30 Mart yerel seçimleri ve öncesinde yaşanan siyasi kriz, dünya ekonomisinde önemli gelişmelerle çakıştı. Bu açıdan bakıldığında, seçimlerden güçlenerek çıkan, ayrıca bir veya iki yıl içinde yapılacak iki önemli seçime hazırlanan AKP Hükümeti’nin aslında zamana karşı yarıştığı söylenebilir.

AKP’nin 12 yıla yayılan seçim başarısının, özellikle 2008 dünya finansal krizi sonrası oy oranlarını artırmasının elbette birçok nedeni var. Burada ekonomik indirgemecilik yapmak niyetinde değilim. Fakat ortada savaş, büyük bir doğal afet gibi dönemsel olarak belirleyici görüngüler olmadığında, ekonominin orta vadede siyasi yapıyı şekillendiren en önemli faktörlerden biri olduğu rahatça söylenebilir. Bu durum, AKP Hükümeti için de geçerli: AKP Hükümeti geçen 5 yılda emekçi ve orta sınıfların gerçek gelirlerinde kayda değer bir artış sağlayamadı. Aksine gelir eşitsizliği olduğu gibi devam etti. Fakat dünya konjonktürü Türkiye’ye bol miktarda ve ucuz “sıcak para” girmesini temin ettiği için şirketler ve hanehalklarının üretim/tüketimi, her iki kesimin de aşırı borçlanmasıyla finanse edildi. Bu finansman elbette farklı kredi türleriyle gerçekleştirildi. Böylece, birçok kamuoyu araştırmacısının da belirttiği gibi, alt ve orta sınıflar gerçekte sahip olmadıkları bir geliri tüketmenin keyfini çıkardılar ve kendilerini bir süreliğine “bir üst tabaka”nın yaşam standartlarına sahipmiş gibi hissettiler. Bu, kuşkusuz, çok önemli bir sosyolojik “değişim”di.

Şimdi, “gelişmekte olan piyasalar” (GOP) denilen ülkelerin ekonomik durgunluğa girmeye başladığı yeni bir dönem söz konusu. Sorun şu: GOP’ların ekonomileri dikkat çekici şekilde büyürken, şirketler ve hanehalklarının yatırımları/tüketimi artıyor, böylece birçok sektörde “balonlar” oluşuyordu. Türkiye’deki gayrimenkul piyasası bu açıdan iyi bir örnek oluşturuyor. “Balon”, hisse senedi, devlet tahvili, konut ya da arsa olsun, “varlık” fiyatlarını yapay şekilde, yani söz konusu artışı destekleyen gerçek ekonomik temellerden yoksun olarak artması demek. Yüksek fiyat artışı, borçlanma yoluyla yaratılan talep sayesinde meydana geliyordu. O halde, GOP’lar ne kadar süreceği tam belli olmayan bir ekonomik durgunluk dönemine girer ve uluslararası piyasalardan borç bulmak zorlaşırken, bu fiyat düzeyleri nasıl korunacak? Muhtemelen korunamayacak. O zaman, örneğin, şu anda 400 bin TL’lik daire sahibi olan bir aile, bir süre sonra aynı dairenin 250 bin TL’ye düştüğünü görecek. Sonuçta, bir servet kaybı yaşayacak, eskisi kadar tüketim yapamaz hale gelecek ve üstelik kredi borçlarını geri ödemekte zorlanabilecek. Gerçekte ait olduğu sınıfın koşullarıyla yüzleşmek durumunda kalacak. Bu da önemli sosyolojik değişimleri beraberinde getirecek.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ