Bakanlar Kurulu’nda imzalanan 4. Yargı Paketi, bu hafta Meclis gündeminde olacak. Yeni paketin kapsamı, düşünce ve ifade özgürlüğü açısından nasıl bir ferahlama sağlayacağı epeydir tartışılıyor.
Peki, 4. Yargı Paketi’nin pratikteki uygulaması nasıl olacak? Bu paket basın ve ifade özgürlüğü açısından beklentileri karşılıyor mu? Yapılan düzenlemeler işe yarayacak mı? KCK, Ergenekon, Balyoz, DHKP-C gibi davalardan hapis gazeteciler, avukatlar, öğrenciler, siyasiler bu paketten neden yararlanamıyor?
BDP Eşbaşkan Yardımcısı Avukat Meral Danış Beştaş, Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat Tahir Elçi ve CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur 4. Yargı Paketi’ni değerlendirdi.
Danış Beştaş: “Çok sayıda tahliye beklemek iyimserlik”
Danış Beştaş 4. Yargı Paketi’nin basın ve ifade özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmak yerine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türkiye aleyhindeki kararlarını azaltmak için çıkarıldığını belirtti. Paketin ‘Türklüğü, aşağılama’ olarak bilinen TCK 301. maddeyi içermediğini vurgulayarak bu noktada bile yetersiz olduğunu ifade etti.
Danış Beştaş pakette TCK 314. maddeye dair düzenleme olmamasının ne anlama geleceğini şu sözlerle anlattı:
“4. Yargı Paketi, KCK, Ergenekon adıyla yürütülen mevcut davaları etkilemiyor. Çünkü o davalarda TCK 314/1 veya 2. maddeler (silahlı örgüt kurma/yöneticilik veya üyelikten) söz konusu. Dolayısıyla bu davalarda çok sayıda tahliye beklemek iyimserlik.
“TCK 314/2’de ‘silahlı örgüt’ deniliyor. Ama silahsız binlerce insan bu maddeden tutuklu yargılanıyor. BDP olarak 314. maddede tanımın değişmesini öneriyoruz. ‘Şiddetle doğrudan bağı tespit edilmeyenler örgüt üyeliğinden veya yöneticiliğinden cezalandırılamaz’ gibi bir düzenleme yapılmalı.”
Pakette ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ suçunu düzenleyen TCK 220. maddenin 6 ve 7. fıkralarındaki değişikliklere değinen Danış Beştaş, bu düzenlemenin beklentileri karşılamadığını, hatta savcıların son altı aydır TCK 220/6-7’den değil, TCK 314/2’den dava açtıklarını ifade etti.
Propaganda suçuna getirilen şiddet kriterinin de pratikte karşılığının olmadığını belirten Danış Beştaş, “Kimse sadece örgüt propagandasından cezaevinde değil. İddianamelerde propagandayla ilgili suçlamalara ‘örgüte üye olmak’, ‘örgüt adına suç işlemek’, ‘örgüte yardım’ gibi maddeler eşlik ediyor” dedi.
Elçi: “Yargılamaların yüzde 90’ı TCK 314/2’den”
Elçi 4. Yargı Paketi’nin kısmi iyileştirmeler içerdiğini, uygulamadaki sorunları çözecek nitelikte olmadığını belirtti.
“Propagandaya şiddet unsuru getirilmesine gerek bile yoktu. Yargının özgürlükçü yorumuyla şiddet içermeyen, şiddeti özendirmeyen eylemler zaten örgüt propagandası kabul edilmemeliydi. Ama yargı uygulamada ifade özgürlüğü kapsamındaki söz ve davranışları, en demokratik hakları bile örgüt propagandası kabul etti.”
TCK 220. maddedeki düzenlemelerin beklentileri karşılamadığını anlatan Elçi, 3. Yargı Paketi ile bu maddenin öngördüğü cezanın yarı oranında indirilmesine ilişkin düzenlemeyi hatırlattı.
“TCK 220. maddenin gereksiz olduğu, herhangi bir ihtiyaca cevap vermediği, zaten suç oluşturan davranışların ceza yasasının diğer hükümleri uyarınca cezalandırıldığını daha önce belirttik. Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyenler ayrıca örgüt üyesi olarak cezalandırılır hükmü suç ve ceza arasındaki dengeyi ortadan kaldıran bir maddedir.”
Elçi TCK 314/2’de düzenleme yapılmamasını da eleştirdi.
“Türkiye’de uzun tutukluluklara konu olan cezaevindeki gazeteciler, öğrenciler, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, belediye başkanları, siyasiler, KCK operasyonları ile yargılananların yüzde 90’ı bu maddeden yargılanıyor.
“Dolayısıyla beklentimiz yasama meclisinin bu maddeyle ilgili örgüt üyeliğinin tarifini yapan, silahlı faaliyetlerde yer almayanların silahlı örgüt üyesi olarak cezalandırılmayacağına dair yargının bu konudaki takdirini de sınırlayan bir düzenlemeydi.”
Pakette işkence ile ilgili zamanaşımı düzenlemesini olumlu değerlendiren Elçi, yaşam hakkının ihlaline ilişkin gözaltında kayıp, faili meçhul cinayet, keyfi infaz gibi bütün suçlarda zamanaşımının kaldırılması gerektiğini belirtti.
Onur “Adalet bu paketlerle matruşkaya döndü”
4. Yargı Paketi’ni makyaj olarak değerlendiren Onur, mevcut yapıda yargılamaların hukuki değil siyasi olduğunu belirtti.
“Adalet sistemi bu paketlerle matruşkaya döndü. Bu ülkeyi bir grup hakim ve savcı yönetiyor. Artık olay AKP’nin de kontrolünden çıkmış durumda. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da 4. Yargı Paketi’yle ilgili mahcubiyetini belirtmiş. Arınç da mutsuz olduğuna göre çoğumuz mutsuz olacağız. Belki beşincisi yoldadır.”
İfade özgürlüğü açısından propaganda konusundaki düzenlemeye de değinen Onur kapsamın dar olduğunu ve cezaevindeki gazetecilerin çoğunun TCK 314. maddeden yargılandığını belirtti.
Onur yeni paketler çıkarmak yerine TMK ve TCK’daki sorunlu maddelerin kaldırılması gerektiğini ifade etti ve “Akil hukukçulardan oluşan bir grup Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ile birlikte hukukun nerede tıkandığını ele almalı” dedi.