"E noi che siamo donne, paura non abbiamo La base non vogliamo, la base non vogliamo."
"Biz, biz, korkusuz kadınlarız biz, Üssü istemeyiz, üssü istemeyiz"
17 Şubat'ta, pitoresk İtalyan kasabası Vicenza'daki kitlesel protesto yürüyüşünün ön saflarında şarkı söyleyerek, slogan atarak ilerleyen kadınlar, şehirlerinde bir ABD askeri üssünün inşa edilmesini durdurmak için mücadele ediyorlardı. Hareketin kamusal yüzü haline gelen ev kadını Cinzia Bottene, polisin 80.000, örgütleyicilerinse 200.000 olarak tahmin ettiği katılımcı sayısı nedeniyle kendinden geçmişti. "Vicenza tarihinde daha önce böyle bir şey görmedik. Şehrin toplam nüfusundan daha fazla sayıda insan bizimle birlikte yürüyordu. Ne ulusal ne de yerel yönetim, artık bizi görmezden gelemeyecek."
Bu hareket, aktivistlerin veya siyasi partilerin örgütlediği kampanyalardan farklı olarak, halkın içinden yükseldi. Ana örgütleyicisi İtalyan kadınlar, büyük bir kısmı da Dal Molin adında eski bir havaalanının yerinde bir ABD askeri üssünün kurulacağını öğrendiklerinde öfkelenen ev kadınları. Şimdi yeşil alan olan eski havaalanı, evlerinin tam yanında ve tarihi şehir merkezine uzaklığı iki mil bile değil.
Cinzia, "Askeri üs, trafiği, gürültüyü ve hava kirliliğini artıracak," diye yakınıyor. "Şehrimizin ne kadar güzel olduğunu görüyorsunuz, değil mi? Yeni bir üs, altyapımızı, hizmetlerimizi ve kaynaklarımızı zorlayacak. Halkımıza zarar verecek."
Vicenza halkı, 16. yüzyılın meşhur mimarı Andrea Palladio tarafından tasarlanan çok sayıda bina bulunması nedeniyle 1994 yılında UNESCO tarafından dünya mirası ilan edilen kentleriyle gurur duyuyor. Askeri üs, Palladio'nun Piazza dei Signori'deki eski kilisesine yarım milden daha yakın olacak.
Birçok kentli, yeni üssün Vicenza'yı terörist saldırıların hedefi haline getirmesinden de endişe duyuyor. Vicenza'lı Anna Faggi, "Dünyada bu kadar çok gareze yol açan Bush politikalarıyla, bu büyük üs bizim de Bush'un savaşlarına yakalanmamıza sebep olabilir." diyor.
Vicenza, halihazırda Ederle adında, yaklaşık 2.900 askeri personelin aktif görev yaptığı ABD askeri üssüne ev sahipliği yapıyor. Dal Molin havaalanındaki yeni üsle birlikte, şu anda İtalya ve Almanya arasında dağılmış bir acil müdahale birimi olan 173. Hava Tugayı birleştirilecek. (173. Hava Tugayı'nın paraşütçü askerleri, Irak savaşına ilk katılan birlikler arasındaydı.) Birleşik kuvvet, Vicenza'daki ABD askeri nüfusunu 5.000'e yaklaştıracak. 576 milyon dolara mal olacak inşaatın, bu yılın sonunda başlaması ve 2011 yılında bitirilmesi planlanıyor.
Yerel halk, üssün planlarının önceki Berlusconi hükümetiyle yerel hükümet tarafından 2003 yılında gizli bir şekilde yapıldığını, ve insanların bunu ancak 2006 yılının Mayıs ayında keşfettiğini söylüyor. O günden beri, şehrin sakinlerini eğitiyor, örgütlüyor ve Ekim 2006'da 17'ye 21 oyla üsse onay veren belediye meclisiyle mücadele ediyorlar. Belediye meclisinin toplantıları sırasında, dışarıda saatlerce kapkacak çalıyor, imza kampanyaları örgütlüyor, trafiği durduruyor, mumlarla nöbet tutuyor, yerel bürolarda oturma eylemleri yapıyorlar. 2 Aralık'ta 30.000 kişinin katıldığı kitlesel bir yürüyüş düzenlediler. Anketler sayesinde Vicenza halkının çoğunluğunun görüşünü temsil ettiklerini bildikleri için, belediye meclisinden üs için bir referandum talep ettiler, ama meclis reddetti.
Geçtiğimiz Nisan'da bir merkez-sol koalisyonuyla kıl payı seçilerek muhafazakar Silvio Berlusconi hükümetini kapı dışarı eden Başbakan Romano Prodi'nin hükümetin kararını feshetme şansı vardı, fakat yapmadı. 16 Ocak 2007'de, Prodi önceki hükümetin kararına riayet edeceğini duyurdu. Buna çok sinirlenen Vicenza'lılar, üssün kurulacağı yerin bitişiğindeki bağışlanmış araziye kalıcı bir kamp kurarak direnişlerini büyütmeye karar verdiler. "Bu kamp, hareket içinde yaptığımız en iyi şey, çünkü 24 saat boyunca varlığımızı göstermemizi sağlıyor," diyor Attilio Pavin. "Hareket, muhtelif parçaları bir araya getiren bir eritme potası gibi -gençler, ebeveynler, farklı komiteler. Kampı gerçekten genç insanlar -çocuklarımız- yürütüyor; orada nöbet tutuyor, uyuyorlar. Planlama toplantılarımıza 200 kişi geliyor. Birlikte yemek yiyor, şarkı söylüyor, birlikte eğleniyoruz. Gerçekten büyülü bir şey."
Direnişi kuvvetlendirmek adına, topluluk 17 Şubat'ta kitlesel bir gösteri örgütlemeye ve tüm İtalya'dan insanları buraya çağırmaya karar verdi. Üsten yana olanlar, muhafazakar basının ve ABD elçiliğinin de yardımıyla, yürüyüşün şiddete meyilli aşırı solcuları çekeceğini ileri süren bir korkutma kampanyasıyla halkı uzak tutmaya çalıştılar. 2001 yılında Cenova'daki küreselleşme karşıtı protestolarda polisle göstericiler arasında meydana gelen çatışmaların tekrarlanacağını söylediler. ABD elçiliği, Amerikalıları Vicenza'dan uzak durmaları için uyardı. Yürüyüşün yapılacağı gün, şehrin üzerindeki hava sahası kapatılmıştı, tarihi merkezdeki birçok dükkan da kapalıydı. Normalde Cumartesileri açık olan okullar bile kapatılmıştı. 1.500 kadar polis görevlendirilmişti ve helikopterler şehrin üzerinde dolaşıp duruyordu.
Korkutma kampanyası, bazı insanları -özellikle de çocuklarının yürüyüşe katılmasını engelleyen aileleri- uzak tutmayı başardıysa da, çoğunluk üzerinde tam tersi bir etki yaptı. Ülkenin dört bir yanından insanlar akın ettiler. Yürüyüşe katılanlar, dans ederek, şarkılar söyleyerek, sloganlar atarak, gülüp eğlenerek, bu pitoresk şehri gökkuşağı renkleriyle bezenmiş barış bayraklarıyla, "Dal Molin Üssü'ne HAYIR" diyen bayraklarla ve çeşitli komünist partilerin kırmızı bayraklarıyla donattılar. Stereo ekipmanlarla yüklü kamyonlardan müzik fışkırıyordu. ABD'deki yürüyüşlerin aksine, bol miktarda alkol vardı: Herkesin elinde bir şişe bira veya bir kadeh şarap görebilirdiniz.
Şahane, güneşli bir gündü ve 0 barış dolu bir bayram havası hakimdi. Sadece 120.000 kişinin yaşadığı bu küçük kasaba için o kadar muazzam bir kalabalık vardı ki, yürüyüş bu güruhu yatıştırmak için bir saat erken başladı. Kadınların taşıdığı ana pankartta "Gelecek Bizim Ellerimizde" yazıyor, adeta politikacıları protestocuların vazgeçmeyeceği konusunda uyarıyordu. Saatler boyunca, kadınlar 4 mil yürüdüler, şarkı söylediler, sloganlar attılar: "Vogliamo la terra, senza basi di guerra (Toprağımızı istiyoruz, üzerinde savaş üsleri olmadan) ve "Vicenza no se usa, per una base USA" (Vicenza bir ABD üssü için kullanılmayacak). Yürüyüş, eski şehrin duvarları dışına uzandı ve bir mitingle, Nobel ödüllü oyun yazarı Dario Fo'nun konuşması ve şehir parkındaki bir konserle son buldu.
Silvio Berlusconi, halkın gücüyle yapılan bu muhteşem gösteri için "İtalya için kederli bir gün"ü temsil eden "Amerikan karşıtı bir yürüyüş" ifadesini kullandı. Yürüyüşe katılan ve "Bizim Adımıza Konuşmayın-Savaş Karşıtı Amerikalılar" yazılı bir pankart taşıyan bir grup Amerikalıya Kalabalığın verdiği tepkiyi görmediği çok açık. Roma'da bulunan "Barış ve Adalet İçin Amerikalılar" grubunun organizatörü Stephanie Westbrook "Güçlükle hareket ediyorduk, çünkü herkes bizi durdurup alkışlamak ve resmimizi çekmek istiyordu," diye anlatıyor. "Daha önce böyle bir şey görmedim. İnsanlar bize sarılıp öpüyorlar, çiçekler verip şarap ikram ediyorlardı. Olağanüstü bir sevgi ve sempati gösterisiydi."
ABD'den bir temsilci olarak, kalabalığa hitap etme şansım oldu. Yürüyüşün, Amerikan halkı son seçimlerde Bush'un savaş ve saldırganlık politikalarını reddettiği için Amerikalıların yanında olduğunu söylediğimde, bir alkış tufanıyla karşılaştım. ABD'nin halihazırda 737 yabancı üssü olduğunu ve kesinlikle bir başkasına daha ihtiyacımız olmadığını söylediğimde, kalabalık gürledi ve İngilizce slogan atarak bana katıldı: "1,2,3,4, No More Bases, No More War. (1, 2, 3, 4, Daha Fazla Üsse Hayır, Daha Fazla Savaşa Hayır.)"
Gina Masi, Vicenza'lı, punk tarzı siyah kıyafetler içinde, her yerinden metaller sarkan 17 yaşında bir kız, yaşlı gözlerle arkamdan koşarak yaklaştı ve "Lütfen halkınıza Amerikan karşıtı olmadığımızı söyleyin," diye ısrar etti. "Bana bakın. Giysilerim Amerikan, sevdiğim müzik Amerikan. Botlarım bile American Eagle. Fakat Amerikalılarla kültür ve müzik üzerinden ilişki kurmak istiyoruz, askeri üsler ve savaşlarla değil."
Aslında, protestocuların çoğu, ABD'den çok kendi hükümetlerine kızgınlar. Başbakan Romano Prodi tarafından ihanete uğradıklarını hissediyorlar. Prodi'nin pozisyonu kendi hükümetini ikiye böldü. Her ikisi de hükümet koalisyonunun üyesi olan komünistler ve Yeşiller, yürüyüşü destekledi. Diğer koalisyon partilerinden bazı senatörler de kişisel destek verdi.
Yürüyüşün yapılacağı gün Prodi, ısrarla bu seferberliğin kararını etkilemeyeceğini söylediğinde, hepsi küplere bindi. Prodi, "Plan yapıldı ve karar değişmeyecek," dedi.
Kitlesel hareketliliklerin basında yer bulamadığı ve politikacılar tarafından görmezden gelindiği ABD'nin aksine, İtalyan yürüyüşünün haberi ülke çapındaki gazetelerde birinci sayfadan verildi ve şüphesiz politik sahnede de bir etkisi olacak.
Organizatör Patrizia Cammarata, gelecek için planlarından bahsederken hayli ateşliydi: "Bu yalnızca başlangıç. Üsle birlikte çalışan işletmeleri boykot edeceğiz, grev çağrısı yapacağız, inşaatına engel olacağız. Prodi, bütün İtalya'nın Vicenza'yı desteklediğini anlasa iyi eder. O ne derse desin, biz üsse ‘HAYIR' demeye devam edeceğiz."
Cinzia Bottene, yürüyüşün sonunda yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Bugün, şehrimle gurur duyuyorum. Gerçek Vicenza ruhunu gösterdik. Umarım ki Prodi halkı dinleyip fikrini değiştirecek kadar akıllıdır. Zira bu zayıflığın değil, iyi bir lider olduğunun göstergesi olacaktır. Çünkü biz, burada bulunan insanlar, vazgeçmeyeceğiz."
Yazar Hakkında
Medea Benjamin, CODEPINK'in kurucu üyelerindendir. CODEPINK: Barış ve Küresel Değişim İçin Kadınlar, üsse karşı yapılan protesto için İtalya'daydılar. Davalarını savunmak isteyen İtalyan kadınların Washington'a gelmelerine yardım etmek şeklinde veya başka yollardan bu çabaya destek olmak isterseniz, Medea'ya adresinden ulaşabilirsiniz.