noktalarda ayrışıyorlar. Örneğin yurtdışındaki örneklerden farklı ve olumlu olarak Türkiye’deki festivallerde panel ve seminerler, festival programlarında yaygın bir şekilde yer alabiliyor. ‘2 Türkiye Gitar Buluşması’nda ‘Türk Gitar Repertuvarı ve Bestecileri’ paneli ve “keşke her enstrüman çalan izleseydi” dedirten Prof. Dr. Filiz Can’ın sunduğu ‘Müzisyenlerde Kas, İskelet Sistemi Sağlığı ve Rehabilitasyonu’ semineri, 8. Uluslararası ODTÜ Gitar Festivali’ndeki ‘Türkiye’de Gitarın Geleceği’ paneli, Boğaziçi Gitar Günleri’nde Onur Türkmen ve Ozan Baysal’ın sunduğu ‘Gitar için Doğal Akort sisteminde Modal Uygulamalar’ semineri, 8. Yıldız Teknik Üniversitesi Gitar Günleri’nde ‘İspanyol Romantizmi, Flamenko ve Klasik Gitar’ paneli sayabileceğim birkaç örnek. Bu panel ve seminerler, Türkiye’de yetişen gitaristlerin sadece icracı değil aynı zamanda ‘sanatçı’ olmalarına da katkı sunuyor.

Bu anlamda Boğaziçi Üniversitesi Folklör Kulübü’nün 17-20 Nisan 2007 tarihleri arasında düzenlediği ‘Boğaziçi Gitar Günleri’, Türkiye’deki bu canlı ortama konuları birbirinden ilginç üç seminer-dinleti ile katkıda bulundu. 1. gün Anadolu halk müziklerinin, şimdiye kadar yapılan örneklerde klasik gitar repertuvarına nasıl etkileri olduğu incelenip, perdeli klasik gitardaki makamsal uygulamalar tartışılırken; 2. gün “perdeli klasik gitarda doğal akort sisteminde (just-intonation) nasıl çalabiliriz?” sorusu üzerine gidildi. 3. gün ise Cenk Erdoğan perdesiz gitar ile ilgili bir atölye çalışması yaptı ve bu atölyeye perdesiz gitarıyla gelen katılımcıların fazlalığı bu çalgının Türkiye’de ne kadar yaygınlaştığını bize gösterdi.  

Bu seneki festivallerde düzenlenen panellerde ve seminerlerde üzerinde tartışılan önemli bir konu başlığı da ‘Türkiye’de gitar için yapılan besteler’ oldu. Bu konuda olumlu-olumsuz birçok fikir olsa da, son yıllarda her izlediğim konserde bu alanda olumlu adımlar atıldığını görüyorum. Konser repertuvarlarında Türkiyeli gitarist ya da gitarist olmayan bestecilerin eserleri giderek artıyor. Gidebildiğim konserlerde dinlediğim bestelerin sahipleri olan Safa Yeprem’in, Mete Çarıkçı’nın, Naci Madanoğlu’nun, Koray Sazlı’nın, Ceyhun Şaklar’ın, Çağdaş Üstüntaş’ın, Serkan Yılmaz’ın, Onur Türkmen’in ve dinleyemediğim bestecilerin bu alandaki çalışmaları devam ettikçe tartışma ‘neden az yapılıyor?’ noktasından ‘nasıl yapılıyor?’ noktasına evrilecektir. Ayrıca bu eserlerin dünya klasik gitar repertuvarında çok az yer almasının nedenleri ise ayrı bir yazının konusu olarak tartışılmayı beklemekte.

Türkiye’de klasik gitar alanında oluşan bu canlılığı bir adım öteye götürmek için ise bizlere çok iş düşüyor: Nicelik olarak çok ama nitelik olarak yetersiz olabilen klasik gitar metotlarına yenilerini eklemek; klasik gitar nota yayımcılığını yaygınlaştırmak; klasik gitar tarihi, bestecileri, repertuvarı, yapımı ve icracıları üzerine yazılmış kitapları dilimize çevirmek ya da Türkiye’de yapılanları da kapsayarak yeniden yazmak, Anadolu halk müziklerinden klasik gitara düzenlemeler yaparken bu müziklerle yüzeysel bir ilişki yerine daha derin bir araştırmayı merkeze alarak bu çalışmaları gerçekleştirmek, Türkiye’de şimdiye kadar klasik gitar için yapılmış 300’den fazla beste ve düzenlemenin notalarını basmak ve CD’lere kaydedip arşivlemek vb.

* Bu yazı İTÜ Müzik Bilimi Kulübü’nün Porte adlı dergisinin 4. sayısında yayınlanmıştır.