23 Ekim ve 9 Kasım tarihlerinde Van’da iki büyük deprem yaşandı. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ilk depremin şiddetini 6,6 olarak duyurdu, ancak daha sonra büyüklüğü 7,2 olarak güncellendi. Deprem öyle şiddetliydi ki Erzurum, Batman, Bitlis, Şanlıurfa, Muş, Bingöl, Siirt, Iğdır ve Hakkari’de hatta Irak'ın kuzeyindeki Duhok bölgesinde bile hissedildi.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) 2011 yılı ilk 8 aylık rakamlarına göre Van’da 59 bin 630’u kadın olmak üzere, 1 milyon 35 bin 418 kişi yaşıyordu. Deprem nedeniyle 644 kişi hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlerin büyük bölümünü, depreme evde iş yaparken yakalanan kadınlar oluşturuyordu.
Afetten en çok etkilenen kesim kadınlar ve çocuklar oldu. Özellikle eşi ölmüş, eşi tutuklu, boşanmış ya da terk edilmiş kadınlar barınma, güvenlik, yardım alamamak gibi pek çok problemle karşı karşıya kaldı. Kadınların bu mağduriyeti başta İstanbul olmak üzere Ankara, Muş, Diyarbakır, Van gibi illerde yaşayan pek çok kadını harekete geçirdi. 23 Ekim’in hemen ardından Sosyalist Feminist Kolektif, İstanbul Feminist Kolektif, Van Kadın Derneği (VAKAD), Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği, Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV), Muş Kadın Derneği (MUKADDER), Van Kadın Dengbejler Derneği, Mor Çatı, Amargi gibi kadın örgütlerinin yanı sıra Türkiye’nin çeşitli illerinden bağımsız feministler bir araya gelerek Van Mor Dayanışma adında bir grup oluşturdu. İlk olarak kadına karşı şiddeti görünür hale getirmek, bu konuda gerekli kurumları ve yasal mekanizmaları oluşturmak, kadın hakları konusunda kamuoyu yaratmak amacıyla 2004 yılında kurulan VAKAD ile bağlantıya geçildi. Derdimiz Van’a gidip, kadınlarla ilgili çalışmalara destek vermekti… Ben 8 Aralık’ta yola çıktım. İstanbul, Ankara, İsveç ve Almanya’dan gelen 8 kişiyle birlikte VAKAD’ın gönüllü çadırlarında kaldım.
"Hava soğudu", "araç bozuldu", "saat geç oldu" demeden…
Derneğin telefonu sabah 8:00 gibi çalmaya başlıyor ve gün içinde neredeyse hiç susmuyor. Desteğe ihtiyacı olduğunu bildiren kadınlar VAKAD gönüllüleri tarafından tek tek aranarak isimleri, iletişim bilgileri, çocuklarının yaşları ve cinsiyetleri bir de nelere ihtiyaçları olduğu öğreniliyor. Bu bilgiler doğrultusunda dağıtım listeleri oluşturuluyor. Sonra depodaki eşyalar arasından kişilere uygun malzemeler seçilip paketleniyor. VAKAD'a ulaştırılan yardım malzemeleri gece gündüz denilmeden tasnif ediliyor. Çadır, battaniye, bez, mama ne varsa elde, "hava soğudu", "araç bozuldu", "saat geç oldu" demeden, onlarca mahalleye ulaştırılıyor
Kadınlar 50 çadır kurdu, 100’ün üzerinde branda dağıttı
Gelen yardım paketleri dağıtılırken, çadır ve brandalar kurulurken önceliğimiz özellikle yalnız, eşi vefat eden yada cezaevinde olan, fiziksel bir engeli bulunan, mağdur kadınlarla onların yakınları oldu. VAKAD aracılığıyla 23 Ekim’den bu yana Van ve çevresinden 514 kadınla bağlantı kuruldu. 9 Kasım’da gerçekleşen, 5.6 şiddetindeki ikinci depremden sonra da 650 kadına ulaşıldı. Bu kadınlardan 115’i görme engelli, 20’si diyaliz hastasıydı.
İstanbul, Ankara, Muş gibi illerden bölgeye destek için giden kadınlar Van'da 50 çadır kurdu. 100’ün üzerinde branda, 6 bin kişilik giyim malzemesi ve 236 aileye yaklaşık 20 gün yetebilecek kadar gıda paketi dağıttı. Ayrıca ihtiyaç sahibi kadınlara 60 katalitik, 200 ısıtıcı, 50 uzatma kablosu, 5 bin battaniye, 150 uyku tulumu, 200 atkı-bere-eldiven, 400 şişme yelek, 2 bin 500 parça iç çamaşırı, 2 bin 500 çift çorap, 2 bin 500 paket kadın pedi, 150 koli ıslak mendil, 200 bağ çocuk bezi, 50 koli mama, 5 koli biberon, 250 çift ayakkabı ulaştırdı. Yardımlar il merkezinde 630 noktaya ve 5 köye dağıtıldı.
Kadının adı yok!
Van’da aile reisi olarak erkekler kabul ediliyor ve dağıtımlar genellikle “talep et verelim” mantığıyla yapılıyor. Bu yüzden yardım dağıtılırken sadece babanın ya da kocanın TC numarası isteniyor. Çadır listelerinde de kadınların adı yok. Nüfus cüzdanı olmayan kadınlar hiçbir şekilde yardım alamıyor.
Genellikle muhtarlarla ve imamlarla yapılan görüşmelere göre ihtiyaç sahipleri belirleniyor. Bu görüşmeler sırasında da ya dul kadınlarla ilgili bilgi vermek kimsenin aklına gelmiyor ya da “dul var ama siz bilirsiniz” deniliyor. Bazı muhtarların destek gerekçesiyle kadınlara tacizde bulundukları bile söyleniyor. Depreme rağmen kadınlar için toplumsal baskı devam ediyor. Özellikle çadırkentlerdeki koşullar aile içi şiddeti besliyor. Bir çadırda ortalama 10 kişinin birlikte yaşaması nedeniyle şiddetin, iş yükünün, ensestin, tacizin, istismarın arttığı anlatılıyor. Kısacası kadına yönelik aile içi, toplumsal ve kurumsal şiddet afete rağmen devam ediyor.
Banyo yapamıyorlar
Van’da 35 bin çadır var. Ancak çadır, konteynır, kalıcı konut zinciri çok iyi kurulamamış. Depremin ilk günlerinde genellikle su ve soğuk geçiren çadırlar dağıtılmış. Çadırkentlerde, sokak aralarında ya da parklarda kurulu olan çadırlarda çamaşır, bulaşık yıkamak, banyo yapmak sorun oluyor. Bu yüzden kadınlar hasarlı evlere girmek zorunda kalıyor. Çadırkentlerin büyük bölümüyse altyapı sorunu halledilmeden ve kent sosyolojisi göz ardı edilerek kurulmuş. Örneğin erkek ve kadın hamamları karşı karşıya olduğu için kimse doğru düzgün bu imkandan faydalanamıyor. Özellikle kadınlar ya hamamlara gitmeye çekiniyorlar ya da eşleri tarafından engelleniyorlar. Banyolarda çıkan kavgalara müdahale ise askerler tarafından yapılıyor! Genital rahatsızlıkların, uyuz ve mantar gibi hastalıkların yaygınlaşması bekleniyor.
Devlet mi?
Deprem sonrası büyük kayıplar ve yıkımlar yaşanmasına rağmen Van “afet bölgesi” sayılmıyor. 15 Sene önce göldeki su seviyesinin yükselmesi nedeniyle afet bölgesi ilan edilen Van’da ayakta kalan binaların yüzde 90’ının ya yıkılması ya da güçlendirilmesi gerekiyor. Yolda seyir halindeyken mutlaka eşya yüklenen birkaç araca denk geliyorsunuz ya da “Seni terk etmeyeceğiz Van” yazan pankartlara…
Kentte yardım çalışmaları belediye, valilik ve STK’lar olmak üzere üç ayrı koldan yürütülüyor. Bu durum hem desteklerin koordineli dağıtılmasını engelliyor hem de halkta güven sorunu yaratıyor. Halkın genelinde devlete, dışarıdan gelen yardım desteğini “kendi gücümüzü sınayalım” gerekçesiyle reddetmesinden dolayı öfkeli olsa da kadınlarda bütün desteklerin devlet tarafından yapıldığı algısı hakim. Destek paketlerini dağıtırken VAKAD adını telaffuz etsek de “Allah devlete zeval vermesin” diye teşekkür ediyor.
Çocuklar okumak istiyor
İldeki önemli sorunlardan biri de eğitim. Bölgede 46 okul kullanılamaz durumda. KESK ve belediyenin “eğitim destek evi” yaptığı, üniversiteye hazırlanan öğrenciler için de çadır dershaneler kurulacağı söyleniyor. Van’da 188 çocuk ya annesini ya babasını ya da ikisini birden kaybetmiş. Ailelerini ve arkadaşlarını kaybeden çocuklar çok ciddi travmalar yaşıyorlar. Zaten okula zorla gönderilen kız çocukları deprem bahanesiyle okuldan alınıyorlar. Bu yüzden çadır kentlerde özellikle 13-18 yaş arası çocuklara özel alanlar açılması, kadınlara özel çadırlar kurulması ve çocuklar için oyun alanları yaratılması gerekiyor.