Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği, özelde Alevi - Bektaşi - Kızılbaş diye adlandırılan toplulukların, inanç özgürlüğünün elde edilmesi için çaba sarf ederken, genelde ise Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 18. Maddesi "Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkı vardır." ilkesi ışığında, herkes için ve her yerde inanç özgürlüğünün hayata geçmesi için çaba sarf etmektedir.
Ülkemizde din ve inanç özgürlüğü, genel olarak uluslararası insan hakları ve anayasal güvence altında olmasına rağmen yaşanan hak ihlallerinin önüne geçilememiş, uluslararası yargı kararları ve sözleşme hükümleri uygulanmamış, etkili olmamıştır.
Geçmiş yıllarda olduğu gibi 2012 yılında da Alevilere yönelik ayrımcı tutum, uygulama ve yasal olarak yok saymalar devam etmiştir. Daha önceki Hükümetlerden devreden yasaklar ve yok saymalar AK Parti Hükümetinde ve 2012 yılında yeni bir boyut almış ve Alevilere yönelik fiili saldırılar rutin hale gelmiştir.
2012 yılına girerken;
- Cemevleri'nin ibadethane Kabul edilmeyişinden kaynaklı sorunlar,
- AİHM kararına ve Danıştay kararlarına rağmen Zorunlu Din Dersleri ile yaşanan asimilasyon,
- Hacı Bektaş dergahı başta olmak üzere Alevilere ait olan dergah ve ibadethanelerin Alevilerde olmaması ve Alevilerin ihaleyle kullanımını aldıkları ibadethanelere yüksek miktarlı kira ödemeleri,
- Alevi Köylerine, Mahallelerine zorunlu veya zorunlu taleple! (Cami talep edilmesi halinde köye yatırım yapılması vadi gibi yöntemler) yaptırılan camiler, Alevilerden alınan vergilerin Alevilerin Kabul etmediği Diyanet İşleri Başkanlığı Kurumuna ve Sünni Din memurlarına aktarılması,
- Madımak Otelinin Müze yapılmaması, (yapılan anı evinde katiller ile mağdurların isimlerinin birlikte panoya asılması)
- Nüfus cüzdanındaki Din hanesine Alevi yazdırmak isteyenlerin AİHM kararma rağmen Alevi yazılmaması ve/veya Nüfus cüzdanlarından din hanesinin tamamen çıkartılmaması
-Alevilere yönelik kin ve nefret söylemlerinin en üst düzeyde devam etmesi, Okullarda Alevi çocuklarına yönelik hakaret, tehdit ve dayak, Askerde Alevi erlere yönelik kötü muamele,
- Devlet kadrolarında çalışan Alevilere yönelik ayrımcı uygulamalar, hakaret ve işten atmalar,
- Alevi kişilerin Devlet işlerine alınmaması, bürokraside yer verilmemesi;
şeklinde özetleyebiliriz.
2012 yılında tüm bu yaşananlar devam ettiği gibi ilave olarak da, cezaevinde bulunan Alevi mahkûmlara inançsal ayrımcılık yapıldığı görüldü.
9 ayrı bölgede Alevilerin oturduğu evler işaretlendi. Kimi bölgelerde Aleviler Müslümanlığa davet edildi.
İdari birimlerce Cem evlerine yıkım kararı çıkarken, kimi yerlerde cem evlerine fili saldırılar düzenlendi. Yapanlara ceza kesildi
Cemevlerinin ibadethane olmadığı yönündeki inkârcı söylem daha üst düzeyden söylenmeye ve yargı kararlarına yansımaya başladı.
Okullarda Seçmeli Ders! Aracılığıyla Alevilere yönelik ayrımcı tutum ve dayatma arttı, Dini içerikli dersler zorla seçtirildi. Seçmeyenler kayıt yapılmamakla tehdit edildi.
Zorunlu Din Dersi kitaplarına; AİHM kararlarının zorlamasıyla ve açılan davaları boşa çıkartmak amacıyla iki ünite Alevilik eklendi diye Alevi ailelerce bu dersten muaf tutulma taleplerine ret kararları verilmeye başladı.
Askerde ölen-öldürüleıı ve T.C Devletince Şehit kabul edilen Alevi askerler için iki tören yapıldı ve Cem evlerindeki törenlere Devlet erkânı katılmadı. Devlet erkânının katıldığı resmi törenler Camilerde yapıldı.
Alevi yöneticiler gözaltına alındı, Dersim Alevi Akademisi kapatıldı.
Sivas Madımak Katliamı davasında başta zaman aşımı kararı olmak üzere tutuklu mahkûmların masum olduklarını ispata yönelik girişimlerin olduğu şüphesi Alevilerce yoğun olarak hissedilmeye başlandı. Buna şüpheyi meydana getiren bir dizi olay yaşandı.
Yaşanan ayrımcılık ve olaylar
7 Ocak 2012: Kocaeli 1 No lu F Tipi Hapishanesi'ndeki bir mahkûmun Alevi dedesi ile görüşme isteği. Diyanet İşleri Başkanlığından Alevilikle ilgili alınan görüşe dayanılarak reddedildi. Mahkûma Dede yerine Cami imamı önerildi.
9 Ocak 2012: Alevi Er Emrah Eser'in Askerliğinin bitimine 45 gün kala intihar ettiği iddia edildi. Yıl boyunca birçok Alevi-Kürt Erler görevi başında işkenceye maruz kaldı (Kıbrıs Uğur Kantar olayı) ve intihar ettiği iddia edildi. Emrah Eser'in ailesi intihara inanmayıp konuyu yargıya taşıdı.
20 Ocak 2012: Sultangazi Pir Sultan Abdal Cemevi için belediye tarafından yıl cim karan çıkarıldı ve Yöneticilere imara aykırı iş yapmaktan para cezası verildi.
9 Şubat 2012:Avcılar Belediyesi zabıtaları, sabah 05.30 sularında inşaat halindeki Yeşilkent Cemevi binasının duvarlarını dozerlerle yerle bir etti. Alevi inanç önderlerinin resimleri paçavra gibi yerlere atıldı. Bir çok eşyaya el konuldu.
17 Şubat 2012: Dersim Alevi Akademisi kapatıldı. Başkanı Aysel Doğan KCK kapsamında tutuklandı
29 Şubat 2012: Adıyaman'ın Karapınar Mahallesi'nde yaşayan 25-30 Alevi vatandaşın evlerinin çarpı işaretiyle işaretlendi, işaretleyenler bulunamadığı gibi Hükümetin İçişleri Bakanı İdrisNaim Şahin olayın "çocuk işi" olduğunu ilan ederken, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise "Alevi örgütlerinin yapmadığı ne malum" gibi sözler sarf etti.
3 Mart 2012: Sivas Madımak Katliamı davasının yakalanamayan sanıkları açısından dava "insanlığa karşı işlenmiş suç olarak görülmediğinden" zaman aşımı nedeniyle düşürüldü. Davanın görüldüğü gün davayı izlemeye gelen halka gaz ve tazyikli suyla müdahale edildi.
13 Mart 2012: Recep Tayyip Erdoğan Sivas Madımak katillerini kast ederek: "Sivas'a gittiğimde birçok kez 18 yaşında, 19 yaşında, 15 yaşındaki kız çocukları babalarının hiçbir taksiratı olmadığı halde idama mahkûm oldukları için hüngür hüngür ağlıyorlar " diyerek Sivas Madımak katliamı sanıklarının aslında mağdur oldukları imasında bulundu.
13 Mart 2012: Sivas Madımak Katliamı davasının zamanaşımı kararı için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın değerlendirmesi; "Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun" şeklinde olmuştur. Bu değerlendirme Başbakanın karardan dolayı hayli mutlu olduğunu göstermiştir.
16 Mart 2012:İzmir'in Çiğli ilçesinde alevi yurttaşların yoğun olarak yaşadığı bir mahallede Alevilerin kapılarına dini içerikli notlar bırakıldı. Aleviler "Müslümanlığa" davet edildi.
19 Mart 2012: Gaziantep'in Şahinbey İlçesi'ne bağlı Ulaş, Kıbrıs ve Onur mahallerinde yaşayan Alevi yurttaşların kaldığı 40'a yakın sokağın başlarına ve bazı evlere kırmızı boya işaretler konuldu.
31 Mart 2012: Aleviler bir kez daha sokağa inmek zorunda kalarak; Kadıköy'de Alevilere karşı yapılan ayrımcı politikaları ve Madımak Zamanaşımı kararını protesto ettiler.
30 Mart 2012: Erzincan'ın Üzümlü ilçesine bağlı Avcılar köyünde. Alevi vatandaşlara ait 2 ev ile okulun duvarına "Pis Aleviler hepinizi yakacağız" yazıları yazıldı. Bazı Alevi evlerine işaretler konuldu. Failler bulunamadı.
27 Nisan 2012: Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Çorum şubesi Başkanı Halil Top ve dört yöneticisi zorunlu Din dersi protestosu için el ilanı dağıttığı süreçte gözaltına alındı.
14 Mayıs 2012: 2 Temmuz 1993 Sivas Madımak katliamda katledilen Gülsüm Karababa'nm ağabeyi Hüseyin Karababa katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri adına Cumhurbaşkanından randevu talebinde bulundu, ancak yanıt alamadı.
Sivas katliamında yaşamını yitirenlerin ailelerinin de içinde bulunduğu Toplumsal Bellek Platformu Cumhurbaşkanı Abdullah GüFden randevu istedi ancak talep kabul edilmedi.
13 Haziran Didim Kaymakamlığı tarafından "hazine arazisini işgal ettiği gerekçesiyle Didim Cemevi yıkım kararı uygulanacağı" tebliğ edildi.
2 Temmuz 2012: Sivas Madımak Katliamının gerçekleştiği bina önüne kitlenin ulaşmasına izin verilmedi, kitlenin direnmesiyle alana girildi ama ailelerin dahi kültür merkezi olarak düzenlenen binaya girmesine izin verilmedi, tertip komitesine dava açıldı.
2 Temmuz 2012: Sivas Madımak Katliamı zanlılarının kırmızı bültenle arandıkları süreçte askerlik yaptıkları, evlendikleri, ehliyet aldıkları ama bulunamadıkları ortaya çıktı.
3 Temmuz 2012: Avcılar Belediye Başkanı Yeşilkent Cemevi yapımı için mücadele veren Pir Sultan Derneğinin iki yöneticisine Belediye tarafından Cemevi için tahsis edilen yeri işgal etmekten dolayı dava açıtı.
10 Temmuz 2012:TBMM Başkanı Cemil Çiçek, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün, Meclis'te cemevi açılmasına ilişkin talebine "Alevilik ayrı bir din olmayıp İslam içi bir oluşum, İslam'ın tarihi süreçte ortaya çıkmış bir zenginliğidir ve İslam dininin ibadet yerleri camilerdir'" diyerek olumsuz yanıt verdi.
18 Temmuz 2012: Eskişehir Havacılar İlköğretim Okulu Din dersinden muaf tutulmak istenen öğrenciye karne vermediği öğrenildi.
25 Temmuz 2012: Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, Çankaya Cemevi Yaptırma Derneği hakkındaki kapatma davasını reddeden yerel mahkemenin kararını bozdu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, tüzüğündeki "cem evlerini ibadet yeri olarak'" nitelendiren ifadeler nedeniyle Çankaya Cemevi Yaptırma Derneği hakkında kapatma davası açmıştı. Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi ise davayı '"Cem evleri yüzyıllardır Alevilerin ibadet yeri olarak toplumca bilinmiş ve kabul görmüştür. Derneğin tüzüğünde yazılı bulunan 'Cem evleri ibadethanedir' hükmü Anayasa'nın 2. maddesine aykırılık taşımadığı gibi kanunlarla da yasaklanmamıştır" gerekçesiyle reddetmişti. Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, Diyanet İşleri Başkanlığına atıfta bulunarak yerel mahkemenin kararını oyçokluğuyla bozdu.
27-28-29 Temmuz 2012: Malatya'nın Doğanşehir İlçesine bağlı Sürgü Beldesinde Ramazan davulcusunun Alevi aileyi rahatsız etmesiyle yaşanan tartışma sonucunda Alevi yurttaşın evine saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda ev taşlanırken, "Sürgü Alevi/ere mezar olacak", "Sürgü Kürtlere mezar olacak" sloganları atıldı. Saldırı ve tahdit daha sonra da devam etti.
4 Ağustos 2012: Balıkesir'in Altınoluk ilçesindeki Hedef Sitesi"nde Alevi ailelere ait 7 ev kimliği belirsiz kişilerce işaretlendi.
5 Ağustos 2012: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan katıldığı bir televizyon programında Karaca Ahmet Cemevi için ucube dedi. Alevilerin değil kendisinin gerçek Alevi olduğunu iddia etti.
11 Ağustos 2012: Alevi inancına mensup Şehit Er Özkan Ateşli'nin Cemevi'ndeki cenaze töreninde hiçbir resmi devlet yetkilisi ve Asker gelmedi. Cenaze resmi tören için Cem evinden alınarak Ataköy 5. Kısım Camii'ne götürüldü
20 Ağustos 2012: Malatya Doğanşehir Sürgü'de yaşayan başka bir Alevi aileye tehdit mektubu bırakıldı.
23 Ağustos 2012: Kartal Çınardere Mahallesi'nde 25 Alevi yurttaşın evlerine işaretler konuldu. Failleri bulunamadı.
24 Ağustos 2012: Kartal Pir Sultan Cemevi yakılmak üzere ateşe verildi, komşuların uyarısıyla yangın büyümeden söndürüldü, failler bulunamadı.
25 Ağustos 2012: Suriyeli silahlı muhaliflerle Hataylılar arasında devam eden gerginlik 2012 de tırmanırken, Hatay sokaklarında gezen üniformalı militanların Alevilere "Sıra size de gelecek" diye tehdit ettiği haberleri Ulusal medya organlarında bolca yer aldı.
4 Eylül 2012: Şehit Er Uğur Sağdıç'ın Turhal'da Cem evinde yapılan cenaze törenine AKP’li Vekiller ve Komutanlar katılmadı. Resmi tören için cenaze Turhal meydanına götürüldü.
6 Eylül 2012: İstanbul'un Pendik ilçesinde cem evine giderek polis olduklarını söyleyip cemevi önündekilere tehdit ve hakaret savuran iki kişiden birinin gerçek polis olduğu ortaya çıktı. Bu polisi ortaya çıkartan emniyet değil, cemevi yetkilileri oldu. Tehditçi polisin ifadesi alındıktan sonra görevinin başına döndü.
7 Ekim 2012: AK Parti Kütahya Milletvekili İdris Bal'dan ilginç bir asimilasyon yöntemi olarak "Devlet Alevi İmam yetiştirsin" önerisi geldi.
10 Ekim 2012: ANKARA-Yenimahalle Belediye Başkanlığı'nın Yenimahalle'de bulunan cem evinin kaçak yapıldığı iddiasıyla Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Yenimahalle Şube Başkanı Cevahir Canpolat hakkında "İmar kirliliğine neden olmak" iddiasıyla açtığı davanın ilk duruşması görüldü.
7 Kasım 2012: Tokat'ın merkeze bağlı Çatalkaya Köyü’nde sanal ezanla günde 5 vakit ezan dinleyen Alevi yurttaşların, okul, yol ve sağlık ocağı talebi yanıtsız kalmaya devam ediyor.
25 Eylül 2012:Alevi ozan Neşet Ertaş hakka yürüdü, cenazesi camiye götürüldü.
7 Ekim 2012:Aleviler Ankara'da eşit yurttaşlık mitingi düzenlediler ve Alevilere yönelik saldırıları protesto ettiler.
23 Ekim 2012: Sivas Madımak Katliamında katledilen Gülsüm Karababa'nın ağabeyi Hüseyin Karababa aileler adına tekrar randevu istedi. Cumhurbaşkanlığı makamından "Sivas Valiliği ile görüşün" cevabı verildi.
12 Kasım 2012: 12 Eylül döneminin Emniyet Genel Müdürü Refet Küçüktiryaki Malatya il merkezindeki "40 bin Alevi'ye kan kusturdum" dediği basına yansıdı.
17 Kasım 2012: Mersin'in Mezitli İlçesinin Menderes Mahallesinde Alevilerin oturduğu evlere çarpı işaret konuldu.
26 Kasım 2012: İSTANBUL. Alevilerce tutulan Matem orucu suiistimal edilerek "Ramazan da bizim Muharrem de bizim" afişli ve davetiyeli, sloganlı propaganda amaçlı iftarlar düzenlendi. Aleviler bu oruç açımlarına itibar etmedikleri gibi, Sünniler de Müslümanlıkta yas yoktur; yas için oruç tutulmaz diyerek itiraz ettiler.
15 Kasım 2012: Muharrem ayının ilk günü Kadıköy Pir Sultan cem evinin elektriği kesildi.
18 Kasım 2012: Erzincan Merkez Dörtyol Mevkiinde Yası Kerbela orucu nedeniyle Alevilerce kurulan çadır tahrip edilip yakılmaya çalışıldı.
26 Kasım 2012; 15 Kasım'da başlayıp 26 Kasım öğle vakti sona eren matem orucu bittikten sonra 12. gün akşamı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından biten oruca iftar düzenlenerek bir skandal yaşandı.
30 Kasım 2012: Yıllarca 2 Temmuz Sivas Katliamı’nı anmaya gidenlere, ‘gelmeyin' diyerek küfür ve hakaret eden (bkz. Sivas yerel gazeteleri) 114 Sivil Toplum Kuruluşunun talebi üzerine Cumhurbaşkanınca Sivas Madımak olaylarını (!) incelemek üzere DDK'yı görevlendirildi.
30 Kasım 2012: ABF Eski Başkanı Turan Eser, Maliye Bakanlığı ve Diyanet işleri Başkanlığına Alevilere yönelik yaşanan ayrımcı uygulamalar ve ayrımcı bütçeden dolayı dava açtı
10 Aralık Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün'ün TBMM Başkanlığınca reddedilen Cemevi talebini mahkemeye taşıması üzerine; TBMM Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görüşüne atıfta bulunarak "İslam'ın bir alt yorumu olan Aleviliğin, islam'ın ortak ibadet yerleri olan 'cami ve mescit'ler dışında ayrı bir yerinin olmayacağı, belirtilen sebeplerle, cemevi ve benzeri yerlerin ibadet yeri kapsamında değerlendirilmesine imkan bulunmadığını" belirterek ve zaten ‘Alevilerin ibadethanesi Camidir’ diyerek idare mahkemesine savunma gönderdi. TBMM Alevileri asimile etme politikasında ısrarcı olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
19 Aralık 2012: Lise 10. sınıf Edebiyat kitabında Alevi ozan Yunus Emre'nin deyişinin (şiir) sansürlendiği ortaya çıktı.
20 Aralık 2012: Bazı Alevi internet sitelerine TBMM bünyesinde girişin yasaklandığı ortaya çıktı.
21 Aralık 2012: CHP'nin Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün Dersim katliamının sembol ismi, Rayber Seyit Rıza'ya iade-i itibar için önerge hazırlarken CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi meclis kürsüsünden nefret içeren bir söylemle "olmayan itibarın iadesi diye bir konu CHP gündeminde bulunmamaktadır11 dedi.
23 Aralık 2012: Maraş katliam anmasına izin verilmedi, anmak için Maraş’a gitmek isteyenlere yurt çapında engelleme yapıldı. Tüm engellemelere rağmen ve Maraş etrafındaki bölgelerden Maraş'a girmeye çalışan kitleye gaz ve tazyikli suyla saldırıda bulunuldu. Bazı Alevi Kurum yöneticileri darp edildi.
24 Aralık 2012: İstanbul Okmeydanı’nda 11 Alevi evi işaretlendi. Failleri bulunamadı
25 Aralık 2012: Lise 10.sınıf Edebiyat kitabında Alevi ozanı ve yol önderi Kaygusuz Abdal'ın bir deyişinin (şiir) Alevilikle ilgili kısmının sansürlendiği tespit edildi. Aleviliği din dersi kitaplarına koyduğunu iddia edenlerin Alevilerin esas kaynaklarını sansürlediği gerçeği niyetleri açığa çıkartmış oldu.
29 Aralık 2012: Bursa Pir Sultan cem evine kimliği meçhul kişilerce saldırı düzenlendi, cem evinin camları kırıldı, saldırganlar kaçtılar.
30 Aralık 2012: İstanbul Eyüp ilçesi Güzeltepe Mahallesinde Alevilere ait 10 ev işaretlendi. İlk defa bir işaretlemenin faillerinin bulunduğu basına yansıdı, ancak bu faillerin de Pir Sultan Abdal Kültür Derneği üyesi ve DHKP-C örgütü üyesi olduğu söylendi. Evleri işaretlediği iddia edilen bu iki kişi ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldılar. Bu iki kişi yaptığı açıklamada basına yansıyan haberlerin doğru olmadığını, evleri işaretleyenlerin kendilerinin olmadığı ve kendilerinin de hiçbir Alevi Derneği üyesi olmadıklarını söylediler.
2012 yılında Zorunlu Din dersi ile ilgili AİHM tarafından verilen Eylem Zengin kararı halen dahi uygulanmamıştır. Bu konuda Alevi Bektaşi Federasyonu ve Derneğimiz (Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği) Avrupa Konseyi’ne şikayette bulunmuştur.
2012 yılında Aleviler tarafından çocuklarının Zorunlu Din dersinden muaf tutulmalarıyla ilgili açtığı davalar, “Din dersinde Alevilik konusu da işleniyor (Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi müfredatına yeni konan iki ünite Alevilik dersi)” gerekçesiyle ret edildi. 2012 yılında açılan davaların hepsinde aynı ret kararı çıktı.
2012-2013 yılı Eğitim öğretim döneminde uygulamaya konulan Seçmeli Ders kapsamında, Alevi çocuklarına Dini Dersleri zorla seçtirildi, bazı bölgelerde bu dersleri seçmeyen çocukların kaydının yapılmayacağı ile tehdit edildiler. (Ailelerin korkuları nedeniyle bu konuda yaşanan mağduriyete uğrayan ailelerin isimlerini ve okulları açıklayamıyoruz. Ancak isimler Derneğimiz’de bulunmaktadır. Yargıya intikali halinde gerekli bilgi verilebilir.)
2012 yılında yine Sinan Işık tarafından açılan ve Nüfus cüzdanlarındaki din hanesinin kaldırılmasına eğer kaldırılmayacaksa "Alevi1' yazılmasına yönelik açılan ve AİHM de kazanılan dava uygulamaya konmamıştır.
2012 yılında geçmiş yıllarda olduğu gibi Ramazan ayında pek çok kurum ve kuruluşta çay ocakları ve yemekhaneler tadilat vb. nedenlerle kapatıldı. Özellikle küçük şehirlerde esnaflar lokantalarını dahi kapatmak zorunda kaldılar.
2012 yılında Kamu kurum ve kuruluşlarına Alevi kişilerin işe alınmamasına özen gösterildi. Özellikle mülakat yöntemiyle işe alımlarda ispatı mümkün olmayan ama filen yaşanan bu ayrımcılıklar yoğun olarak yaşandı.
Sorunlar ve çözüm önerileri;
Sorunlar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Demokratik ve Laik bir ülke olmamasından kaynaklı sorunlardır. Yasakçı ve yok saymacı anlayış yasalarımızla korunmaktadır. Bir taraftan Devletin Anayasası’nda laiklik ilkesi bulunurken diğer taraftan da Devlet, Dini tanımlama, tarif etme ve kontrol etme mekanizmasını da elinde tutacağı ve adına "Türk Laikliği'' (Türk Laikliği tanımı, Devletin birçok kademesinde kullanıldığı gibi Alevi çalıştayları sonuç raporunda da sıkça kullanılan bir terimdir) dediği bir sistem geliştirmiştir. Bu sistem vatandaşına güvenmeyen Devlet anlayışının vatandaşını neye inanıp, neye inanmayacağına ve ne usulde nerelerde ibadet edeceğini belirleme kontrol etme isteğinin formüle edildiği bir sistemdir.
Bu "Türk Laikliği" ve bu laikliğin Dini kurumu Diyanet İşleri Başkanlığı Aleviliği bir tarikat bir alt yorum olarak görmekte ve bundan kaynaklı olarak da ibadethanesinin tüm İslam aleminde olduğu gibi "Cami" olduğunu ibadetinin "Namaz" orucunun da "Ramazan" olduğunu kabul etmekte ve kabul ettirmeye çalışmaktadır. Cem evleri ibadethane değil, tekke zaviye statüsünde bir tarikat hane olarak görülmekte ve cem
evlerinde yapılan ibadetlerde zikir, folklorik gelenek vb. olarak tanımlanmakta ve tüm topluma dikte edilmektedir. Devletin Dini kurumunun verdiği görüşler tüm mülki ve idari kurumlar ile mahkemelerde belirleyici olmaktadır.
Çözüm;Yeni yapılacak bir Anayasa ile ve bu yeni Anayasa'nın "Demokratik, Laik" ilkesini benimsemesiyle mümkün olacaktır. Kendi kendimizi kandırdığımız uydurma "İleri Demokrasisi ve Türk Laikliği" gibi içi boşaltılmış uluslar arası kavramların başına "Türk" kelimesini ekleyerek oluşturmaya çalıştığımız sahte Demokrasi ve Sahte Laikliğin terk edilmesiyle mümkün olacaktır.
Yapılacak yeni bir Anayasada;
Devlet tüm dinlere-inançlara eşit mesafede durmalı ve mevcut durumda olduğu gibi egemen bir Devlet Dini oluşturmamalıdır.
Devletin bir Dini kurumu olmamalı, hiçbir dini - inancı finanse etmemelidir.
Din - inanç sivil hayata terk edilmeli. Devlet hiçbir dini organizasyonda yer almamalı, destekçisi ve/veya engelleyicisi olmamalıdır.
Din - İnanç eğitimi, öğretimi okullarda değil, ilgili inancın ibadethanelerinde o inancın mensuplarınca verilmelidir.
Her türlü inançlara ve kimliklere yönelik ayrımcı uygulamalar, sözler, hakaretler kin ve nefret söylemi kapsamında cezai yaptırımlara tabi tutulmalı ve yıllardır mağduriyete uğramış ötekileştirilmiş topluluklar için pozitif ayrımcılık Anayasal güvenceye alınmalıdır.
Toplumda derin yaralar bırakan Katliamlar için "Yüzleşme ve Hakikatleri Araştırma Komisyonları"' kurulmalı ve bu katliamların halen dahi devam eden sonuçları ortadan kaldırılmalıdır.
Saygılarımızla
Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Yönetim Kurulu.
Not: Bu rapor T.C Cumhurbaşkanlığı’na, T.C Başbakanlığı’na, TBMM Başkanlığı’na, Siyasi Partilere, İnsan hakları izleme örgütlerine ve STK’lara, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’na, Avrupa Parlamentosu İnsan Haklan Komisyonu’na gönderilmiştir.
Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği, Okmeydanı, Fatih Sultan Cad. No: 109 Beyoğlu - İstanbul/TÜRKİYE Tel : +90 (212) 254 02 02 www.hubyar.org-