Konuşmamıza, kadınlar ile erkekler arasındaki matematik kabiliyeti farkının kapanması şerefine kadeh kaldırarak başlayalım. Anlaşılan o ki kızların da matematik geni varmış. Matematik fobileri de yokmuş. Hatta bu sayılarla uğraşma işinde kızlarla erkekler arasında -Larry Summers’ın tabiriyle- “özsel” bir kabiliyet farkı da yokmuş. Demek ki eşitsizlik için bir neden yok. Aslında artık eşitsizlik de yok.
On eyalette yedi milyon öğrencinin matematik başarısı üzerinde yapılan yeni bir araştırma gösteriyor ki kız öğrenciler de artık erkekler kadar başarılı. Göstericilerin, “matematik dersinin kazık olmasından” yakınan Barbie‘nin ağzına çorap tıktığı günler kaç yıl geride kaldı? Kızlarsa eşitliği yeni moda bir yolla elde ettiler: daha çok matematik dersi alarak.
Bu araştırma tam da genç matematik dehalarımızın daha zor bir bulmacayı çözmesi gereken bir zamanda sonuçlandı. Şimdilerde, toplumsal cinsiyet kaynaklı başka bir farklılık ortadan kalkıyor, bu sefer iş alanında. Maaş ve işte eşitlik elde etmek için harcanan yıllardan sonra, kadınlar nihayet bir eşitlik elde ettiler; sürpriiz: işten atılmada eşitlik!
New York’un Demokrat Kongre Üyesi Carolyn Maloney önderliğinde kongreden geçen rapor gösteriyor ki 2001’deki ekonomik daralmadan beri, kadınlar erkeklerle aynı oranda işlerini kaybediyorlar veya işten alınıyorlar. Dahası, erkeklerle aynı nedenlerle işlerinden oluyorlar: geçici olarak işten çıkarılma, küçülme, taşeron kullanımı ve ödemelerin durdurulması.
Söylemeye gerek bile yok ama bizim aradığımız eşitlik bu tarz bir eşitlik değildi. Ama illaki olumlu bir çıkarım yapılacaksa, şu söylenebilir: bu rapor, milyonlarca kadının işten çok daha farklı bir sebeple, tam zamanlı annelik yapmak için “çekildiğini” öne süren çarpık fikri nihayet çürütüyor.
“İşten çekilme devrimi” yeni yüzyılın en yapışkan öykülerinden biri. Ortaya çıkışı New York Times dergisinin 2003 tarihli bir makalesine dayanıyor. Bu makalede “Dünyayı neden kadınlar yönetmiyor? Belki de istemedikleri için” deniliyordu. Ana fikir, kadın hareketinin en iyi ve en zeki kız çocuklarının evlerini ve yuvalarını “her şeye sahip olmaya” yeğlemeleriydi.
O zamandan beri, ekonomistler bu miti söndüren sayılar yayınlıyorlar. Aslında anneliğin kadınların işi bırakmasına sebep olduğuyla ilgili hiçbir gerçek kanıt yok. Aksine, sosyologlar iş bırakanlarla görüştüklerinde, hikâyenin daha karmaşık olduğunu; iş baskısının çocuk isteği yarattığını öğrendiler. Ama bu hikayenin anlatıcıları lifestyle sayfalarında ve muhafazakâr beyin takımlarında mızırdanmaya devam etti.
Matematiksel olarak ifade etmek gerekirse; bu durum kadınları, özellikle anneleri böldü ve kız kardeşliği çembersel bir ateş mangasına çevirdi.
Bu hikâye, sadece kadının gerçek yeri konusundaki geleneksel görüşlere uygun olduğu için ayakta kalmadı. 7/24 iş dünyasında ev ile iş, patron ile çocuk arasında denge kurmaya çalışan bir sürü annenin iç mücadelesini de yansıttı. Hatta ikinci bir vardiya olarak çocuk bakımını değerli bir iş olarak gösterdi.
En zor zamanlarda, işten ayrıldığını söylemek kovulduğunu söylemekten daha kolaydı. Bu durum, seçilen dil ile ilgili tartışmayı hareketlendirdi.
Öte yandan, çıkarılan ders, tabii çıkarmak isterseniz, şudur: bu “seçim” söylemi, iş ve aile problemlerini tek bir ortak paydaya indirme işini oldukça kolaylaştırıyor: bir kadın, bir aile, bir kişisel karar. “Eğer kadınların çalışmak istemediği doğruysa” diyor bir ekonomist, “bir anda ortadan kalkan problemleri düşünün. Aile izinlerini, okul sonrasını, gündelik sıkıntıları ya da iş ve ailenin ortak zorluklarını düşünmek zorunda değiliz.
Şimdi sırada bizim istemediğimiz türden eşitlik hakkındaki kongre raporu var. “Bu on yılın ilk zamanlarında kadınların işten ayrılmaya başladıklarını gördüğümüzde bunun nedeninin annelik hareketi, çocuk yetiştirmek için evde kalmak isteyen kadınlar olduğunu düşündük” diyor kongre ekonomisti Heather Boushey. “Nedenin ekonomi olduğunu düşünmemiştik ama derine indiğimizde fark ettik ki öyleymiş.” İşte matematiğin faydası!
Ekonomik daralma olarak nitelendiremeyeceğimiz şu günlerde kadınların ve ailelerin karşılaşacakları gerçek sorunların daha bütünlüklü olarak görüyoruz. Erkekler işten çıkarıldıklarında, yerlerine taşeron alındığında veya caydırıldıklarında, “işlerini kaybettiler” diyoruz. Ama kadınlar ekonominin dışına atıldığında, kadınlar “geri çekildi” demeyi tercih ediyoruz.
Ama artık biliyoruz ki kadınlarda da matematik geni var. Ve bu sayılmıyor.