Anadolu'da tıpkı Alevilik gibi Sufilik de ortodoks İslam'a muhalif öğeler içerir ve Halk İslamı na dayandırılır. Bu yanıyla da Alevilik ile Sufilik birçok yönden ortaklıklar barındırır. Bu noktadan hareketle, 2005 Haziran'ında, Anadolu'da halkların kardeşliği vurgusunun yanı sıra farklı inançların bir aradalığına da vurgu yapılması ve Sufi müziklerinin Kardeş Türküler projesinde yer edinmesi gerektiği noktasında ortaklaşılmış; "Bahar" albümünde Sünni tarikat müziklerinden yola çıkılarak "Medet" ilahisi seslendirilmişti.

2006-Haziran'ındaki Açıkhava gösterisinde de Alevi semahları ve Sünni tarikat danslarının ard arda sergilendiği bir bölüm hazırlanmasına karar verildi. Burdan hareketle Kürtçe ve Türkçe bölümlerden oluşan semah parçası Demme ile yine Kürtçe, Arapça ve Türkçe sözlü bölümleri olan Medet adlı ilahiye dans yazıldı. Hatta, projenin reji çalışmaları sırasında bu çerçevenin sadece 'islam içi' inançları değil, 'islam dışı' inançları da kapsaması fikri ortaya çıktı ve gösteride Alevi deyişi ve Sünni ilahisinin yanı sıra Sayat Nova'nın da Amen adlı Ermenice ilahiyi seslendirmesi ile, Anadolu Hıristiyanlığı, Aleviliği ve Sufiliğinin bir aradalığı, kardeşliği özellikle vurgu alan noktalardan biri oldu.

Bu yazı Medet sahnesinin çalışmalarından başlayarak son halini alıncaya kadar geçirdiği süreci ve tartışma noktalarını anlatma amacı ile kaleme alınmıştır.

Çalışma Süreci

Medet sahnesi, BGST dansçılarının eğitim ve araştırma çalışmaları kapsamında bir sahne olarak çalışıldı ve Harbiye Açıkhava projesinde son halini aldı. Çalışma sürecinde doğaçlama ve tartışmaların kolektif bir şekilde işletilmesine ve bu alana dair arka plan okuma ve araştırma çalışmalarının yürütülmesine dikkat edildi.

Okuma-araştırma çalışması olarak, Tarikatlar, Cerrahiler ve Kadiriler üstüne üç oturumluk bir aktarım programı sahne çalışmalarına başlamadan iki ay önce gerçekleştirildi. Bu aktarımlar yabancı olduğumuz bir konuda, çok temel bilgiler içermesi ve sahneleme sırasında yararlı olabilecek noktaların bulunup vurgulanması anlamında olumlu değerlendirilebilir.

Ulaşılabilen görsel malzemeler izlendi: Tunus'lu yönetmen Fadhel Jaziri'nin Sufi derneğindeki bir ritueli temel alarak çektiği "Hadhra" adlı film ve internetten bulduğumuz İran Kadirileri'nin zikirlerinden kesitler. Aynı zamanda zikir ortamını daha iyi anlamak ve görsel malzeme edinmek üzere Kadiri Tekkesinde zikir ayini ve Galata Mevlihane'sinde Şeb-i Aruz törenlerini izleme organizasyonları yapıldı. [[dipnot1]] Cerrahi Tarikatı ile ilişkiye geçilemeyince, okuduklarımızdan ve Bahar albümünün çalışmaları sırasında bir Cerrahi zikri seyretmiş olan Kardeş Türküler müzisyenleri ile yapılan görüşmelerden bilgi edinilmeye çalışıldı.

Medet sahnesinde yapmaya çalıştığımız şeyin dans alanında son yıllarda deneniyor olması nedeniyle, gösterimdeki dans gösterileri mümkün olduğunca takip edilmeye çalışıldı (AKM'de sergilenen Güldestan, Ziya Azazi'nin gösterisi, "Benimle Dans Eder misin?" adlı yarışma programında sergilenen sahne, Mercan Dede eşliğinde modern dans dönüşleri yapılan gösteri). Mevlevi dönüşünün mevlevihanelerde yapılan şekli ile, farklı müzikler eşliğinde bir kaç semazenin seyirlik bir şekilde dönmesi gibi formlarda kullanıldığını gördük. Buraya dair yaklaşımımızda, genel sahneleme anlayışımızı sürdürme kanaati hakimdi: Kültürlerle içeriden ilişki kurabilme amacıyla araştırma yapma, dışarıdan bakan oryantalist bir yorum getirmeme, ulaşılmış olan dansların sadece göze güzel görünen bölümlerini alıp tüketmeme. Semah-Medet sahnesini bir arada ele alan bir dramaturji yapma kaygısıyla, her iki dansta da aşamaların benzerlik göstermesine ve birbirini çağrıştırmasına dikkat ettik. Alevi ve Sünni ritüellerinin ritm akışında parellellikler olduğu için Semah ve Medet'te benzer akışlar oluşturmaya çalıştık.

Hazırlanmış olan aktarımların Açıkhava proje çalışmaları aşamasında müzisyenlerle de paylaşılması hedeflendi; ancak müzisyenlerin projedeki yoğunluğu nedeniyle hayata geçirilemedi. Aktarımların paylaşılamamış olması, yapılan ortak çalışmanın eksik kalan yönüdür. Bundan sonraki buluşmalarda eğitim-araştırma ve sahne çalışmalarının ortak organize edilmesinin daha yararlı olabileceğini düşünüyoruz.

Sahneleme çalışması haftada bir olmak üzere beş haftalık bir sürede yapıldı (22 Ocak-19 Şubat, 2006). Sahnede kullanılması düşünülen Mevlevi dönüşü deşifre edilerek Kasım ayından itibaren vücut calışmalarının içinde tüm kadro tarafından çalışıldı. Medet sahnesi fiziksel aksiyon çalışmaları başlığı altında sahneleme hedefi olan bir çalışma olarak ele alındı.

Çalışmalar sırasında gelinen aşamalar ve tartışılan noktalar, daha sonraki çalışmalar için bir yöntem oluşturması amacıyla not edilmeye çalışılmış, yapılan toplam beş çalışmanın üçünün notları alınabilmiştir.

Çalışmada İzlenen Yöntemler

  1. Çalışma, izlediğimiz zikirlerde "transa geçme" durumunu sahneye nasıl koyacağımız tartışması ile başladı ve ardından doğaçlama çalışması ile devam etti. Çıkan örnekler seyredildi ve aralarından uygun olanlar seçilerek bütün grup tarafından denendi.
  2. Bir sonraki çalışmaya bu sahneden devam edilmesi ve herkesin "trans halinde ibadet etmek" cümlesi üzerine bireysel ön hazırlık yapması kararlaştırıldı.
  3. Hazırlanan örnekler seyredildi ve üzerlerinde tartışıldı. Örneklere bakıldığında hareket dramaturjisi anlamında iki farklı form denendiği ve bu iki form üstünden de gidilebileceği belirtildi. Formlardan birinde Mevlevi dönüşünün ritmi ve vücut kullanımının çeşitlemelerine gidilerek transa geçme aksiyonu oluşturulmaya çalışılmıştı. Diğerinde denenen ise bir hareketi büyüterek ve güçlendirerek transa geçme aksiyonu oluşturmak idi. Bu formlardan son bölüm için ikincisinin üstüne gidilmesine karar verildi.
  4. Zikir ortamında bir hareketin yavaş yavaş başlayarak gittikçe hızlanması ve aynı hareketin hızlı tekrarı ile doruğa ulaşmasının zikrin en yüksek aşamasını gösterdiği konusunda ortaklaşıldı; çalışmak üzere seçeceğimiz hareketlerin belli bir süre tekrar edilebilir olması ve dolayısıyla bu tekrarın bir etki oluşturabileceği konuşuldu. Bunun üzerine bir süre herkes kendi örneği üzerinde çalıştı. Ardından sırayla örnekler izlendi ve yukarıdaki kriterlere uyan üç örnek üzerinden gidilebileceğine karar verildi. Bunlardan ikisi solo olarak, biri topluca icra edilebilecek hareketlerdi. Tasarlanan final aşamasında, ilk form (Mevlevi dönüşünün ritmi ve vücut kullanımının çeşitlemeleri) istenen etkiyi (zikrin en yüksek aşaması) oluşturmadığı için, giriş bölümünde kullanılmasına karar verildi.
  5. Çalışma sahnenin düzenlenmesiyle devam etti. Seçilen üç örnek üzerinde oluşturulan gruplar bir süre çalıştı ve müzisyenlerin katılımı ile bu bölüm birlikte oluşturulmaya çalışıldı. Bu çalışmanın sonucunda içinde müzisyenlerin de yer aldığı 'erbane odağı' sahneye eklendi.
  6. Daha sonraki çalışmada sahne taslak olarak baştan sona oluşturulmaya çalışıldı. Yapmış olduğumuz arka plan okumalarındaki imgelerden ve izlediğimiz zikir ortamlarından esinlenerek, sahnenin ilk bölümü "yol-Allah'a giden yol" imgesinden hareketle oluşturuldu. Önce erbane çalan grup sahnenin çaprazına doğru ilerlerken, büyük grup sahneye düz sıra halinde, bir noktaya yönelmiş olarak mevlevilerin girişine benzer bir şekilde girer ve yolun sonuna geldiğinde tek tek dönüşle açılarak büyük bir çember oluşturur, herkes kendi etrafında da dönerek çemberi ilerletir. Bir kişi dışındaki herkes yine tek tek bu dönüşü sahnenin arkasında tek sıra olacak şekilde bitirir ve selam verir. O bir kişi sahnenin sol ön köşesinde tek başına sürekli dönmeye devam eder (bu figür ile zikri yöneten unsuru kesintisiz bir dönüş ile sahnede göstermeyi hedeflemiştik; bazı çalışmalarda da kesintili bir şekilde grupla ilişkilenmesi denendi). Daha sonra sıraya geçmiş ve selam vermiş olan grup kendi etrafında dönerek yavaş yavaş sahneye dağılır; herkes kendi etrafında hızlı bir dönüşe başlar. Müzikteki değişim geldiğinde dönüş bitirilerek herkes olduğu yerde selam verir. Sonraki aşama en hızlı bölümdür; burada önceki çalışmada hazırlanan "transa geçme" örnekleri kullanılmıştır. Grup yavaş yavaş öne arkaya salınarak ortada düz bir yayda buluşur, erbaneciler yayın iki ucuna gelerek ritim verir ve grup küçük küçük baş kesmelere (başın önden sağa sola atılması) başlayarak bunu aşamalı olarak yükseltir. Ardından gruptan üç kişi grup hareketini yaparak öne çıkar ve yavaş yavaş yükselttikleri solo hareketlerine başlarlar. Sahnenin iyice yükselmesi ile bu görüntü bir süre devam eder. Dans ve müzik birlikte bitirilir.
  7. Bir sonraki hafta bu akışın detayları üzerinde bir süre teknik olarak çalışıldıktan sonra sahnenin geneliyle ilgili bazı tartışmalar yapıldı:
    • Sahnenin sol ön köşesinde sürekli dönen figürün, tarikatlarla ilgili okuduğumuz kaynaklarda söylenenlerden de esinlenerek, ayini yöneten kişi olması düşünülmüştü. Dolayısıyla bu tek dönen figürün, sahnede grubun hareketlerini başlatan ve bitiren bir etkisinin olması konuşuldu. Ancak bu figüre ve harekete farklı anlamlar da yüklenebileceği tartışıldı: "Devran döner"i ya da "ulaşılmaya çalışılan düzey-hakikat"i simgeleyen rutin bir dönüş… Tartışma sonunda ulaşılmaya çalışılan düzeyi simgelemesi konusunda uzlaşıldı. Ancak burada icra edilecek dönüşün sadece Mevlevi dönüşü olmaması, farklı dönüşlerin denenebileceği konuşuldu ve müzikten önce başlayan ve dans süresince durmayan bir dönüş denenmesi önerildi.
    • Grubun dansının da baştan sona belli bir düzen içerisinde aktığı ve dolayısıyla coşma/kendinden geçme halinin yeterince çıkıp çıkmadığı konuşuldu. Bu konuda şu önlemlerin alınmasına karar verildi: Grubun toplu tam tur dönüşlerinden sonra bir araya toplanması sırasında daha önceki çalışmada denenen ya da yeni bulunabilecek sololar çıkacak. Soloların da eklenmesiyle erbanelerin çıkışına bakılacak. Teknik olarak da sabit dönüşlerin iyi icra edilmesi gerektiği konuşuldu. Bu teknik çalışmayı yaptırmak üzere iki kişi sorumluluk aldı.
  8. Beş hafta sonunda oluşan sahnenin ön sunumu müzisyenlere yapıldı ve sahne birlikte değerlendirildi. Yapılan değerlendirmenin sonucunda belli öneriler ve tartışma noktaları şekillendi. Buna göre yavaş (ilk) bölümden hızlı (ikinci) bölüme geçişin çok ani olduğu, onun yerine geçiş için, Cerrahiler'in zikir ayinindeki gibi (daire formunda içe dışa hareket ederek ilerleme ve ortasında zikri yöneten kişinin olması) bir formun denenebileceği konuşuldu. Buradan sahnedeki üç erbanecinin çemberin ortasına ve sonrasında gruptan ayrılan üç solocunun yanına giderek ritmi yükseltmesi ve ayini yönetmesi fikri şekillendi.
  9. Proje aşamasında sahne tekrar ele alındığında yapılan tartışmalar ve öneriler göz önünde bulunduruldu ve temel olarak üç değişiklik yapıldı:
    • İlk bölümde tüm grup tarafından yapılan dönüşün, teknik nedenlerle beş kişi tarafından icra edilmesine karar verildi. Grup arkada oturup dem tutarken öndeki beş kişi hem kendi etrafında hem de daire etrafında ikinci bölüme kadar dönmeye devam eder.
    • Yavaş bölümden hızlı bölüme geçiş, önerilen şekilde düzenlendi.
    • Sol ön köşede sürekli dönen figürden, grubun dansıyla ilişkilenemediği için vazgeçildi. Bu kendi etrafında sürekli dönme eylemi ve ordan transa geçme son bölümdeki "trans" sololarından biri olarak icra edildi.

Buna göre sahne, Harbiye Açıkhava gösterisinde icra edildiği haliyle şöyledir:


Semah sahnesi biter ve grup ortada daire şeklinde kalır.


Medet ilahisi başlayınca, etekler açılarak eller omuza atılır. Erbane odağı ve diğer dansçılar sahneye girer.


Beşli grup ortada dönmeye başladığında, diğer grup da arkada düz sıra halinde dizlerinin üstünde oturur.


Beşli grup dönüşünü bitirip selam verdiğinde oturan grubu bir erbaneci önlerinden geçerek sırayla ayağa kaldırır ve herkes ayağa kalktığında erbaneciler grubu yavaş yavaş ortaya toplar.


Ortada büyük bir daire kurulur ve bir erbaneci ortada, diğerleri dairenin etrafında zikre ritim verir ve zikri yönetirler. Grup kenetlenmiş olarak ve öne arkaya baş keserek daireyi sola doğru döndürür. Ardından sahnenin yükselmeye başlaması ile, daire içine solo yapacaklar girer ve aynı anda da grup açılır; her solocunun yanına bir erbaneci gider ve onları öne çıkartır. Soloya çıkanlar yerlerine giderken arka grubun hareketini yaparlar.


Önce ortadaki solo kendi hareketine geçer daha sonra yanlardaki sololar aşamalı olarak hareketlerini yükseltir. Arka grup aşamalı olarak hareketini yükseltir ve müziğin de yükselmesi ile sahne genelinde oluşan aksiyon korunarak bir süre devam edilir ve birlikte bitirilir (black out).

Okuduğumuz kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre tarikat bir yoldur ve bu yola giren insanlar zamanla belirli aşamalar kaydederek, dünyevi anlamda kendinden vazgeçmeyi öğrenirler. Canlı veya kayıttan izlediğimiz ritüellerde ise, bir zikir akışının buna oldukça paralel geliştiğini gördük. Biz de sahneyi kurgularken, bir zikri taklit etmekten çok, yol-aşama-kendinden vazgeçme akışını ön plana çıkarmayı tercih ettik.

  • Sahnenin, Harbiye Açıkhava'da sahnelenmeden önce BGST'ye ön sunumu yapıldı.
  1. 22 Haziran 2006'da Harbiye Açıkhava gösterisinde icra edildi.

Çalışma sürecinde tartışma konusu olan noktalar

Sufiler buluşması konsepti

Sahne oluşturulurken bir yıl önce "Bahar" albümünde seslendirilmiş olan Medet parçası kullanıldı. Parçanın farklı sünni tarikatların ilahilerinden yararlanılarak hazırlanmış ve yorumlanmış olması, sahnenin dramaturjisini oluştururken etkili oldu. Aynı zamanda tercih edilen müzik yorumu da, sahneyi oluştururken belli imgeler verdi. "Medet" ilahisinin tek bir tarikatı esas almaması, 'Sufiler buluşması' konseptini destekledi ve sahneleme aşamasında farklı tarikatların zikir ayinlerinden yararlanıldı.
Kaygımız tek bir tarikatı ön plana çıkarmak değildi. Medet, semah sahnesi ile birlikte ele alındığında, sünniliği temsil eden bir sahneydi ve dolayısıyla sünnilik kapsamındaki her tarikattan alınabilecek imgeler vardı. Ulaşabildiğimiz yazılı ve görsel kaynaklar sahneleme açısından genel bir fikir veriyordu; bu nedenle sahne oluşturulurken Kadiriler, Cerrahiler ve Mevlevilerin zikir ortamlarından yararlanıldı.

Zikirde kadın-erkek bir aradalığı

İslami ibadet ortamında kadın ve erkek bir arada bulunmadığı için, çalışmaya başlarken bu noktaya dair nasıl bir yaklaşım geliştireceğimiz tartışma konusu oldu. Tarikatlar üstüne yaptığımız okuma ve araştırma çalışmalarında tarihte bir çok kadın sufi olduğunu ancak kaynaklarda ya hiç bahsedilmediğini ya da çok çok az bahsedildiğini gördük. Ulaşabildiğimiz kaynaklarda, tasavvufi dünyaya yön veren, yeni yorumlarla değişik boyutlar kazandıran kadın sufi olarak Rabia'dan (öl. Basra 185/804) söz ediliyor. Bu nedenle kadınların sufizmdeki varoluşlarını göstermek önemliydi. Nihai olarak bizim İslami bir ayin değil, sahne sanatı icra ettiğimiz göz önünde bulundurulduğunda, sahnenin kadın-erkek icra edilmesine karar verildi.

"Trans hali"nin sahnede gösterilmesi

Bu konudaki tartışma noktası "gerçek bir ritüel ortamını mı göstermeye çalışıyoruz, yoksa oradan yola çıkarak bir dans sahnesi mi oluşturmaya çalışıyoruz?" idi. Amacımızın bir ayini canlandırmak olmadığı, fakat zikir atmosferinin yaratıldığı bir sahne oluşturmak olduğu yönünde uzlaşılarak sahnenin son bölümünde amacımızın gerçek bir "trans hali"ni yansıtmaması noktasında ortaklaşıldı. Bu doğrultuda, izlediğimiz görüntülerdeki trans hallerinde oluşan aksiyon ve bedensel deviniminin dansla nasıl ifade edilebileceğine dair yürütülen tartışmada, bu etkinin iki şekilde yakalanabileceği kanaatine varıldı: 1) hareketin yavaş başlayıp gittikçe hızlanması 2) hareketin uzun süre aynı ritimde tekrar edilmesi. Yapılan denemelerde bu iki yöntemin de istenen etkiyi oluşturduğunu gördük. Özellikle final bölümündeki soloların "kendinden geçme" yorumunda, bedensel hareketin bir ruh hali oluşturulabileceği[[dipnot2]] ve gerçekten kendinden geçmiş insanlar görüntüsünün teşhirci bir yoruma kayabileceği konuşuldu.

Müzisyenler ile ilişki

Oluşturulan dans sahnesi taslağının müzisyenlere sunulması ve müzisyenlerden sahneye dair bazı önerilerin gelmesi iki grubun çalışma sürecinde kurduğu ilişki açısından olumlu değerlendirilebilir. Ayrıca sahnedeki erbane odağında müzisyenlerin de yer alması, kadrolar arası geçişkenlik açısından önemli bir adım oldu.
Proje aşamasında sahne tekrar ele alındığında, müzisyenlerin sahnenin taslak aşamasında yapmış olduğu öneriler değerlendirildi ve bu doğrultuda bazı değişikliklere gidildi. Sahnedeki atmosfere ve danslardaki yoruma göre müzisyenler ile ortak çalışma yapıldı. Medet parçasındaki bazı bölümlerin çıkartılması ve sonunun uzayarak vokallerin sert yorumlanması, gittikçe yükselmesi gibi değişiklikler yapılarak parçaya son hali verildi.

Kostüm tasarımı

Medet sahnesinin kostüm tasarımında asıl belirleyici etken, Semah ve Medet sahnelerinin birbirine bağlı olması idi. Tasarım yapılırken küçük kullanım değişiklikleri ile iki sahne arasındaki geçişin kostümle de vurgulanmasına dikkat edildi. Bu iki sahnedeki kostüm kullanımının atmosferin kurulması ve değişmesinde önemli bir rol oynadığını söyleyebiliriz. Semah-Medet sahnesinin kostüm tasarım sürecinde bazı aşamalar yaşanmıştır. Dönüş çalışmalarında eteğin kullanılması ile oluşan etkinin sahneye taşınması kodroda genel kabul gördü ve proje aşamasında dönüş yapan beşlinin (kadın erkek) aynı renk etek giymesine karar verildi. Sonrasında Semah sahnesinden Medet'e geçişte hiç ara verilmeyeceği için, Semah sahnesinin sonunda ortada kalan gruptaki herkesin etek giymesine karar verildi. Burada hedeflenen Semah sahnesinde bele sarılarak kuşak olarak kullanılan eteklerin Medet sahnesi başlarken stilize bir şekilde aynı anda açılarak inmesi ile süpriz bir geçiş yakalamak idi. Buna göre Medet sahnesine dışarıdan giren dansçıların da etek giymesine karar verildi. Sahnedeki bütün dansçıların kadın-erkek ayrımı yapılmadan aynı kostümü giymesi tercih edildi. Harbiye Açıkhava gösterisinde kullanılan kostümler şöyledir:
Semah sahnesinde krem rengi gömlek ve cepken, farklı renklerde bol pantolon, başta çizgili başlık ve belde kuşak olarak farklı renklerde etekler kullanıldı.
Medet sahnesinde de Semah sahnesindeki kostümler kullanıldı; fakat bu kez belde kuşak yerine uzun etek vardı. İki sahnede de ayakkabı yerine mes giyilmesi tercih edildi. 
Erbanecilerin kostümü için farklı reklerde gömlek ve bol pantolon veya etek, krem rengi uzun kaftan, bele çizgili kuşak ve başa siyah başlık kullanıldı.

Sanat ve Mahremiyet

Bu tartışma noktası, BGST içi gösterim sonrasında bir seyircinin sorduğu şu soruyla açılmıştır: "Medet sahnesinin finalinde yapılan sololar fenafillah mertebesine ulaşmayı temsil ediyor. Bu islamiyet içinde mahrem bir yere sahip değil mi? Mahrem olan bir şeyi sahne üstüne taşımak ne kadar doğru?"
Bu soru üzerine başlayan tartışmada ritüellerin sanatta ve sahnede yer almasının çok yeni bir şey olmadığı, ama sünni ayininin sergilenmesinin yadırganıyor olabileceği, mahremiyet tartışmasının aynı şekilde müzik veya resim üzerinden de yürütülebileceği, sanat ürünlerinde mahrem olanın (teşhirci olmadan) sergilenebileceği formların da olduğu ve bu yönde denemeler yapılabileceği gibi görüşler belirtildi. Gelen eleştirinin, yani mahrem olanın sahnelenmesinden duyulan rahatsızlığın, teşhircilik ya da stilizasyon eksikliğinden kaynaklanıp kaynaklanmadığına bakılması gerektiği konuşuldu. [[dipnot3]] Sorun tam olarak tespit edilemese de son "trans" bölümü tekrar gözden geçirildi ve bazı ufak düzenlemelere gidildi.

* Medet sahnesi oluşturulurken yararlanılan yazılı kaynakların özetlerine ulaşmak için tarikat okuma-aktarımlarına bakınız.