 
										“Her ciddi siyasi protesto, mevcut olmayan adalete yapılan bir çağrı ve bu adaletin istikbalde gerçekleşeceğine dair bir umuttur; ancak protestoların birincil nedeni bu umut değildir. Karşı çıkmamak son derece onur kırıcı, küçültücü, ölümden de beter olacağı için protesto eder insan.”
                                                                                                                                                                                                                             John Berger
Duman’ından Grup Yorum’una, Kardeş Türküler’inden Marsis’ine, Boğaziçi Caz Korosu’ndan, ODTÜ Klasik Türk Müziği Kulübü’ne, Nazan Öncel’inden Hüsnü Arkan’ına, Agire Jiyan’ından Timur Selçuk’una, Alpay’ına… Burada tek tek adlarını sayamayacağımız kadar çok, kimi profesyonel kimi amatör, farklı görüşlerden, farklı etnik gruplardan ama protesto etmek, adalete çağrı yapmak isteyen ve bunu müzikle yapan onlarca kişiyi aynı paydada buluşturdu Gezi Parkı.
 Kimi oturdu beste yaptı, kimi var olan ezgilere yeni sözler yazdı. Salt gitar-vokalle yapılanından senfoniğine; stüdyolarda kaydedileninden cep telefonuyla kaydedilip gönderilenine; Türkiye'li "çapulcu"sundan New York’lusuna; 4/4’lüğünden 9/8’liğine; türküsünden blues'una birçok ses, bu kez de müzikle anlattı “meselenin sadece birkaç ağaçtan ibaret olmadığını”. Yaklaşık 2 ayda 100’ü aşkın beste ve 'cover' ile hem müziğin ne kadar etkili bir iletişim aracı olduğunu hem de üretkenliğin, toplumsal mücadelenin ivme kazandığı zamanlarda nasıl arttığını bir kez daha gördük.
 
 Şarkılara şöyle bir bakınca; süreçte ortaya çıkan “orantısız zekâ" kaynaklı esprilerin, sloganların, duvar yazılarının ve tweet’lerin sözlerdeki üretkenliğe hayli katkı sunduğunu, ilk etapta bildik ezgilere yazılan sözlerin oldukça başarılı uyarlamalar olduğunu görüyoruz.
 
 Marsis, 7/8’lik “Oy Oy Azize” ezgisinin üzerine yazdığı “Oy Oy Recebum”[[dipnot1]] şarkısında; “Görmeyidu gözlerin (oy oy Receb'um), bizi niye görmedun, gün gelur hesap sorar (oy oy Receb'um) çapulcu deduklerun” ; New York’lu Çapulcular ise gerek sözleri gerekse klipleri ile dikkati çeken “Şimdi İstanbul’da Olmak Vardı”[[dipnot2]] yorumlarında; “Şimdi İstanbul’da olmak vardı anasını satayım, püfür püfür bir TOMA’nın ön tarafında” diyerek esprili bir dille anlatıyorlar süreçte yaşananları.
 
 Başbakanın eylemcilerin “üç beş çapulcu”dan ibaret olduğunu söylemesi, söz yazanlara iyi bir malzeme sunuyor, bu söz, şarkılarda sıklıkla vurgu alıyor.
 
 Boğaziçi Caz Korosu’nun geleneksel türkü “Entarisi Ala Benziyor” üzerine yazıp seslendirdiği "Çapulcu musun Vay Vay"[[dipnot3]] ve İki Çapulcu’nun “Hey On Beşli” ezgisi üzerine yazıp iki bağlama eşliğinde yorumladığı “Çapulcu Türküsü”nün[[dipnot4]] yorumları, hem müzikal olarak hem de söz uyarlaması bakımından oldukça başarılı örnekler.
 
 İki Çapulcu - "Çapulcunun Türküsü"
 Hey çapulcu çapulcu,
 Taksim yolları gazlı,
 Aynasızlar geliyor da,
 Herkesin gözü yaşlı…
 
 Faşist Tayyip hişşt benim adım çapulcu,
 Ben halkçıyım, ne sağcıyım ne solcu,
 Portakalın biberinden çok acı…
 
 Git diyoz, gidemiyon,
 İstifa edemiyon,
 Koltuğun pek kıymetli,
 Bırakıp gidemiyon
 
 Faşist Tayyip hişşt benim adım çapulcu,
 Ben halkçıyım, ne sağcıyım ne solcu,
 Portakalın biberinden çok acı…
 
 Medya hep elinizde,
 Emniyet emrinizde,
 Bakalım ne olacak,
 Bu işin sonucunda…
 
 Faşist Tayyip hişşt benim adım çapulcu,
 Ben halkçıyım, ne sağcıyım ne solcu,
 Portakalın biberinden çok acı…
 
 Boğaziçi Caz Korosu’nun seslendirdiği “Çapulcu musun Vay Vay"
 
 Çapulcu musun vay vay
 Eylemci misin vay vay
 
 Gaz maskesi ala benziyor
 Biber gazı bala benziyor
 Benim TOMA'm bana sıkıyor
 Bulunur bir çare halk ayaktadır
 Taksim yolunda barikattadır
 
 Çapulcu musun vay vay
 Eylemci misin vay vay
 
 Gaz maskesi biçim biçim
 Yürüyoruz Taksim için
 Üşenme gel hakkın için
 Bulunur bir çare halk ayaktadır
 Taksim yolunda barikattadır
 
 Çapulcu musun vay vay
 Eylemci misin vay vay
 
 Gaz maskesi çeşit çeşit
 Gezi Parkı senle yaşıt
 Bu tencere, çatal, kaşık
 Bulunur bir çare halk ayaktadır
 Taksim yolunda barikattadır
 
 Çapulcu musun vay vay
 Eylemci misin vay vay
İngilizce sözlü şarkılar
Bu süreçte seçilen şarkılar sadece Türkçe sözlü bestelerin uyarlamalarından oluşmuyor. Mesela, Erdi Uçar’ın John Lennon’un “Imagine” şarkısı üzerine İngilizce sözlerle yazdığı “Chapulling in Peace”[[dipnot5]] şarkısı; “Imagine  there is no police. It’s easy if you try. No panzer eye on us. No gas, only sky…”[[dipnot6]] ile başlayan sözleri ve naif vokal yorumu ile bu örneklerin öne çıkanlarından biri oluyor. 
 
 Çağlayan Yıldız, The Police’in 1980’lerin popüler şarkılarından olan “Every Breath You Take” şarkısını; “Every life you take, Every move you make,  Every skull you brake, Every kick you take, I’ll be watching you”[[dipnot7]] sözleri, başarılı bir klip ve sade bir yorumla dinleyicilere sunuyor.[[dipnot8]]
 
 Benzer şekilde, Rebel K ise Depeche Mod’un “Enjoy the Silence” şarkısını “Enjoy the Tear Gas”[[dipnot9]] sözleri ile bizlerle yeniden buluşturuyor.
 
 Rage Against the Machine’den bildiğimiz “Killing in The Name of” şarkısı Besidos&Friends yorumunda[[dipnot10]] aynı isimle ve küçük birkaç söz rötuşuyla bir Gezi şarkısına dönüşüyor. Bu şarkı Türkiye’yle dayanışmak için yapılan şarkılardan biri. Şarkı, grup tarafından 9/8’liğe dönüştürülmüş bir 'rock' örneği ve müzikal olarak çok iyi yorumlanıyor.
 Steady Fingers’ın “Chapulling Blues’u” ve Tuğrul Aray’ın “Chapullers Blues”’u ise diğer örneklerden oldukça farklı. Her iki şarkı da hem İngilizce sözlere sahip hem de 12 ölçülük 'blues' formunda. Steady Fingers’ın “Chapulling Blues”unu, solosundan alt yapılarına kadar bir Elvis Presley şarkısı dinler gibi dinliyorsunuz.
 
 'Cover'larda öne çıkan en iyi örneklerden biri, Pink Floyd’un The Wall’unun harika bir piyano düzenlemesi olan “We don’t Need Gas Bombs”[[dipnot11]]. Enstrümantal olarak icra edilen şarkıda piyanosunu gaz maskesi ile çalan Ayşe Deniz, The Wall’un orijinal sözlerini Gezi Parkı’na uyarlayarak alt yazı ile veriyor ve dinleyebileceğiniz en iyi The Wall cover'larından birini bizlerle paylaşıyor. 
 
 Yukarıdaki örnekler kadar başarılı bir yorumculuk ve söz uyarlaması olmasa da, son dönemin popüler şarkılarından, Daft Punk’ın “Get Lucky”si, Ozan Atak’ın “Yaşar Giderdik Beraber”[[dipnot12]] diyerek Türkçe yazdığı sözleri ile internette en çok tıklananlardan biri oluyor.                                                                     
 Popüler Türkülerden Uyarlamalar
Son dönem Türkiye’de popüler olmuş türküler de tabii ki unutulmuyor ve üzerine yazılan yeni sözler, bu türkülerin popülerliğine popülerlik katıyor.
 
 Orantısız zekâ, bu şarkıların sözlerine de uğruyor ve “Ankara’nın Bağları”, “Angara’nın gazları da çapulcu isyanları, ne zaman yandaş oldun da gösteremiyon parkları” sözleriyle, “Ankara’nın Gazları"na[[dipnot13]] dönüşüyor. Türkü ayrıca “Cimbom’undan Fener’ine, Çarşı’ya dostların var” diyerek, senelerdir birbirlerine rakip olan grupların Gezi Parkı sürecindeki dayanışmasında da değiniyor.
 
 Ali Avni Cirik, “Şeker Oğlan” türküsünün “Faşist Oğlan”[[dipnot14]] uyarlamasında; “Aman faşist oğlan, yandım güzel oğlan, çapulcuya darılmış, Fas’ta yatan oğlan” sözleriyle, eylem sürecinde “Taksim’e ne yapılıp ne yapılmayacağını üç beş çapulcuya sormayacağını” belirterek Fas’a giden başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gönderme yapıyor. 
 
 Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Neşet Ertaş’ın “Yanıyorum”u da Çimen Tümen&Serkan Sakalıkaba yorumu ile “Polis, TOMA Yolla Bize”ye dönüşüyor.
 
 Yurtdışından verilen desteklerden biri de Paris’ten geliyor: “Ayva Çiçek Açmış” türküsü, "Yandık Polis! TOMA’la Bizi”[[dipnot15]] şeklinde yeniden hayat buluyor.
Neden Gezi?
 Gezi sürecinde herkesin sorduğu önemli sorulardan biri de, Çarşı'lısından Fener'lisine, BDP’lisinden MHP’lisine, Kemalistinden başörtülüsüne, bu kadar insanın hangi paydada yan yana durduğu oluyor. Şarkı sözlerine bakarak bu sorulara büyük ölçüde cevap bulmak mümkün.
 
 Bülent Şimşek “Dokunma”  adlı şarkısında tipik bir Anadolu rock örneği ile çıkıyor karşımıza ve; “Mahalleme meydanıma, ağacıma, suyuma, toprağıma evime, tohumuma ormanıma, köyüme kentime, parkıma dokunma” diyerek hayatımızın her alanında  iktidarın yasakları ve kararları ile kuşatılmışlığımıza dem vuruyor.[[dipnot16]]
 
 Ali Şahin ise “Gezi: Faşizmin Anti Tezi”nde[[dipnot17]], evinde oturan gençlerin nasıl olup da örgütlendiğini ve bu direnişin ayrı gayrısının olmadığını şu sözlerle ifade ediyor:
 “Bilgisayarın başında apolitik bir nesilken
 Baskınla yasağınla sabrımızı taşırdın.
 Birkaç duyarlı insan parkını savunurken
 Orantısız gücünle çadırlarını yaktın
 
 Açık saçık giyinme
 Vapurda, metroda öpüşme
 İnternette fazla sürtme
 10’dan sonra içme
 
 ……
 
 Solcu sağcı genç ve yaşlı
 Müslümanı, Allahsızı
 Fener, Cimbom, yetiş Çarşı
 Tek yumruk faşizme karşı”
Roman Havaları
 Bu süreçte Roman havaları da kendine yer buluyor:
 
 Mesela, Velvele’nin “Çapulcu Mustafa’nın Türküsü”[[dipnot18]], 9/8'lik bir Roman Havası örneği! Şarkı, müzikal yorum ve sözler açısından başarılı olmasının yanı sıra “meselenin sadece Gezi olmadığını” gösteren örneklerden. “Bu isyan Sulukule’de evsiz bıraktığın yoksul Çingene’nin âhıdır” sloganının yer aldığı klibiyle; “A be Başbakan ne yaptın bize, TOMA’yı biberi çok sevdik kaçıyoz bize, kaçıyoz Gezi’ye” nakaratıyla,  bir de Çingene çapulcuların dilinden seslenerek Gezi direnişinin çokkültürlü yapısını yeniden anımsatıyor.
 
 Diğer bir Roman havası örneği, “Kudur” şarkısının ezgisi üzerine Müptela-i Gam’ın yorumuyla dinlediğimiz “Çapul”. Oldukça amatör bir kayıttan dinlesek de, şarkının sözleri gerçekten dinlemeye değer. Şarkıda medyadan başbakana, biber gazından TOMA’ya, herkes payına düşeni alıyor.[[dipnot19]]
 
 “Öpüşürüm, sevişirim,
 Sana marjinal gelir
 Kâh hüzünden kâh dertten
 Ben insanım, içerim
 
 Yandaş medya sözüm sana,
 Penguenler isyanda
 Bu ne suskunluk ama,
 Var git Allah aşkına”
“Marjinaller”
 Gezi eylemcilerini “marjinal gruplar” olarak nitelendirenlere cevaben yapılan şarkılar da çapulcu şarkılar listesinde kendine yer buluyor.
 
 Bu şarkılardan en dikkat çekeni; “Ben terörist değilim, basit bir öğrenciyim, ben marjinal değilim, basit bir ev hanımıyım” sözleri ve sıkı gitar düzenlemesi ile müzikal olarak iyi iş çıkarmış olan Sürya Onur’a ait, “Marjinal”.
 
 Diğeri ise Kent Coda’nın “Dün Akşam İstanbul'lu Oldum”[[dipnot20]] şarkısı. Şarkı İzmir'li, kendini apolitik olarak nitelendiren bir gencin Gezi’ye destek verme sürecini anlatıyor. Ayrıca, Kuzey Amerika Folk tarzında akustik gitar ve vokal kullanımı ile de diğer çapulcu şarkılarından müzikal olarak ayrılıyor.
 
 Süreçteki etnik ve sınıfsal çeşitliliğin yanı sıra dinsel çeşitliliğe de vurgu yapan, Müge Zeren’e ait Latin müziği formlarından esinlenen  “La Chapulita”[[dipnot21]] ise; “Müslüman, Hıristiyan, Yahudi el ele Taksim’deyiz” diyor.
Kürtlerin, Rumların, Ermenilerin, Arapların, Gürcülerin, Çerkezlerin… sessiz kaldığı bir üretim ve paylaşım ortamı görüyoruz. Gezi repertuarında Türkçe sözlü şarkıların ağırlıklı olması bize Gezi profili hakkında birtakım veriler sunuyor. Tabi bu noktada çokkültürlülük meselesinin çoğu kesim tarafından hala çözülememiş olması da sebep olarak gösterilebilir.  Gönül isterdi ki bu direnişte, her dilden her sesten şarkılar olsun! Özelinde de yaşanan barış sürecinin getirdiği hassas ve kırılgan ortamın da etkisiyle, Gezi direnişine ilk günden beri temkinli yaklaşan ve kitlesel olarak direnişin aktörlerinden olmayan Kürtler de sadece birkaç örnekle Gezi repertuarına katkıda bulunuyor.
 
 MKM geleneğinin önemli gruplarından Agire Jiyan, geleneksel bir ezgiye yazdığı sözlerle Gezi direnişine katkıda bulunuyor. Gezi direnişinin “bir iki ağaç meselesi” olmadığı ve “ulusalcı” bir kimlik taşımadığını, bu söylemleri sıklıkla dile getiren iktidara hatırlatıyor ve bu anlamda kimsenin Gezi direnişçilerinden korkmaması gerektiğini vurguluyor[[dipnot22]]. Amatör bir kayıtla insanlara ulaşan bu şarkı hakkında müzikal olarak çok yorum yapamasak da, direnişe “özgürlük talebi” temelinde dâhil olan Kürtlere tercüman olan bir örnek olduğunu söylemek mümkün.
 
 “Erdoğan, Erdoğan; çapulcu meydana indi
 Çapulculardan korkma, istedikleri demokrasi
 Çapulculardan korkma, özgürlüktür istedikleri”
 
 Grup Haymana “Asri Delikanlı”da[[dipnot23]]; “Ömrüm boyunca kaçtım delikanlı muhabbetinden, entel hayatı sürdüm” diyerek yine Gezi direnişinin “marjinal” grupların değil, halkın ayaklanması olduğunun anlatıldığı iyi bir 'rock' örneği olarak çıkıyor karşımıza. Şarkı, içine güzelce yedirilmiş eylem sesleri, dinlemesi keyifli gitar solosu ile pek hoş. Ayrıca, slogan ya da süreçte ön plâna çıkan söylemleri  içermeyen söz yazımı ile de şu ana kadar bahsi geçen diğer şarkılardan ayrışıyor.
 
  The Smyrians, “İnfial” adlı şarkılarında, süreçte kaybettiğimiz genç insanlara 'rock' formunda bir ağıt yakıyor.
 
 Sokak Grubu,  “Gezi Parkı”[[dipnot24]] şarkısında hem medyanın süreçteki tavrını hem de eylemcilerin terörist olarak nitelendirilmesini eleştiriyor:
 
 “Gezi Parkı’na yürüyorum ne molotof var elimde, ne bir taş
 Gezi Parkı’na gidiyorum, gaz maskemi takıyorum
 Çadırı kurmuş bizim ayyaşlar
 Yavşak medya üç maymun olmuş alkışlar”
Duran Adam Şarkıları
 Erdem Gündüz’ün “Duran Adam” eylemi ile birlikte eylem formlarında yaşanan değişim, şarkılarda da yerini buluyor. Tuğrul Aray’ın piyano yorumu ile “Standing Man”[[dipnot25]], duran adam"lara selam niteliğinde. Duran adamların aksine, “Durmayan Adam” ismiyle ortaya çıkan amatör müzisyenin şarkısı da oldukça dikkat çekici! “Kimyasal Tayyip” isimli şarkısıyla Uzakdoğu havasındaki ezgilerden oluşan altyapıları kullanarak ve oldukça basit bir vokal yorumuyla meramını anlatıyor müzisyen. Kelime seçimleri oldukça dikkat çekici olan şarkının video klibinin altında müzisyen kendisini ve şarkısını şöyle anlatıyor: (http://www.youtube.com/watch?v=D5MHu0CWDf0)
 
 “Önceden sürekli; ‘Siz ne yaparsanız yapın, biz kararımızı verdik: Topçu Kışlası yapılacak!’ diyen iktidar, polisiyle gelip çoluk çocuk demeden gaz sıkarak, şiddet uygulayarak Gezi Parkı'na girince, birden çevre âşığı kesilerek Park'a ağaç dikip çiçek ekince, bu ikiyüzlülüğe DAYANAMAYAN, eylemlerde pasif direniş ve forumlar oluşturma yöntemleri yayıldığı halde, tüm Türkiye'de süregiden polis şiddetini gördükçe DURAMAYAN bir adamın Türkiye'nin direnişle geçirdiği 1 ayıyla ilgili amatörce ama içten eseri.”
 
 Peki,  ne diyor bu şarkı?
 
 Duramayan Adam-Kimyasal Tayyip
 Bak eylemci duruyor,
 Polis çete kuruyor,
 Sopalarla vuruyor,
 Kim yasal Tayyip?
 
 Bak halk maske takıyor,
 Polis hep gaz sıkıyor,
 Sıktığı su yakıyor,
 Kimyasal Tayyip?
 
 Sandık halk uyuyordu,
 Baskı yıldırdı, yordu,
 Komada yatıyordu,
 Bitkisel oldu!
 
 Parkın talibi çoktu,
 Sandın sahibi yoktu!
 Bak ağaç çomak soktu.
 Bitki sel oldu!
 
  Gördük kim yasal Tayyip!
 Bitki sel oluverdi!
 Gördük kimyasal Tayyip!
 Bitkisel oluverdi!
 
 Basın hep yalan dolan
 Yazdıkça oldu olan.
 Sabır küpüydü dolan,
 Ki birden taştı.
 
 Hem bu sabır boş bakan
 Asık yüzünden akan
 Ve nice canlar yakan
 Kibrinden taştı!
 
  Alınmıştı onaylar,
 Çekilmişti halaylar,
 Kışkırttın hep olaylar
 Biterken Tayyip
 
 Doldukça o meydanlar,
 Arttı dökülen kanlar
 Yanmadan başka canlar,
 Bit erken Tayyip.
 
 Gördük kim yasal Tayyip!
 Bitki sel oluverdi!
 Gördük kimyasal Tayyip!
 Bitkisel oluverdi!
 
 Çapulcuyuz, marjinaliz
 Sana kalsa, oysa biz
 Sokaklarda yürüyoruz yarınlara
 Bundan korkma!
Rap’çiler
 Şarkıların geneline baktığımızda şaşırtıcı bir durum çıkıyor karşımıza: Genelde isyan ve başkaldırının anlatıldığı bir form olması itibari ile 'rap' formunda şarkı çok az. Türkiye Popüler Müziği'nde kendine yer bulmuş rap'çilerin süreçte oldukça sessiz kalması, dikkat çekici bir durum. Öte yandan, ana akım medyada görmediğimiz rap'çiler iyi işler yaparak çıkıyorlar karşımıza:
 
 Hakan Vreskala, Latin ritimleri üzerine rap formunda seslendirdiği “Dağılın Lan”[[dipnot26]] şarkısının barikat versiyonu ile hem meselenin sadece Gezi Parkı olmadığını söylüyor hem de alışık olduğumuzun dışında, eğlenceli bir rap örneği koyuyor önümüze. Şarkıyı klibinde halkla birlikte, sokaklarda söylemesi de ayrı bir sıcaklık katıyor.
 
 
 Hakan Vreskala-Dağılın Lan (Barikat Versiyonu)
 Cinnet ulan cinnet geçiriyorum
 Her yanda faşizm, her yerde zorba
 Afakan gibi birbiri ardına
 
 Savulun ulan nefes alalım
 Dostlar yetişin, yoldaşlar nerdesiniz?
 Taşlar, sopalar, darbukalar omza
 
 Ormanda kekik toplarken şehit olan
 Köylünün mayınla oynayıp ölen kızı Ceylan
 Bu nasıl kader ulan!
 
 Diaspora parası yiyor diye bok attığı
 Hrant'ın pabucundaki delik kadar utanması olamayan puştlar
 
 Nikâhına aldığı karısını kesip
 İçip içip ekmek kuyruğuna saldıran
 Saçı uzunun suratına faça atan
 
 Solcunun ulusalcısı
 Sendikanın sarısı
 Sermayenin yeşili
 Türk'ün beyazı
 Aşiretin reisinin
 
 TÜSİAD MÜSİAD Gülenci cemaat
 Sendika ağası
 İşbirlikçi öğrenci temsilcisi dallama
 
 Çankaya Silivri Kandil Pensilvanya
 Cevabı kendinde ara
 Kavga sokakta Sivas'ı unutma
 
 Rakının yenisi aç bir büyük içelim
 CHP'nin yenisi güldürmeyin lan bizi
 Ya kendiniz dağılın ya biz dağıtalım
 
 Kimin kiminle nasıl sikiştiğine
 Kafa bozan iman tekeli homofobi
 Uğraştırma atomuna ayrıl
 
 Mersin'e nükleer
 Denizin karasına HES yapmaya kalkan cani
 Adaletin de kalkınman da batsın
 
 Kendi Kürdünü kendi yargısını
 Kendi kapıkulu polisini, basınını yaratan kompleksli sultan
 
 Yandaş basın yavşak basın
 Yandaş kalem kalleş kalem
 Ak götü kara götü görmek istemeyen
 
 Bir gemim bile yok ne babam bakan
 Ne de anamın başı kapalı n’apsak
 Kriz teğet geçmedi götümüze girdi
 
 Bir kardeşim mayınlara bastı, bir diğeri Tuzla'da ayağı kaydı
 Ablam kottan silikoz kaptı
 
 Asmalı'mız vardı mescitti
 Ama senin gittiklerine hiç benzemedi
 Bırak beni halime
 Tıksırana kadar içeyim
 
 Rap formunda karşımıza çıkan diğer örnekler, Apachi’nin "Marjinal"[[dipnot27]] şarkısı, Eypio’nun “Türkiye’de demokrasi Çin malı gibi adi” sözlerinin ön plana çıktığı “Çapulcuyuz”[[dipnot28]] şarkısı ve OzBi’nin “Asi”si[[dipnot29]].
 
 OzBi’nin şarkısı “Asi”, 3 Haziran 2013 tarihinde Hatay’daki eylemler sırasında hayatını kaybeden Abdullah Cömert’e adanmış. Şarkının diğer Çapulcu şarkılarından ayrışan en önemli özelliği, sözlerin bir “asi” tarafından, orantısız güç kullanması ile oldukça eleştirilen polise hitaben söyleniyor olması:
 
 
 OzBİ-ASİ
 Heeey…
 Direnişe gidiyorum bir çanta, bir maske zulamda
 Uyandım yürüyorum, polis önümü kesiyor bir TOMA’yla
 Ben başkaldırıyorum, ifadelerim özgür suratımda
 Hürriyetimi görüyorum, tek başınayım ama çoğum bu kavgada
 
 Hiç düşünmeden vur beni, bir saniye bile bekleme
 Çünkü ben bir asiyim, ayaklanırım, hayalleri yedeklemem
 Gözünü kırpma, tetiğe asıl, ne de olsa seni haklı çıkaracaktır parayla susan basın
 Tırsma, elin titremesin, kazandığın madalyon zengin edince filtre verirsin
 Günahların af olur korkma, hurilerin yediden altıya düşmez
 İnandığın mollalar mutlaka bir kılıf bulur
 Neden burada olduğunu bil, ben hükümetin varlığını reddettim,
 Çünkü özgürlüğüme küfretti
Monarşiye göz kırptı, her lâfını dikte etti
 Birilerinden öç alırken benim hayatıma kastetti.
 Onlar insan, bense kötü oldum
 Ben özgürüm diye bağırdım, onlar anarşistliğe damga vurdu
 Eyvallah, kimsenin boyunduruğu altında değilim, özgürüm
 İstersem anarşist olurum, istersem halk olurum
 Ben kendimin kralıyım, bu yüzden vur beni lan titreme, bir saniye bile bekleme
 
 Heeey…
 Direnişe gidiyorum bir çanta bir maske zulamda
 Uyandım, yürüyorum polis önümü kesiyor bir TOMA’yla
 Ben başkaldırıyorum,  ifadelerim özgür suratımda
 Hürriyetimi görüyorum, tek başınayım ama çoğum bu kavgada
 
 Umursaman ümit etmektir
 Memur olsam, bekleyeceğim ay sonu, yaban ekmektir
 Senin patronlarının yaptığı insanları keklemektir.
 Kadere inandırıp sonra sepetlemektir lan!
 Ben inanmıyorum, beni kurşun zoruyla inandır
 Ölümle tehdit et, topluma yamandır
 Sıkıya geldi ya, tetiği kafama dayayıp işi dolandır
 Ulan! Senin taptığın, üstünde piramit olan bir dolardır.
Kolaydır para olunca bağırmak
Ben inandığım gerçekleri hiçbir hayale savunmam
 Senin için meşrudur parayla domalmak
 Sonra gay'ler günahkar olur sense kahraman
 Ben sıvazlamam depresyona girip sızlanmayı
 Bas artık tetiğe mızmızlanmayıp
 Sokaklarda öğrendim arabaya binip hızlanmayı
 Bas artık tetiğe mızmızlanmayıp
 
 
  Rap formunda karşımıza çıkan son örnek, Sanışer &Alef High’dan “Guerilla Warfare”[[dipnot30]]. Şarkı, sözleri ile Gezi direnişinin bir özeti gibi:
 
 Sanışer &Alef High-Guerilla Warfare
 Hak olan özgürlüğü hiç kimse dilenmesin
 Bu bir halk bilenmesi, ayakta kal #direngezi
Yüz binler sokaktayız polis, halk ve siren sesi
 Faşizme karşı 480 saat #direngezi
 Gün doğdu ve biz uyandık, dirilip ayaklandık
 Birbirine düşman edilenler kardeş sen san başkası
 Gerçeğin hası; tüm insanları kandıran yandaş basın
 Sorunum şeref yoksunu medya-iktidar anlaşması
 Ana akım medya kukla üç primat felsefesi
 Gökte Gezi, yerde Gezi, bak TV’de nerede Gezi?
 Birleşmiş resmen yurdun her deseni
 Faşist polis can alırken haber kanalında penguen belgeseli
 Parayla topla binleri bu tam bir cahil felaketi
 Ölen masumlar gitmedi haklarını helal edip
 Astığınız Deniz’ler okyanus olup geri geldi
 TOMA’larla karşılandı lan Ethem’in cenazesi
 Karıştı aşka kan, istendi istifan
 Kaçtın Fas’a, Tunus’a, pes et artık densiz şarlatan
 Bu bariz zarar ziyandaki sorumlu sensin
 Abdullah Cömert’in katili de sensin başbakan
 Ve en çevreci sensin ama sopalarla sokaktasın
 Faşizan fikirlerin hayatları karartması
 Taciz edilen türbanlıyı taciz eden polis
 Ve vahşet polisin her meydanı TOMA’larla boşaltması
 Polisin görevi halkı korumak, iktidarı değil
 Sen bir gazla 10 kişiyi boğdukça 100 yenimiz geliyor
 30 liraya satın aldığın yüzde 50'n alkışlarken
 Geriye kalan yüzde 50 senden nefret ediyor
 Ölüm kokan sokaklarda kanlı katliam
 Nasıl hayal eder cenneti bu zulme göz yuman
 Uyan! İsyan, direniş, özgürlük!
 Umutların mavisinde dört yanımız gaz
 Bizim bu sokaklar, gözlerimiz yaş
 Bak ayrı düşüyor iki cihan yine
 İsyan, direniş, özgürlük!
 Sokakta yaşlı, genç ve bekleme diktaya evet dememi
 Sokakta işçisi, issizi, vatana emek vereni
 Ey haddini bilmeyen, ne hakla terörist ilan ettin
 Meydanda direnen kardeşlerine yemek vereni
 Tüm onurlu doktorlar ve avukatlar gözaltında
 Eğer damla şerefin varsa sorunlarını çöz halkınla
 Korkaktık, şimdi sokağı korkaklar bastı
 Tek egemen halk olduk “All Cops Are Bastards”
 Mesele tabii ki ağaç değil, artık mesele Reyhanlı
 Mesele özgürlük, ihlâl edilen insan hakları
 Katile teşekkür eden Gökçek ve benzeri beyinlerden
 Bu milletin torunlarına iç savaş kalır
 Yapılan tüm yanlışlıkların video ile var kaydı
 Ne değişti polis aynı, dikta aynı, halk aynı
 Değişen bu biz değiştik
 Yazıklar olsun Yiğit Bulut, Melih Gökçek, Avni Mutlu, Fatih Altaylı
 Bu şiddeti derhal kır, halkla konuşmaktan aciz
 Sözde sanatçı temsil eder kalkıp
 Ben Red Hack, ben Çarşı, ben Taksim, ben Kızılay, ben Çallı
 Kısacası tüm meydanlar benim ve ben halkım
 Mehmet Ali Alabora, Demet Evgar, Levent Üzümcü ve daha nice gerçek sanatçı,
 Ultraslan, Genç Fenerliler, 07 Gençlik ve direnen tüm taraftar grupları,
 Halk TV, Ulusal Kanal ve işini hakkıyla yapan tüm diğer yayın organları
 Ve ismini sayamadığımız tüm direnişçiler; selam olsun…
 
 Sloganlardan Şarkılara
 Gezi şarkılarının önemli bir özelliği eylemler sırasında atılan sloganların şarkılara yansıması. Taksim’de, Antakya’da, Adana’da, Ankara’da, İzmir’de vb. yerlerde atılan sloganlar şarkı olup dillere düşmemiş de dillere düşüp şarkı oluvermiş gibi.
 
 Çapulcular’ın “Gaz Marşı”[[dipnot31]] adlı şarkısı, bu anlamda iyi bir slogan-şarkı. “Maskeni çıkar, copunu bırak, delikanlı kim bakalım” nakaratlı şarkı, müzikal düzenleme açısından da iyi bir 'cover' örneği. 
 
 Slogan şarkıların diğer bir iyi örneği de Gogol Bordello müziği dinliyormuş gibi bizi Balkan ezgileri ile saran ve “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganını nakarat yapan Yolda&Gezi Arkadaşları’nın “Rüzgar”ı.[[dipnot32]]
 
 Vardiya da “Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam” sloganının içinden çıkan şarkısına, sloganın coşkusunu müziğine taşıyarak başlıyor. Ancak hemen ardından gelen marşvâri vokal yorumu yüzünden, müzikal olarak yakaladıkları özgünlüğe tam olarak cevap oluşturamıyorlar[[dipnot33]].
 
 Kaybeden Tribi, süreçte öne çıkan tweet'lerden biri olan “Bu gaz bir harika”yı[[dipnot34]] kendine nakarat yaparak Gezi Parkı adlı şarkısıyla slogan şarkılara bir yenisini ekliyor.
Aynı sloganı kendine nakarat yapan diğer bir şarkı, Demir Sert’in “Bu Gaz Harika Dostum”u[[dipnot35]].
 Aynı sloganla yola çıkan bu iki şarkının modları ise oldukça farklı. İlki akustik gitar üzerine çıplak sesle okunurken, Demir Sert sıkı bir rock örneği ile çıkıyor karşımıza.
 
 Şarkıların çoğunun gençler tarafından yapıldığı düşünülünce akla ilk gelen tabii ki üniversiteler oluyor. Boğaziçi Caz Korosu’nun şarkısından yazımızın başlarında bahsetmiştik. Boğaziçililer tek örnek değil! ODTÜ Klasik Türk Müziği Topluluğu farklı bir yaklaşımla, bir Osmanlı müziği örneği ile çıkıyor karşımıza. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü, süreçte gözaltına alınan müzikolog-akademisyen Kubilay Yiğit için seslendirdikleri “Gezi Tutsaklarına Özgürlük”[[dipnot36]] şarkısıyla, süreçte gözaltına alınanlara dikkat çekiyor.
Profesyonel Müzisyenlerden Gezi’ye Destek
 Şu ana kadar bahsettiğimiz örneklerin çoğu anaakım medyada pek görmediğimiz müzisyenlerim yaptıkları şarkılar. Ancak, Gezi direnişinde amatör müzisyenler ve grupların yanı sıra, popüler kültürde kendine yer bulmuş birçok müzisyen de beste ve cover'ları ile yer alıyor.
 
 İçki yasağı, direnişte en çok dem vurulan konulardan biri. Özellikle genç eylemcilerin içki masalarına şarkılarıyla eşlik eden, daha önce de içki yasağının anlamsızlığına dair fikrini açıklayan Duman; bu sefer de Gezi vesilesiyle yaptığı  “Eyvallah”[[dipnot37]] isimli şarkısıyla yine lâfını esirgemiyor. Şarkı, dinleyicileri açısından Duman standartlarının biraz altında kalsa da, rock müziğin muhalif yanlarını oldukça törpülemiş olan ‘Türk’ Rock Müziği için bu eser önemli kırılma noktalarından biri olarak değerlendirilmeli. 
 
 Direnişin önemli destekçilerinden Grup Yorum’un bestelediği şarkı[[dipnot38]], sınıfsal ve etnik kimliği ne olursa olsun insanlık onuru kırılan tüm Gezi ahalisine sesleniyor. Ancak şarkı Grup Yorum geleneğinden farklı olarak süreçte yaşanan orantısız güce karşı orantısız bir naiflik içinde!  İçerdiği tınılarla, Latin Amerika’nın devrimci Nueva Canciὁn müzik akımını anımsatan bu şarkı, doğa sevgisiyle kuşanmış, paylaşmasını bilen onurlu insanların neler başarabileceğini anlatıyor:
 
 “Çocuk doyunca güzel, ekmek paylaşınca
 Bağ üzümlenince, ipek dokununca
 …
 Mademki insandır düşleri gerçek yapan
 Kurabiliriz o zaman dünyayı yeni baştan!”
 
 Ritim geleneği güçlü olan Kardeş Türküler, bu kez de tencere ve tavaları eline alarak Gezi için,  iki milyona yakın izlenme sayısına ulaşan “Tencere Tava Havası”nı[[dipnot39]] yapıyor. "Tencere tava" deyip geçilmemesi gerektiğinin ispatı olarak yorumlanabilir bu şarkı. Gezi meselesini kentsel dönüşüm çerçevesinde ele alıyor, hormonlu binalarla iyice grileşen ve betonlaşan şehir içinde, AVM'lere sıkışıp kalan insanların derdini anlatıyor. Şarkı, iktidarın özellikle son zamanlarda hiç de demokratik olmayan uygulamalarına, kararlarına, yasalarına bir karşı çıkış aslında. 
 
 Direnişe, 70’lerin önemli müzisyenlerinden de yorumlar geliyor. Bunlardan biri Timur Selçuk ve kızı Hazal Selçuk’un birlikte seslendirdiği, “Özgürlük ve Dayanışma Şarkısı”[[dipnot40]]. Timur Selçuk’un da temsilcisi olduğu dönemin Hafif Batı Müziği türünde olan bu lirik eser, direnişi ulusalcı bir çerçeveden ele alıyor. Şarkı süreçte yaşananlardan şiddeti, ölümleri görmezden gelerek herkesi uyanmaya çağırıyor. Süreçte yaşananları bir kenara koyan ve bu haliyle hem sözleri açısından hem de müzikal olarak biraz fazla “nostaljik” kalan şarkıda Selçuk, günümüz iktidarının öncesindeki “güzel günlere" özlem duyuyor. ‘Her yer vatan her yer direniş’ ve kızı ondan “geçmişteki güzel günleri” anlatmasını istiyor.
 
 “Uyan dostum uyan artık
 Her yer Taksim her yer direniş
 Her yer vatan her yer direniş
 …
 Uyan baba, geçmiş güzel günleri anlat bana
 Uyan kızım gelecek güzel günler doğur bana.”
Bu noktada, Selçuk’un özlemini duyduğu geçmiş güzel günler, Gezi eylemcilerinin çoğunun belleğinde güzel anılar bırakmayan, ulusalcılığın hakim olduğu döneme gönderme yapıyor. Temel derdinin yeni bir iktidar veya geçmiş günlere dönüş olmadığı, sadece özgürlükçü ve katılımcı demokratik bir ortam yaratma umuduyla sokağa çıkan direnişçilerini düşündüğümüzde, bu şarkının hemen müzikal üslubu hem de söylemi açısından Gezi ruhunun biraz uzağında kaldığını söyleyebiliriz.
 70’li yılların popüler yorumcularından olan ve çok uzun bir aradan sonra 2012’de çıkardığı albümle tekrar kendini müzik dünyasına hatırlatan Alpay da, bu kez Ethem Sarısülük anısına yazmış olduğu ağıt ile Gezi’nin genç dünyasına kendini tanıtıyor[[dipnot41]]. Balad formundaki şarkı, müzikal üslubu ve tınıları bakımından bize 70’leri hatırlatıyor. Alpay’ın klasik hüzünlü yorumu tüm şarkıyı kuşatıyor. Tamamen insani duygularla Ethem’in öldürülmesini lanetleyen ve onun için acı çeken Alpay, umut dolu bir şekilde şarkıyı bitiriyor. 
 
 “Tamam, tamam! Ben yenildim, siz yendiniz
 Ama ben kazandım, siz kaybettiniz!”
 
 Gezi kuşağının pek tanımadığı bir sanatçıya ait olsa da, tarafsız ve samimi bir dille yorumlanan ağıt gezinin gözde eserlerinden biri oluyor.
***
 Gezi direnişi işte yukarıda bahsi geçen-geçmeyen 100'ün üzerinde müzisyeni aynı inançla bir araya getirmiş durumda. Bu müzisyenler bize mücadelenin hayatın her alanında sürdüğünü ve sanatın da önemli bir mücadele aracı olduğunu yeniden hatırlattı. Yaptıkları şarkılar yaklaşık 10 albüme sığacak bir malzeme sundu. Bizim bu yazıyı yazmaya, şarkıları dinlemeye başladığımız günden bugüne geçen 3 haftada yaklaşık 25 tane daha yeni şarkı eklendi. Şarkıların büyük bir kısmının youtube linki, yazımızda mevcut. Şarkıların tamamı http://capulcular.bandcamp.com/album/apulcu-ark-lar adresinden dinlenebiliyor.
 
 Şarkıların, Gezi eylemcilerinin taleplerini duymak istemeyenlerin kulaklarının pasını silebilmesi dileğiyle…
