Sırp Cumhuriyeti Ordusu 1955 yılında Srebrenitsa’ya saldırdığında bütün erkekleri ve yaşça büyük oğlan çocuklarını öldürürken kadınları ve küçük çocukları öldürmedi. Ordu, yaptıkları saldırıda masum kadın ve çocukları öldürmemelerinin uluslararası standartlara uygun hareket ettiklerinin bir göstergesi olduğunu öne sürdü. Bugün ise İsrail, Filistin’i bombalasını savunurken, Hamas’ı masum kadın ve çocukların ölümünden sorumlu tutuyor. Filistinlilerin davasına hiçbir sempati göstermeyen gazeteciler ise yine “masum kadınların ve çocukların” ölümlerini sivil zaiyat olarak öne çıkarmaya çalışıyor. Siyaset bilimci Cynthia Enloe, kadınlar ve çocukların “masumiyet” ile eş tutulmasına atıfta bulunmak üzere “kadınlarveçocuklar” kavramını önermişti. Bu tarz düşünme ve yazı yazma biçimi İsrail-Gazze savaşının haberleştirilmesinde sıkça tekrarlandı. Öyle ki sanki İsraillilerin yaptığı en büyük yanlış kadınlaraveçocuklara karşı “sivil zaiyat” gerçekleştirmesiydi.

Bu bağlamda masum olma fikrinin dini düşünüş tarzıyla da bağlantılı uzun bir geçmişi vardır. Dini anlamda masum olmayanlar günahkâr olanlardır. Modern savaşlardaki seküler anlamıyla ise savaşanlar masum olmayanlardır. Çocuklar bu durumda günah işleyecek kadar uzun süredir yaşamadıklarından veya tamamen olgunlaşıp kendi günahlarından sorumlu olmadıklarından masum olarak addedilir. Fakat çocukların örneğinde masumiyetin veya suçun sınırları flulaşabiliyor zira bazı çocuklar savaşçı. Aynı durum silah taşıyan ve kullanan kadınlar için de geçerli. Dahası, kadınların şiddetten korunması gerektiğine yönelik yaygın fikir de geçersizleşiyor: bazı savaşlarda kadınlara karşı kitlesel bir şiddet gerçekleştiriliyor ve kadınlar erkekleri baştan çıkarmakla ya da düşmanla işbirliği yapmakla suçlanıyorlar. Nitekim bu savaşta, muhtemelen batının Araplara ve Müslümanlara karşı sahip olduğu kalıpyargılardan ötürü, vurgu kadınların masumluğu üzerindeydi.

Toplumsal cinsiyet üzerinden yapılan bu masum-suçlu ikiliği hiçbir anlam ifade etmiyor. Erkekler doğaları gereği masum değiller mi? Birçok erkek seçimlerinden, yaşlarından veya bazı engellerinden dolayı savaşçı değiller. Birçok kadın ise geçmişte Vietnam, Çin ve Küba’da olduğu gibi, bugün birçok yerde savaşçılar. Diğer yandan savaşmayan ama savaş malzemesi üreterek, savaşçılara giysi veya yiyecek sağlayarak ya da propoganda veya casusluk yaparak  kendi taraflarının savaşını destekleyen kadınlar ve erkekler, savaşa göğüs geren ve silah kullanan erkeklerden daha mı “masum”? Amerika’dan örnek verecek olursak, İkinci Dünya Savaşı sırasında gece gündüz demeden savaş gemisi inşa eden kadınlar askere alınan erkeklerden daha mı “masumdu”?

“Masum çocuklar” düşüncesi de ayrıca sorunlu. Tabii ki çocuklar fazladan korunmaya muhtaçlar fakat bu çocukların çoğu yetişkinden daha “masum” olmasından değil;  kendilerini çoğu zaman koruyamamalarından ve savunmasız olmalarından kaynaklanır. Kanunlar tek taraflı bir şekilde yetişkin olma yaşını belirlese de genç yaştaki birçok insan düzenli veya düzensiz ordularda savaştılar. Yıllarca Amerikalı çocuklar oy kullanma yaşları gelmeden önce silahlı kuvvetlerde hizmet verebiliyordu.

İsrail’in Gazze saldırıları sırasında kullanılan “masum kadınlar ve çocuklar” etiketi asıl neden olunan Filistinli ölümlerini gizleme tehlikesi taşıyor. Erkekler açısından ise İsrail politikası bariz bir şekilde ABD tarafından belirginleştirilen modeli takip ediyor. Vietnam Savaşı sırasında ABD hükümeti ölen her bir erkek için Komünist askeri muamelesi yaptı; bugün insansız hava uçaklarıyla Pakistan’da süren savaştaysa ABD ölen her erkeğe ölü terörist olarak davranıyor. Obama yönetiminin pek karşısında durmayan New York Times gazetesi şöyle yazmıştı, “Obama sivil ölümlerinin sayısını hesaplamak için tartışmalı fakat kendisinin kısıtlanmasına engel olan bir method benimsedi. Bu methodla yetkililer savaş bölgesindeki bütün yaşı gelmiş erkekleri, istihbarat servisi ölümünden sonra açıkça masum olduğunu kanıtlamadığı takdirde, savaşçı olarak sayıyor.” Gazze’deki ölümlerin sayısı ve dağılımı hakkında devam eden ve çözülemeyen tartışmalara İsrailliler ABD mantığıyla yaklaşıyorlar: mümkün olan her an, ölen her erkeğin Hamaslı bir terörist olduğunu iddia ediyorlar. Bu da sadece kadınlarveçocukların sivil bir zaiyat olarak görüldüğünü ve erkeklerin suçlu olmaktan kurtulmak için yapabilecekleri hiçbir şey olmadığını gösteriyor. Bu anlamda, İsrail’in sadece kadınlarveçocukların ölümünden dolayı özür dilemesi yetmiyor; erkekler de bu özürü öyle ya da böyle hak ediyor.

Bu düşünce tarzı masum bir erkek olamayacağını savunur. Bu yüzden de bütün kadınları masum olarak etiketler. Fakat bu etiket kadınlarla ilişkilendiğinde aşağılayıcı bir anlam kazanır. Bu etiket kadınları siyasi katılımdan mahrum bırakırken yurtseverlik ve vatandaşlıktan da dışlar. Masumiyet aynı zamanda kelime anlamı olarak bilgisizlik ve naiflik gibi anlamlara da gelir. Yani bu etiket kadınların deneyimlerinin ve bilgilerinin gerektirdiği saygıdan mahrum kılar. Halbuki  bazı kadınların bizzat savaşıyor ve birçok kadının da kendi mücadelelerine destek vermek için çalışıyor olduğu gerçeğine rağmen bu “masum” etiketi kadınları politika dışına atıyor. “Kadınsı masumiyet” fikri çoğu zaman kadınları siyaset, cinsellik veya para konusundaki tartışmalardan dışlama bahanesi olmuştur. Sözümona kadınların masumluğunu korumak adına erkekler siyasetteki tekelci güçlerini korumaya çalışır. Eğer bu masumiyet demekse, çoğu kadın kesinlikle bu aşağılayıcı ve küçümseyici etiketi reddederdi.

Bu erkek/kadın mantığını ırksal mantıkla birleştirirsek, çok daha fena bir sonuç elde edebiliriz. Kadınlarveçocuklar teriminin kullanımı, Maya Mikdashi’nin kısa bir süre önce yazdığı gibi,  Filistinli erkekler daha geneldeyse Arap erkekleri tabiatları gereği masum değiller ve tehlikeliler gibi bir anlam taşır.[1] Bu ırkçılık, oğlan çocuklarına büyük adamlar gibi davranılmasınının ve masumluklarının göz ardı edilmesinin temel nedeni. ABD’de yaşayan Afrikalı-Amerikalı ve Latin ebeveynler çoğu zaman polislerin ergenlik yaşındaki çocuklarına nasıl davranacağı korkusuyla yaşar. Yakın zamanda yapılan bir sosyoloji çalışması, ABD’de Afrikalı-Amerikalı çocukların devamlı olarak beyaz çocuklardan yaşça daha büyük algılandıklarını böylece siyah çocukların davranışlarından daha fazla sorumlu tutulduklarını gösterdi. Filistin’de İsrail askerleri de erkek çocuklarına mütemadiyen yetişkin adam gibi davranıyor. İsrail işgaline karşı yapılan ilk intifada, İsrail askerlerine taş atan binlerce genç erkeği (ve şüphesiz bazı kız çocuklarını) kapsıyordu. Fakat bu çocuklar İsrail’in bu saldırılara karşılığı esnasında çocuk olarak tanınmadı. Başka bir deyişle ifade etmek gerekirse, kimin “çocuk” olarak addedileceği fikri ırkçı nefretle doludur.

Ayrıca, masum kadınlarveçocuklar söylemi bu savaşta daha fazla olan ölü sayısını saman altı ediyor. Örneğin orantılılık tartışmasında, dünya kamuoyu sadece sözde “masum” kadınlarveçocuklar için mi protesto etmeli? Bunun yerine savaşın yol açtığı bütün hasarlara odaklanmamız gerekmez mi? Kaldı ki kadınlarveçocuklar kendi toplulukları içindeki yetişkin erkeklerden hiçbir zaman ayrı yaşamazlar ve toplanıp barınaklara yerleştirilerek de korunamazlar. Onlar da diğer bütün toplumlarda olduğu gibi aileleriyle, birbirlerine bağlı bir hayat sürerler.

Son olarak, savaşın zaiyeti olarak masum kadınlarveçocuklardan bahsedilmesi işgalin kendisinin yarattığı tahribata olan ilgiyi dağıtıyor. Gazze’deki, düzgün yemek, hijyen, su, toprak, eğlence ve dinlenmeden mahrum olan her bir kişi ve her şeyden öte Gazze’de korku ve hapsolmuşluk hissine kapılan herkes birer savaş zaiyatıdır. Bu koro halinde kadınlarınveçocukların ölümlerinden ve acılarından bahsedenler ise kadınlara ve çocuklara hiçbir iyilik etmemekte.

Bu yazının İngilizce orijinali için bkz. http://zcomm.org/znetarticle/innocent-womenandchildren/

 

[1] Maya Mikdashi’nin yazısının Ingilizce orijinali için bkz. http://www.jadaliyya.com/pages/index/18644/can-palestinian-men-be-victims-gendering-israels-w