Kökten dinciler iktidarda olduğu sürece, Afgan kadınlarına yönelik baskılar ve suçlar son bulmayacaktır. Dünya, "Afgan kadınlarını özgürleştirmek" adına harekete geçti ve ülkemiz istila edildi. Fakat Afgan kadınlarının acıları ve yoksulluğu azalmadı, aksine toplumumuzun bu en perişan nüfusu üzerindeki zulüm ve vahşetin derecesi günden güne arttı. Karzai'nin yozlaşmış mafya hükümeti ve onun uluslararası gardiyanları, utanmadan Afgan Kadınlarının dayanılmaz acıları üzerine oyunlar oynadılar ve bunu insanları kandırmak için propaganda aracı olarak kullandılar. Savaş lordlarının iltimas geçtiği birkaç kadına hükümette resmi görev verdiler ve bunun ülkede "kadınların özgürleştirilmesi"nin sembolü olduğunu ilan ettiler. Fakat yüksek mercilerdeki kadınların varlığı, meclis üyesi Malalai Joya'nınki gibi insanlarımızın sıkıntı ve acılarına derinden dokunmadığı; kadın hakları ve demokrasinin kanlı düşmanlarına karşı ödünsüz bir mücadele sergilemediği ve kadınların özgürleşmesini, ülkemizin kökten dincilerin ve onların yabancı patronlarının kirli prangalarından kurtulmasının ayrılmaz bir parçası olarak görmediği müddetçe önemli değildir. Hükümet ve Batılı medya, 68 kadının meclisteki varlığını Afganistan için büyük bir başarı ve demokrasi ve kadın haklarının bir göstergesi olarak lanse etti. Fakat bu kadınların neredeyse hepsi kadın hakları ve demokrasinin korkunç birer düşmanı ve savaş lordlarının elindeki küçük kuklalar durumundalar. Bu tiksindirici gerici mecliste, Joya'nın şerefli ve boğulmuş sesi dışında, kalan 68 kişiden Khalqi, Parchami, Jehadi ya da Talibi akbabalarına karşı bir ses yükselmiyor. Safora Niazi, Noorzia Atmar, Parveen Durani, Shakeela Hashmi, Malalai Isaqzai vb. gibi Meclisin kadın üyeleri Malalai Joya'ya meclis içinde fiziksel saldırıda bulunarak Sayyaf, Rabbani, Alam Seya, Farooqi ve diğer kan emicilerin görevini devralacak kadar utanmazlar. Gerçekte Saimas, Rahimas, Gul Shahs, Sanoobers, Gul Bibis, Aminas'ın yürek parçalayıcı acısı ve gözyaşları, ülkenin her köşesindeki adaletsizlik ve hayal kırıklığının sonucu olan yüzlerce dehşet verici intihar ve kendini feda etme hikayesi, kurumların ve politik çıkarları için Afganistan'da kadın haklarını parlak bir resim olarak göstermeye çalışanların yüzünde bir utanç lekesidir. Uyuşturucu hükümdarlarının, yıkım, yozlaşma ve suç şampiyonlarının ve bir avuç güvenilmez entelektüelin iktidarda olduğu bir yerde, kimse kadınların korkunç durumlarında ani ve büyük değişiklikler beklememeli. Ülkemizdeki felaketin asıl sebebi, tiranlık ve barbarlıkla dolu karanlık bir tarihi olan Rabbani, Sayyaf, Qanoni, Muhaqiq, Dostum, Khalili, Ismail, Fahim ve benzerleri gibi vatan hainlerinin iktidarda olmasıdır. Bu adamların ellerinin altında yerel ve uluslararası koruyucuları ve ceplerinde birkaç utanmaz entelektüel vardır. Yakın zamanda bu dinci faşistler, ülkemizde yüzlerce, binlerce savunmasız insanın öldürülmesi konusunda, adaletten kaçmak ve herhangi bir mahkemeye karşı dokunulmazlığın keyfini sürmek için mecliste ve senatoda "Ulusal Uzlaşma" adında bir yasa çıkardılar. Anavatanımızın hainleri, Kabil'de bir yürüyüş düzenleyerek bir kez daha güçlerini göstermeye ve kederli halkımızı sindirip uzlaşmaya ikna etmeye çalıştılar. Aleyhlerinde dava açılmayacağını düşünecek kadar kör olduğumuzu sanıyor olmalılar. Eğer yürüyüşleri Karzai'ye güçlerini göstermek içinse, Karzai'nin uzun süredir babasının ve yüz binlerce yurttaş ana, baba ve kardeşin katiliyle gizli ittifak yaparak tarihi, rezil bir işbirliğini kabul ettiğini bilmeliler. Fahim ve işbirlikçileri, bir dahaki sefere Jehadi liderleri savaş suçu ile itham edilirse buna ciddi bir tepki verecekleri konusunda uyarıda bulundular. Eğer Karzai onların suçuna ortak olmadıysa, bu utanç verici tehditlere bir karşılık vermeli ve Fahim adındaki suçludan mareşal ünvanını geri almalıydı. Bu hareket, en azından Karzai'nin hanesinden bir utancı silmiş olur ve mantıksız hainlerin bakanları olarak yanında varolmalarını engellerdi. Bu soyguncu haydutlar, ucuz tehditleriyle insanlarımıza karşı bitmeyen suçlar için hala hevesleri ve imkanları olan vahşi kan emiciler ve savaş tüccarları olduklarını kanıtladılar – korkulu 1992-1996 yıllarını tekrarlayabilirler. Karzai'nin bu sahte dokunulmazlık yasası taslağına onay damgası vurup vurmaması çok önemli değil. Karzai'nin yasama, yürütme ve yargı organlarındaki insanların düşmanlarıyla yurtseverlik karşıtı olarak yaptığı anlaşmalar, Jehadi, Parchami, Khalqi, ve Talibi katillerinin kara kovasına kafasını soktuğunu gösterdi. Fakat şunu bilmeliler ki, bir gün halkımız tüm bu suçluların elini kolunu bağlayacak, mutlaka adalete teslim edecek ve Karzai de onların suç ortağı olarak sorgulanmak zorunda kalacak. Şehit liderlerinin kanıyla ve ulusunun acı ve ızdırabıyla yetkilendirilmiş RAWA (Afganistan Devrimci Kadınlar Birliği) katiller, kökten dinciler, onların dalkavuk entelektüelleri ve yurtdışı patronlarına karşı ödünsüz mücadelesine hiçbir şekilde uzlaşmaya veya diplomasiye başvurmadan devam edeceğine, baskı altındaki özgürlük tutkunu kadın ve erkeklerin önünde yemin ediyor. Halen susturulan çoğunluğumuz adına, bu baskıcılara karşı davamıza devam edeceğiz. Halkımıza ve dünyanın adalet yanlısı insanlarına güvenerek, dinci kardeşleri Zardad'a yaptığımız gibi onları da adalet mahkemesine götüreceğiz. Birleşik Devletler ve müttefikleri, Jehadi mafyasını iktidara getirerek halkımızı unutulmayacak bir ihanete uğrattılar. Halkımız ve tüm dünya, hiç şüphesiz onların kendi küresel ve yerel çıkarlarının peşinden gittiklerini, Afganistan'da istikrar, özgürlük ve demokrasinin işlerine yaramadığını biliyor. Afgan kadın ve erkekleri, özgürlük ve demokrasinin bize B52 bombalarının gücüyle; yabancı ülkelerce ve İran, Pakistan, ABD ve Rusya'nın casusları tarafından hibe edilecek değerler olmadığını bilmeliler. Bu değerlere ancak kendilerinin bilinçli, istikrarlı ve sürekli cesareti ve mücadeleleri sayesinde ulaşılabilir. Dünya Kadınlar Günü'nde tüm destekçilerimize ve dünyadaki arkadaşlarımıza en sıcak selamlarımızı gönderirken RAWA herkesten; adaleti, özgürlüğü ve insan haklarını savunan tüm insanlardan son 30 yılın savaş suçlularını dava etmelerini istiyor. Kahrolsun tüm kökten dinciler, din suçluları, diğer suçlular ve onların yabancı koruyucuları! Yaşasın Afgan kadın ve erkeklerinin bağımsızlık, demokrasi ve sosyal adalet mücadelesi!

Dünya Kadınlar Günü'nde Kabil'deki RAWA etkinliğinin fotoğraflarına ulaşmak için: http://www.rawa.org/events/mar9-07.htm