9 Temmuz’da, Gazze saatiyle geceyarısı saat 3:00’te, İsrail’in en son vahşeti devam ederken, Gazze’deki genç bir Filistinli gazeteci beni telefonla aradı. Arkada, patlama ve jet seslerinin arasında, ağlayan küçük çocuğunun sesini duyabiliyordum. Kısa bir süre önce, üzerinde açık bir şekilde “basın” yazan bir arabanın içerisindeki arkadaşının havaya uçurulduğunu görmüştü. Patlamanın ardından kapı komşusun çığıklarını duyabiliyordu, fakat dışarı çıkıp bakamıyordu çünkü tüm siviller gibi kendisi de hedef olabilirdi. Burası sessiz bir semt, herhangi bir askeri hedef yok –İsrail için kolay lokma olan siviller dışında. İsrail bunları ABD’nin sağladığı yüksek teknoloji ürünü silahlarla kolaylıkla vurabiliyor. Ambulansların p’inin yok edildiğini, şu ana kadar 70 kişinin öldürüldüğünü, 300 kişinin yaralandığını söyledi. Yaralıların 2/3ü çocuk ve kadın. Pek az Hamas aktivisti veya roket fırlatma sahası vurulabilmiş. Vurulanlar sadece bildiğimiz kurbanlar.
Şimdiki gibi düzenli aralıklarla imal edilen krizlerin arasında, İsrail’in “itidalli” davrandığı aralıklarda Gazze’de yaşamın nasıl bir şey olduğunu bilmek önemli. Gazze’de kapsamlı çalışmalar yürüten, aşağılık Dökme Kurşun operasyonu esnasında da Gazze’de çalışan Norveçli cesur ve ehil doktor Mads Gilbert’in UNWRA’ya sunduğu rapor bu konuda bir fikir verebilir. Vaziyet her bakımdan felaket. Sadece çocukların durumuna bakıldığında Gilbert şunları söylüyor: “Gazze’deki Filistinli çocuklar müthiş acılar çekiyorlar. Pek çoğu İsrail blokajının neden olduğu yetersiz beslenme rejiminden etkilenmiş durumda. Gazze’de iki yaş altındaki çocuklarda anemi oranı r.8. Kas kayıpları, büyüme bozukluğu ve kilo kaybı ise sırasıyla 4.3, 1.4 ve 1.5. Rapor durumun vehametinin artmakta olduğunu da söylüyor.
İsrail “iyi davranış gösterdiğinde” her hafta ikiden fazla Filistinli çocuk ölüyor. Bu son 14 yıldır böyle. Bunun altındaki neden, suç teşkil eden işgal ve Filistinlileri yalnızca hayatta kalmaya mahkum eden programlar. Filistinliler Batı Şeria’da yaşanması imkânsız kantonlar içerisine hapsedilirken İsrail istediği her şeyi alıyor. Bunların tümü birden uluslarası hukuka ve açık Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı bir şekilde gerçekleşiyor. En ufak bir erdem kırıntısının olmadığını söylemeye gerek bile yok. Bu durum, Washinton tarafından desteklendiği ve Avrupa tarafından müsamahayla karşılandığı sürece devam edecek ve bizim utancımız olacak.