BGST Tiyatro biriminde bir süredir "kolektif oyunlaştırma" çalışmaları devam etmekte. Bu çalışmaya teatral bir arka plan oluşturmak için yapılan araştırmalar çerçevesinde, Ömer Faruk Kurhan'ın kaleme aldığı Minimum Tiyatro[1] kitabı birim içinde ele alındı ve 18 Mart tarihinde yapılan bir oturumla birimde tartışıldı.

Kitap üzerinden yapılan tartışmaların içeriği kabaca aşağıdaki gibidir:

  1. Minimum bir tiyatro çalışması kurgulanırken söz konusu olan standart-profesyonel yönetmen, oyuncu, ışıkçı vs. gibi keskin rol ayrımlarının ortadan kalktığı, katılımcı bir ortamın nasıl oluşturulacağı sorusudur. Bu anlamda kritik olan "ön-hazırlık" kelimesinin "ön" ekini işlevsizleştirecek bir çalışma düzeninin kurulup kurulamayacağıdır.
  2. Uygulamada yola çıkılması uygun düşen nokta anlatılardır. Şu ana kadar çalışmalarda yeterince vurgu alamayan hikaye anlatımı aslında minimum bir tiyatro pratiğinin temelini oluşturur. Anlatılan hikayelerin çatışmalı bir olay içeriğine sahip olması gerekir.
  3. Bu hikayelerde geçen olayın(ya da olayların) belli bir yol haritası çerçevesinde kurgulanması gerekir.
  4. Bahsi geçen olay örgüsü içinde yer alan eylemciler, bu eylemcilerin temel nitelikleri ve fonksiyonu belirlenmelidir. Bu şekilde bir doğaçlama yapmak için bir araya gelen oyunculardan esas olarak olayı kuran alt-olaylar şekillendirilirken ve eşzamanlı olarak eylemcilerin fonksiyonu belirlenirken yaratıcı ve hazırlıklı olmaları beklenir.
  5. Anlatıdan harekete eylemsel temsile dönüştürülen sahne parçasının dramaturjik değerlendirmesi tüm kadro tarafından çalışmadan hemen sonra katılımcı bir şekilde yapılmalıdır. Dramaturji faaliyetinde arka-plan çalışması eğitim araştırma sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır ve sahnede ele alınan konuların bilimsel yorumuna kuvvet kazandıracak aktarımlar, seminerler, okuma çalışmaları bu anlamda örgütlenmelidir.

 Bu tartışmadan hareketle, uygulamanın ilk aşaması olan hikaye anlatımının hem topluluk içinde katılımcı bir çalışma pratiği örgütleme hem de kolektif oyunlaştırmaya temel oluşturma açısından önemli olduğu üzerinde uzlaşılmıştır. Bunun pratik yansıması olarak 25 Mart tarihli çalışmaya oyuncuların "Türkiye'de yaşayan halkların ve kültürlerin kendilerini ifade etme noktasında karşılaştıkları engeller" teması çerçevesinde, içinde çatışmalı olaylar barındıran hikayeler hazırlamalarına karar verilmiştir.

25 Mart çalışmasında oyuncular yaptıkları hazırlıkları grup ile paylaşmışlar ve tema ile ilgili hikayelerini çoğunlukla anlatıcı-oyuncu tekniği ile icra etmeye çalışmışlardır. 
Bir terim olarak "anlatıcı-oyuncu" ile ne kastedildiğine bakarsak, 25 Mart çalışmasında temelde üç farklı yaklaşım söz konusuydu: 

  1. Bazı oyuncuların tercih ettiği, net bir tiplemeye bağlı kalınmadan bir gözlem ya da deneyimden yola çıkılarak yapılan anlatılardı. Bu anlatı biçimine köşebaşı sahnesi anlatıcısı da diyebiliriz. Anlatıcı yer yer anlattığı konuda geçen kişilerin tavırlarını ve ruh hallerini basit oyunculuklarla vermeye çalıştı. Dramatürji anlatan kişinin olay içinde konumlanışıyla verilmeye çalışıldı.
  2. Başka bir yönelim ise, kurgusal bir tasarım içinde bir tiplemeye bürünerek yapılan anlatılardı. Bu anlatılarda sahnede sadece anlatıcının tavırları vardı. Bunu bir tiplemeye başvurarak yapılan anlatı diye adlandırabiliriz.   
  3. Bir olay değil de bir "durumun" anlatısı yapılarak sahneleştirme önerisi getirilen anlatılardı. Bir sahne kurgusu, sinopsisi ya da sahnelenebilecek bir olay önerisi aktarılmaya çalışıldı.

Bu üç yaklaşımdan grubu harekete geçirici olanın ilk model olan "köşebaşı anlatısı" olduğunu gözlemlemek mümkün. Bu üslup kurgusal bir anlatıya da model olabilir ve bir olay başımızdan geçmese bile belli duygusal yönelimler, tavırlar bu uslupta aktarılabilir.    
Bir sahne parçası önerilirken ana hatlarıyla da olsa imgesel tasarımıyla, kişilerin tavırlarını da göstererek aktarıldığında anlatılan olay dinleyenler tarafından zihinlerde sahnelenmeye başlar. Minimum tiyatro kavramının talep ettiği anlatı biçiminin daha çok bu çerçevede olduğu söylenebilir. 
Bundan sonraki aşama olayın ve tiplemelerin sahneye taşınması ve bir dramatürji süzgecinden geçirilmesidir. Bu bağlamda, bu anlatılardan hareketle oluşturulabilecek sonraki adımları –ör.eylemsel temsiller- web sitemiz aracılığıyla sizinle paylaşılmaya devam edilecektir.

16.04.2007

[1] Kitabın henüz yayınlanmamış fakat yazardan talep edilmiş elimizdeki son hali referans alındı.