Artık dayanılacak gibi değil! Nerdeyse her gün, nerdeyse her sabah en az bir kadın cinayeti haberiyle uyanıyoruz. Ana-babalar kızlarının, evlatlar analarının neden öldürüldüğünü anlamaya çalışıyor. Neden öldürüldüğünü, nasıl korunamadığını, katillerin nasıl bu kadar fütursuz ve hunhar olabildiğini... Ne yazıktır ki bu kez de Özgecan Aslan'ın katlini konuşuyoruz. Peki nereye kadar gidecek bu?
İşte kadına yönelik şiddeti konuştuğumuz, yeniden ve yeniden tartıştığımız şu günlerde şarkı sözü yazarı Fikret Şeneş'in de ölüm haberini aldık.
Fikret Hanım'la 2006 yılında tanışmıştık. "60'lardan 70'lere 45'lik Şarkılar" (BGST Yayınları) adlı kitabımız için söyleşi yapmak istemiştik kendisiyle. İlk buluşmamızın ardından Gümüşsuyu'ndaki aile apartımanında birkaç kez daha ziyaret etmiştik kendisini ve her defasında çok güzel ağırlamıştı bizi. "Yazdığım şarkılarda vermek istediğim mesaj insanlık yönündedir; ama hep içimdeki kadından yola çıkarak yazdım. " dediği şarkı sözlerinde hep kadınları anlattı Fikret Şeneş. Özgür olmak isteyen kadınları... Hayatı dolu dolu yaşamak isteyen kadınları... Şiddete, yalana, aldatılmaya, baskıya karşı duran kadınları...
Sonsuzluğa giden yolda seni saygıyla selamlıyoruz Fikret Şeneş...
Aşağıdaki yazı, "Kadın Müzisyen Portreleri ve Şarkılarında Şiddete Karşı Duran Kadınlar" dosyasından[[dipnot1]] Fehmiye Çelik’in yazdığı bölümden alınmıştır.
KAPI AÇIK ARKANI DÖN VE ÇIK
Söz: Fikret Şeneş, Müzik: Dino Fekaris
“Sardı korkular gelecek yıllar/ Düşündüm, sensiz nasıl yaşanacaklar/ Gözlerimde canlanacak yaptığın haksızlıklar/ Her şey bambaşka olacak/ Döndün bak, geldin şimdi/ Bugünü aslında nasıl sabırla bekledimdi/ Seni yalvarırken görmek seni ağlatabilmek/ Geçmişi senden geri almak bütün ümidimdi/ Olmaz artık kapı açık/ Arkanı dön ve çık istenmiyorsun artık/ Bir zamanlar sen de bana acımadın/ Yalnız kaldım yıkılmadım ayaktayım/ Oh yaşadım yaşıyorum/ Başım yukarda meydan okuyorum hayata ve sana/ Gönlüm doluyor aşkla barıştım bak hayatla/ Başladım yaşamaya hey hey/ Şimdi gel de gör beni bambaşka biri/ Topladım dağılan kalbimin her köşesini/ Ardından ağlayan o zavallı kız nerede şimdi/ Gel gör beni/ Sevenlere vereceğim sevgimi her şeyimi/ Bugünü aslında nasıl sabırla bekledimdi/ Seni yalvarırken görmek seni ağlatabilmek/ Geçmişi senden geri almak bütün ümidimdi/ Olmaz artık kapı açık/ Arkanı dön ve çık istenmiyorsun artık/ Bir zamanlar sen de bana acımadın/ Yalnız kaldım yıkılmadım ayaktayım…”
1921 doğumlu Fikret Şeneş, anne ve babasının 45 yıl süren evliliklerindeki büyük aşkın bir meyvesi… Anne ve babası o kadar mutludurlar ki, soyadları olan Şeneş, bu mutluluktan gelir… Annesi Calibe Hanım, Tamburî Refik Bey ve hanımın öğrencisidir; sadece tambur değil, ud ve piyano da çalabilmektedir. Şahane bir sesi de vardı dediği annesinden şarkılar dinleyerek büyüyen ve de Türkiyeli popüler müziğin ilk kadın söz yazarlarından olan Fikret Şeneş, bugün 89 yaşında… Esprili, alaycı, açıksözlü...
Fikret Şeneş, Amerikan Kız Koleji’nden mezun olduktan sonra konservatuvarın şan bölümüne yazılır. Lise yıllarında başlayan edebiyat tutkusu, ileriki yıllarda da artarak devam eder. Şiire aşırı düşkündür. Milliyet gazetesinde yayımlanan bir söyleşide şöyle söyler:[[dipnot2]] “Kalemim çok kuvvetliydi. Düşünün, 12-13 yaşında yazdığım şeyler dikkati celbediyordu. Okuldan mezun olduktan sonra ilk evlenen de, ilk doğuran da ben oldum. Evlilik nedeniyle konservatuvarı da bitiremedim. Oysa sesim güzeldi, kolejdeki hocam Faruk Nafiz Çamlıbel, "Kolejin sesi" diye severdi beni. Babamın bir lafı vardı: ‘40'ından sonra saz çalınmaz, ikindiden sonra dükkan açılmaz.’ Ben ikindiden sonra girdim söz yazma işlerine.”
“60’lardan 70’lere 45’lik Şarkılar” adlı kitapta yer alan söyleşisinde[[dipnot3]] de şunları anlatır Şeneş: “Şarkı sözü yazarlığı gibi bir işle ya da müzikle uğraşmak hiç aklımda yoktu. 18 senelik bir evliliğin ardından eşimden ayrılmıştım ve bir depresyon halindeydim. Oğullarım Celal ve Ahmet yanımdaydı ve dostlarım beni yalnız bırakmıyordu. (…) Bir akşam Tanju Okan geldi ve elinde bir plak; ‘Strangers in the Night’, Frank Sinatra okuyor… ‘Abla, sen bu şarkıya Türkçe söz yazabilir misin?” dedi. (…) Sözleri yazdım: ‘İki Yabancı’. Sonra aynı şarkıya aynı isimle Fecri Ebcioğlu da söz yazdı. Derken, bizim ‘İki Yabancı’ plak olarak çıktı. (…) Bundan evvel Erol Büyükburç’la çalışıyordum ve İngilizce şarkı sözleri yazıyordum ama Türkçe yazmama imkân yoktu! ‘İki Yabancı’ nazar-ı dikkati celbetmiş, plak şirketi sahipleri söz yazarı Fikret Şeneş’i arayıp durmaya başladı…”
Piyano çalıp İngilizce şarkılar söylemeye 12 yaşında başlayan Şeneş’in, 40 yaşından sonra yazmaya başladım dediği şarkı sözlerinin sayısı 300’ü bulur ve bunlardan 85’ini “şarkılarımın en iyi vitrinidir” dediği Ajda Pekkan’a verir.17 yaşından beri tanıdığı Ajda Pekkan’ın her zaman yanında olmuştur, öyle ki bir gün Ajda’nın kızkardeşi Semiramis Pekkan kendisine, “Abla, bizi bir tek doğurmadığın kaldı!” deyiverir..
Kendisine yöneltilen “Türkiye’de beğendiğiniz başka söz yazarları var mı?” sorusunu yanıtlarken mütevazı olamayacak kadar kendine güvenirken, işaret ettiği diğer söz yazarları da kendisi gibi kadındır[[dipnot4]]: “Bu konuda tevaazu gösteremiyorum, Türkiye’ye benden başka bir tane daha söz yazarı gelmiştir ki, o da Çiğdem Talû’dur. Fakat maalesef çok erken yaşta aramızdan ayrıldı. Hele onun yazdığı bir şarkı vardır, mutsuzluğunu iki cümle ile anlatır ki, çıldırırsınız! ‘Evlerin ışıkları bir bir yanarken/ Bendeki karanlığı gel de bana sor’ Olmaz böyle bir şey! Sonra bugün Aysel Gürel var, Şehrazat var ki onlar da iyiler… Bana gelirler, ‘Hocamız, üstadımız’ diye sarılırlar…”
Yazdığı tüm şarkılar aradan uzun yıllar geçmesine rağmen hâlâ dillerde ve kuşaktan kuşağa aktarılan Fikret Şeneş için kalıcı olmanın en önemli şartı, samimiyettir. 40 yaşından sonra yazmaya başladığı şarkı sözleri, o yaşa gelene kadar biriktirdiği hislerin bir süzülmesidir adeta. “Bunları yaşayacaksın ki ayna gibi her insan kendinden bir parça bulabilsin şarkının içinde” diye konuşur, “Dinleyen kişi ya acılarını bulur, ya sevgisini, ya aşkından ya da özleminden bir şeyler... ‘Aaaa tıpkı bak bu benim için yazılmış’ diyebildiği zaman, o şarkı artık kalıcıdır ve bir şarkının kalıcı olması için, o şarkı sözünün çok samimi ve hakikaten yaşanmış olması gerekir.”[[dipnot5]]
Şeneş de, yaşadığı duyguları şarkılara döker… 18 yıllık evliliğinde yaşadığı çalkantılı dönemler, ardından gelen ayrılık süreci, sonrasında tutulduğu -ve fakat birliktelikle nihayetlendiremediği- hasret yüklü aşk kaleminin ucundan şarkı dizelerine dökülür…İki kez üst üste evlendiği Bedii Bey, çok üzmüş müdür Fikret Hanım’ı?: “Hem de nasıl. Büyük bir şok yaşadım; çünkü çok büyük bir aşk vardı. Çok fedakarlık yaptım. Yeniden bir insan yarattım ve milyoner ettim. Nerede yanıldığımı çıkarmaya çalıştım. Seneler sonra bunun cevabını bir tiyatro oyunundan aldım: Oyunda bir kadını seneler sonra kocası aldatıyordu. Piyeste doktor koca zengin oluyordu ve aşık olduğu kadın için karısına ayrılmak istediğini söylüyordu. Kadın, yakın arkadaşıyla dertleşirken sordu: ‘Nerede yanlış yaptım?’ Arkadaşının cevabı birçok kadın gibi benim de problemimi çözdü. Diyordu ki arkadaşı: ‘Kocan sana o kadar çok borçlandı ki... Bana birini göstersene alacaklısını seven? Bu yüzden sana düşman oldu.’ O nedenle fazla fedakârlık hiç kimse için iyi değildir. Dost için de aynı, sevgili için de, koca için de…” Bedii Bey ile olan ilk evliliğinden yediği ilk "tokat" her ne kadar ilerleyen yıllarda kelimelere dökülüp "Seveceğim/ Gezeceğim/ Görürsün sana neler edeceğim" sözleriyle milyonların diline dolanacak olsa da, bu ayrılığın ardından oğlu Ahmet Çapa'nın ısrarıyla kısa bir süre sonra eski eşi Bedii Bey'le tekrar evlenir. Aynı kocayla yaptığı bu ikinci evlilikten bu kez de ikinci oğlu Celal Çapa doğar. Fakat işler yine beklendiği gibi gitmez ve Şeneş’in kalemi "Bana yalan söylediler/ Kaderden bahsetmediler" diye de yazmaya başlar. Şarkıdaki "kader" ayrılığı kodlamıştır bir kere ve Bedii Bey ile yolları yine ayrılır. "Sevgi buldun mu yabancı kollarda / Mutlu oldun mu?" dizeleri, belki de bu tür bir hayat tecrübesinin Şeneş’e yazdırdığı dizelerdendir. Bedii Bey, birlikte olduğu Gönül Yazar'la evlenir; fakat Şeneş'in kalbi öylesine geniştir ki Gönül Yazar'la olan dostluğunu asla bitermez ve hatta ona bir şarkısını bile verir.
Yaşadığı boşanmanın ardından henüz 35 yaşındadır ki, “bir kavuşamama hali” olarak tanımladığı aşk duygusunu yeniden tadar; ancak aşık olduğu adam, çocuk sahibi olmayı çok arzu etmektedir. Sözlenirler ama Fikret Şeneş, Bedii Çapa'dan sahip olduğu iki oğlunun ardından bir kez daha çocuk doğurmak istemediğinden evlenemezler. Diğer yandan, yaşadığı derin üzüntü ve depresyonlar, Şeneş’in çok genç yaşta menapoza girmesine neden olmuştur. Aşık olduğu adam, bir başka kadınla evlenip çocuk sahibi olur; fakat aşkları, sanki kavuşamayınca daha da büyür... Ancak kendisinin de dediği gibi eğer kavuşsaydılar bu şarkıların çoğu olmayacaktır. Örneğin aşklarının gizliliğinden bahsederken "Bir günah gibi gizledim seni" şarkısının sözlerini yazmıştır Şeneş. Belki de ikisinin aşkını en güzel anlatan şarkı ise, yine Fikret Şeneş’in kaleminden "Kimler geldi kimler geçti/ Hiçbirisi hasretini gidermedi/ En güzeli, senin kadar sevilmedi” şarkısı olmuştur. Bu ilişki tam 50 yıl boyunca bu şekilde sürer[[dipnot6]]: “Sonraki şarkılarımın hepsi ona gitti. Tanıştığımızda bana evlenme teklifi etmişti, ama olmadı. 50 yıl geçti ve bu söz bir türlü yerine gelemedi. Aramız iyi mi, ‘Haykıracak nefesim kalmasa bile/ Ellerim uzanır olduğun yere/ Gözlerim görmese ben bulurum yine/ Kalbim durduysa inan çarpar seninle’ sözleri döküldü.. Ona çok mu kızdım, ‘Kapı açık arkanı dön ve çık, istenmiyorsun artık/ Bir zamanlar sen de bana acımadın/ Yalnız kaldım, yıkılmadım…’…”
Fikret Şeneş bugün Ayaspaşa'daki Boğaz'a nazır evinde kendisini sık sık ziyarete gelen iki oğlu ve üç torunu ile sakin ve huzurlu bir hayat sürüyor. Misafirlerine sofra kuruyor, ilerlemiş yaşına rağmen kendi elleriyle ikramlarda bulunuyor. Bizim gibi meraklı ziyaretçilerine de, aşk yüzünden çok çetin geçen ve fakat güçlü bir kadının kaleminden döküldüğü her halinden belli olan o şarkı sözlerini kendisine yazdıran hayatını anlatıyor.
UYKUSUZ HER GECE
Söz : Fikret Şeneş Müzik : Mario Geosy Capuano
“Tam ona sarılırken gördüm pencereden/ Gülünecek ne vardı gülüyordun ya öperken/ Bu gece seninle olalım canım derken/ Sildim seni o anda kalbimden/ Neydi kopan içimden yıllar zincirinden/ Öldüm sanki yaşarken kaçtım hemen o sahneden/ Kendimi buldum ben çalıştığım bu yerde/ Azalır acılar belki git gide/ Uykusuz her gece bu soğuk kahvede/ Sabahlarım bazen günlerce/ Rüyalarıma gelme diye/ Uykusuz her gece yorgun ölesiye/ Unutur muyum seni yorulsam her gece/ Masada boş bardaklar, kirlenmiş tabaklar/ Birikiyor önümde bitmesin sabaha kadar/ Yakmıyor elimi artık bu kaynar sular/ Yoruldukça kaybolur acılar”
SEVECEĞİM GEZECEĞİM
Söz: Fikret Şeneş, Müzik: Elias Rahbani
“Çoktandır anladım senin gözün dışarıda/ Eskisi gibi bağlı değilsin bana/ Gelmem bu oyuna bırakmam yanına/ Ne işler açarım başına/ Seveceğim gezeceğim/ Görürsün sana neler edeceğim/ Bir yerine bin cezayla/ Hakkından geleceğim senin/ Ne hayrın dokunur ne bir şey umulur/ Başkası sende bilmem ki ne bulur/ Elinden uçanla bir kaçan kurtulur/ Bugün seversin yarın unutur/ Seveceğim gezeceğim/ Görürsün sana neler edeceğim/ Bir yerine bin cezayla/ Hakkında geleceğim senin/ Kolla kendini sıra bana geldi/ Kadının fendi erkekleri yendi/ Bak zaman değişti sabırlar tükendi/ Yalvarmak çok eskidendi/ Seveceğim gezeceğim/ Görürsün sana neler edeceğim/ Bir yerine bin cezayla/ Hakkından geleceğim senin”
* Fikret Şeneş’in sözlerini yazdığı "Seveceğim, Gezeceğim" şarkısından…