İngiltere’de kendilerini Müslüman olarak tanıtan iki kişi son dönemin modası olarak eylemlerini video kaydına alarak bir askeri sokak ortasında pala/satır ile katlettiler.
Suriye de Özgür Suriye Ordusunun kontrolünde olan bir bölgede şer’i hukuku uygulamayı misyon edinen ‘muhalifler’, video kaydında izlendiği üzere iki kişiye Allahuekber nidaları eşliğinde kırbaçlarını indiriyorlardı. Her gün bir o tarafta bir bu tarafta gözü dönmüş afyonlu tipler bombalı araçlarla din kardeşlerini öldürüyordu. Adı muhalif olunca sevimli oluyor herhalde, bir ÖSO komutanı öldürdüğü Esed askerinin kalbini yediği haberi ile ortalık yıkılıyordu. Bu yaratığın Allah’ın düzenini getirmek için münafıkların kalbine korku saldığı motivasyonu vardır muhtemelen.
İran’da başörtüsü takmamanın sonuçları ağırlaştırılıyordu. Recm cezası kararlılıkla uygulanıyor, halkın göreceği şekilde suçlular vinçlerle göklere çekilmek suretiyle asılıyorlardı.
- Irak’ta Sünniler tarafından Şiilerin camisine, Şiiler tarafından Sünnilerin camisine bomba, Türkiye’de Alevilerin kapılarına işaret konuluyordu. Cezayir’de İslam için kafa kesenleri de unutmayalım.
Afganistan, Pakistan anlatılacak gibi değil…
Daha soft örneklerde var tabi ancak bu softluk muktedir olamamaktan kaynaklanıyor:
Amerika’da Müslüman erkek hasta bakıcı, dinen caiz olmadığı için kadın bir hastaya yardımcı olmuyordu örneğin. Yani bu kişi, o yardıma muhtaç kadına dokunursa, edep yerine hafizanallah bakarsa cehenneme gideceğini düşünüyor olmalıydı.
Ve bunların her birini yapanlar ibreti alem için teşhiri en yüksek düzeyde tutuyorlardı.
Diğer yandan bu örneklerin nispeten daha hazmedilebilir örnekleri Türkiye’de uygulanmaya başlıyordu. Örneğin Fazıl Say ve Sevan Nişanyan’a, Hz.Peygamber’e hakaretten verilen cezalar, vs… Bizim ılımlı siyasetçilerin bir kısmı zaten ibreti alem için bu cezaları mutlulukla karşılıyorlar, diğerlerinden ise gık çıkmıyordu.
Çok zorlanmayın, biraz zihninizi harekete geçirin, Suriye’li muhaliflerin elindeki olanakların bu ılımlılarda olduğunu varsayın, o kırbaçların her birini Fazıl Say’ın, Sevan Nişanyan’ın sırtına sırtına indireceklerini hemen anlayacaksınız. Bu kararlarda aslında o kırbaçların modern hali değil mi? Şeriatın kılıcı İslami ikonalar için hiç durmadan çalışıyordu. Peygamber’in zatı, kadının saçı başı, kimin ne giydiği, ne içtiği, içmediği…
Empati kurmaya çalışalım. Bu örnekleri duyan ve İslam’ı, o sakallı, canavara benzeyen, garip giyimli adamların mensubu olduğu, bu adamların kadınların gözlerini bile görünmeyecek hale sokup, onları köleleştirdiği, cihad ha cihad, tekbir Allahuakbar naraları ile elerinde keleş ve palaları ile sağa sola saldıranların dini olduğunu düşünen bir Texas’lı olsam Yunaytıd Sıteyts of Ömerika aziz devletimizin gidip bunların kafasında kafasına vurup o zavallı köleleri özgürleştirmesini, İslam’ı yok etmesini Çizıs Kırayst’tan dilerdim.
Soruyorum, biz bu kadar içindeyiz, sizin bile hemen aklınıza bu örnekler gelmiyor mu? Zavallı kefere ne yapsın?
Senin derdin nedir Müslüman? Sen Peygamber’e, Kitab’a hakaret edilince hiddetlenecek, ortalığı yakıp yıkacak kadar Peygamberini, fikirlerini, Allah’ın Kitab’ını sahipleniyor musun? Recmin bu dine ait olduğunu mu zannediyorsun? Hadi zannettin o ilk taşı atacak kadar günahsız olduğuna mı inanıyorsun?
Bir Müslüman böyle işler yapamaz. Yapıyorsa Müslüman olamaz. İslam’da bu örneklere cevaz vermez hatta reddeder. Ayetler çok açıktır: “…bir kimse bir insanı öldürürse bütün insanlığı öldürmüş gibidir; ve bir kimse bir hayat kurtarırsa bütün insanlığı kurtarmış gibi olur.”(Maide 5/32) “dinde zorlama yoktur” (Bakara 2/256)
İslam adını kullanarak yaratılan korku bir realitedir ve bu realiteye karşı kendini Müslüman olarak tanımlayanlar mücadele etmelilerdir. Zira İslam’dan duyulan korku Müslüman olmayanın değil Müslüman’ın problemidir.
Evet Müslüman, Fazıl Say, Sevan Nişanyan, içtin içmedin, yoğurt ayran meselesine ne diyorsun?