Kendi hallerinde bir yaşamları vardı. Birden bire kendilerine kara bayraklar, kap kara benlikleri ile hiçbir değere sahip olmayan sapkınların saldırısına uğradılar. Ezidi erkekler Ezidi kadınların gözleri önünde köleleştirilmesine, Ezidi kadınlar gözleri önünde Ezidi erkeklerin katledilmesine şahit oldular. Kalan sağlar arkalarına bakmadan kaçtılar. Nasıl kaçmasınlardı, onları korumak için orada olması gereken peşmerge bile arkasına bakmamıştı zira. Günlerce, Şengal dağında aç, susuz mahsur kaldılar. Binlercesi aç susuz öldüler. Saklanacak bir yerleri yoktu. Derken, Rojava’da aynı saldırılara maruz kalan halkın savunma güçleri 21.yy’ın son soykırımına seyirci kalmadılar ve yardımlarına koştular. Bir koridor açıldı. Ezidiler bir kez daha yollara revan oldular.

                                    Ezidiler, çoğu Osmanlı İmparatorluğu döneminde olmak üzere 73 kez katliama uğradı... Ağustos 2014’te IŞİD’in Şengal’i işgal etmesiyse, Ezidi tarihinde yaşanan 77’inci katliam. (*)

Roboski sınırında Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından bekletildiler. Soykırıma tabi tutulmalarına karşın, kendilerinden pasaport isteyen askerler  ve devlet görevlileri vardı karşılarında.  Sonunda açtılar kapıları, açmak zorunda kaldılar…

                                   Kürtlere öznel bir inanış olan Ezidilik, adını “Beni Yaratan” anlamına gelen “Ezda”dan alır…

Onlardan çoğumuzun haberi dahi yoktu. İnançlarının ne olduğundan da dolayısı ile bihaberdik.  Kimdi onlar. Muaviye’nin oğlu Yezid’e mi tapıyorlardı? Ezidi mi Yezidi mi? Melek Tavus neydi? Bundan önceki 76 katliamı yapanlar gibi kendine Müslüman diyen bu insanlar, Ezidileri neden bu kadar kolay öldürüyorlardı?

                                  Ezidiler, Allah’a inanır. Ayrıca Allah’ın peygamberlerini de tanırlar ama Ezidilere göre Allah, “insanlara secde etmesini” isteyerek Meleki Tavus’a “haksızlık” yapmıştır. Ezidilere göre kötülük insanların kalbindedir. Meleki Tavus da “emre” karşı gelerek insanlara, yani kötülük sahiplerine secde etmemiştir.

Bu soruların eşliğinde yaşadığımız topraklara geldiler. Diyarbakır’da, Mardin’de, Batman’da, Şırnak’ta bölge Belediyeleri ve AFAD tarafından kamplar kuruldu. Bir kısmı Belediyeler tarafından kurulan kampları bir kısmı AFAD kamplarını tercih etti. Tabi devlet, bölgede Kürt hareketi ile bağlantılı belediyeler ve STK’larla rekabet içinde olduğu için, Ezidilerin sığındığı kamplardaki devlet yardımları oldukça sorunlu. Devlet gelen 23.603 Ezidi’den sadece 2.840’ına bakıyor.

                                 Bir diğer önemli kavramları ise Meleki Tavus’tur. Êzidiler ‘Azazil’ diye de adlandırılan Meleki Tavus’un Allah’ın ilk yarattığı ve en değer verdiği melek olduğuna inanır. Allah’ın insanları meleklerden önce tutması emrine karşı çıkmasını da insanların kötü kullar olmalarına bağlarlar. Farklı inanışlar tarafından Meleki Tavus’un “şeytan” olarak adlandırılmasına ise kökten karşı çıkarlar, kendileri bu kavramı asla kullanmazlar.

İşte böyle bir vaziyetin olduğu ortamda arkadaşlarım Ayşan ve Nilgün ile birlikte geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’a gittik. Koordinasyonla, DBP il eş başkanlarıyla, Mazlum-Der Diyarbakır temsilcileri ile, Ezidi’lerin sığındığı Diyarbakır Çınar kampı ve Mardin’de yeni yapılan otogar kamplarında görevli olan kişilerle görüştük. İhtiyaçlarını birinci elden öğrenmek, sorunları kendi kulaklarımızla duymak istedik. Gündem yoğun, meseleler fazla ama bilgi kirliliği had safhadaydı zira… Her gittiğimiz yerde sorduk, sorduklarımıza net yanıtlar aldık, sonra başka bir yere gittik, aynı sorulara ötekini değilleyen bambaşka net yanıtlar aldık, sonra başka bir yere gittik aynı sorulara başkalaşmış yanıtlar aldık, kamplara gittik, kaynaktan asıl yanıtları aldık. Lafı dolandırdığımı biliyorum ama net konuşmanın nereye hizmet edeceğinden emin olmadığımdan bu yöntemi tercih ediyorum. Örneğin şöyle bir şeyle karşılaştık. Ezidi sığınmacılara yardımları koordine eden bir görevliden Ezidi’leri, inançlarını, kamplarda yaşanan sorunları dinliyorduk. Bize ilginç gelen bir Ezidi inancını şöyle anlatıyordu. Diyordu ki, Ezidi’ler pirinç yemiyorlarmış. Diyordu ki, bizim bunu anlamamız 15 gün sürdü. Pilav yapıyoruz, yemiyorlar, çöpe gidiyor. Meğer Ezidi’ler bulgur yermiş. Biz de tabi hayretler içindeyiz. Yaa, öyle mi?

                               Ezidi’lerde haram yiyecek maruldur.

Diyarbakır Çınar yolu üzerinde yer alan ve 4 bine yakın Ezidi’nin konuk olduğu, sığındığı kampı ziyaret ettik. Kampı gezmeden önce, kamp görevlileri ile görüşmek istedik. İsmini gönül rahatlığı ile vereceğim güzel insanlar, bize derin bir oh çektirdiler. Metin bey, Koçer bey, mutfak görevlisi Bekir bey… Bugünlerde de Ezidilerin oruç zamanının geldiğini, dolayısıyla her zaman olduğu gibi gıda yardımı beklediklerini söylediler.

                               Ezidiler, her yılın aralık ayında üç gün oruç tutar, ayrıca 24 Aralık’ta ve 24 Haziran’da olmak üzere yılda iki kez 40’ar gün oruç tutarlar.

Laf lafı açarken sorduk. Ezidiler pirinç yemiyormuş? Metin bey gülerek cevapladı. Kim yemiyor dedi? Her gün öğlen akşam pirinç çıkarıyoruz. En çok tükettikleri şey pirinç dedi. Soruyoruz, vallahi biz de şaşırdık ama bize öyle dediler. Yani hepimiz aynı şeyi duyduk. Pirinç yemezlermiş inançları gereği, bulgur yerlermiş… Metin bey cevapladı. Yok öyle bir şey. Ha şöyle bir durum olmuştu. Bir hayırsever! Çuvallarla pirinç göndermişti. Meğer bu çuvallar bu adamın kendi deposunda dipte kalan pirinç çuvallarıymış ve bozukmuş. Biz başta anlamadık. Tabi insanlar da yemediler. Olay budur yani.

Hemen söyleyelim siyaset gerçekten başka bir şey. Gönüllü faaliyetler ise bambaşka bir şey. Yeni açtığı kafeteryasını diğer ortaklarına bırakıp Ezidi kampında mutfağın sorumluluğunu alan Bekir bey gibi insanlar önemli işler yapıyorlar. Bir insanın neler yapabileceğinin açık delili gibiler. Hakkını vermek lazım ki, Diyarbakır Çınar yolu üzerinde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından idare edilen kamp adeta bir rehabilitasyon merkezi. Oldukça geniş, Dicle kenarında, çocuklar, yaşlılar için özellikle ferah bir alan. Gerçekten emeği geçen kişilere teşekkür etmek ve pek tabi destek vermeye de devam etmek gerekiyor.

(*) Fehim Işık, http://www.diken.com.tr/9-sorudaezidiler-kimdir-ve-ne-yasadilar/

(**) İstatistiki bilgiler için, Nurcan Baysal, Türkiye Gelen Ezidi ve Kobani’li Kürtlere neden yardım etmiyor?