Türkiye'nin 2000'li yıllarda geçirdiği değişim ve dönüşüme odaklanan, Yakın Dönem Türkiye Tarihi çalışmasında tartıştığımız konulardan biri de kadın hakları alanında yaşanan gelişmelerdi. Bu tartışmalarda, AK Parti Hükumetleri döneminde ağırlıklı olarak cinsel şiddet alanında yasal mevzuatta öne çıkan değişimlere ve kadın hareketi içindeki tartışmalara odaklandık. Cinsel şiddet, kadın cinayetleri her gün yaşanırken şiddetle mücadele politikalarının AK Parti hükumetleri döneminde nasıl biçimlendiğini, hangi kırılma noktalarından geçtiğini, yasalar ve uygulamalar arasındaki çelişkileri değerlendirmeye çalıştık. Avrupa Birliği'ne uyum sürecinin de etkisiyle AK Parti iktidarının 2002-2007 arasındaki ilk dönemi yasal mevzuatta kadın haklarından yana önemli değişikliklerin yapıldığı bir dönemdi. Yasalardaki değişiklikler AK Parti'nin 2007-2011 yılları arasındaki ikinci döneminde ve 2011-2015 arasındaki üçüncü iktidar döneminde de devam etti. Türkiye bir yandan kadın haklarıyla ilgili uluslararası sözleşmelere ve iç mevzuatta yeni düzenlemelere imza atarken cinsel şiddet, kadın cinayetleri hız kesmeden devam etti. Bir yandan açılan davaların çoğunda şiddetin faillerine uygulanan haksız tahrik indirimleri diğer yandan siyasetçilerin kadın erkek eşitliğine inanmadıklarını söylemeleri, kadını aile içinde tanımlayan açıklamaları kadın haklarından yana olanların büyük tepkisini çekti. 2011 yılında Kadından ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığının adının Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak değişmesinin önemli bir kırılma noktası olduğu; devlet açısından aile korunduğu müddetçe kadın haklarını korumanın mümkün olduğu söylenebilir. Kadını aile içinde tanımlayan söylemler ve ailenin korunmasına dönük politikalarda dini kurumların işlevlenmesi AK Parti iktidarının üçüncü döneminde daha fazla öne çıkmaya başladı.
Yazının ilk bölümü AK Parti iktidarının 2002-2007 yılları arasındaki birinci dönemine odaklanıyor. Devamı için tıklayınız...