10 Haziran’da IŞİD’in Musul’u Irak ordusunun herhangi bir direnişi olmaksızın ele geçirmesi sonrası Kürtler açısından bir takım kritik gelişmeler yaşanmaya başlandı. Musul’da Irak ordusunun elindeki ağır ve gelişmiş silahların IŞİD’in eline geçmesi uzun bir süredir ağır bir ambargo altındaki Rojava açısından büyük bir tehdidin kapıda olduğunun işaretiydi. Nihayetinde, 2 Temmuz’da IŞİD büyük bir silahlı güçle Rojava’nın Kobanê kantonuna saldırarak Kürt dağı bölgesi Afrin kantonu ve Cezire kantonlarından koparmaya çalıştıysa da YPG’nin büyük bir direnişle karşı koyması neticesinde şuan için IŞİD püskürtülmüş gözüküyor. Barzani yönetimindeki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne (KBY) bağlı Peşmege güçleri ise IŞİD’in Irak içindeki ilerleyişi ve Irak ordusunun geri çekilmesini fırsat bularak Kerkük, Sincar gibi önemli kentlerin kontrolünü ele geçirdi ve buralarda kalıcı olunacağı duyuruldu. Hatta KBY başkanı Barzani Kürdistan’ın Irak’tan ayrılarak bağımsız devlet olma yolunda gidebileceği yönünde beyanlar yaptı. Ancak KBY açısından bu olumlu tablo Irak’taki IŞİD faktörünün bölgedeki yeni hamleleri sonucu pek uzun süremedi.
3 Ağustos’ta IŞİD’in Êzidîlerin yoğun olarak yaşadığı Şengal bölgesine saldırması ve Peşmerge güçlerinin herhangi bir direniş göstermeden geri çekilmesi sonucu bölgedeki halk bir katliamla yüz yüze bırakıldı. Êzidîlerin yanı sıra daha önce IŞİD’in Musul’a saldırması sonucu kaçarak Şengal’e sığınan Türkmen ve Şabaklar da hedefteydi. IŞİD’le savaş konusunda oldukça deneyimle Rojava’nın silahlı gücü YPG’nin Irak sınırını geçerek bölgeye girmesiyle büyük bir katliamın önüne geçilmiş oldu. Sonrasında YPG’nin yanı sıra PKK de silahlı güçlerini çatışma bölgelerine kaydırdı. Çatışmaların ilk günlerinde bölgedeki Êzidilerin IŞİD’e karşı öz savunmalarını geliştirmeleri için YPG’nin öncülüğünde YBŞ (Şengal Direniş Birlikleri) kurulması çağrısı yapıldı.
YPG direnişiyle Rabia’da kısmen durdurulmuş gibi gözüken IŞİD bu sefer başka noktalardan Güney’e saldırmaya başladı. Kısa bir süreliğine Mahmur bölgesi IŞİD’in kontrolü altına girdi. Öyle ki çatışmalar Erbil’in 30-40 km yakınına kadar geldi. HPG ve Peşmerge güçlerinin bu bölgede beraber IŞİD’e karşı savaşması ve o güne kadar IŞİD saldırılarını izlemekle yetinen ABD’nin kısmi hava saldırısı desteğiyle IŞİD buradan püskürtüldü.
IŞİD’in Güney Kürdistan’daki saldırıları, geçmişte birbiriyle şiddetli bir şekilde savaşmış Kürt güçlerinin, özelikle KDP ve PKK’nin birlikte hareket etmesinin başlamasına zemin hazırladı. Mahmur bölgesinin geri alınmasından sonra Barzani’nin Mahmur kampında PKK komutanlarına teşekkür ziyaretinde bulunması dikkat çekiciydi. Kürdistani güçler arasında IŞİD’e karşı savaş cephesinde oluşan birlikteliğin, dört parçanın aynı şiar peşinde hareket etmesi umudunu artırdığı söylenebilir. Bu süreç içinde YPG/HPG güçlerinin gerek Rojava’da gerekse Güney’de IŞİD’e karşı savaş cephesindeki başarısı PKK/PYD çizgisinin büyük bir itibar kazanmasının yanı sıra, Güney Kürdistan’da, özellikle de Şengal’deki varlığının daha kalıcı bir hal alacağının işaretini veriyor. Buna karşı, Şengal’de IŞİD saldırıları karşısında direnmeden geri çekilen Peşmerge güçlerinin ABD’nin desteğiyle bölgede kontrolü yeniden ele geçirmek niyetinde olduğu gözüküyor. KDP çizgisine yakın medya organları, bölgedeki PKK/PYD varlığına karşı rahatsızlıklarını açık bir şekilde dile getirmekte ve PKK’nin biran önce oradan çıkarılması gerektiğini yoksa ilerde KBY’nin başını ağrıtacağını belirtiyor. Bununla yetinilmiyor, Şengal’in IŞİD’ten kurtarılması için Peşmerge Güçleri ve ABD’li özel bir birlik tarafından düzenlenecek operasyona PKK ve YPG gerillalarının engel olduğu haberleri servis edilmekte.
Rojava ve Güney Kürdistan’ın IŞİD'le hâlihazırda 1000 km'den fazla bir sınıra sahip olduğu düşünüldüğünde Kürt güçleri arasında savaş cephesindeki birlikteliğin hayati bir öneme sahip olduğu söylenebilir. Zira hâlihazırdaki IŞİD tehdidinin kısa bir süre içinde geçeceğini söylemek oldukça zor. Savaş cephesindeki bu birlikteliğin Kürtler açısından kalıcı bir ulusal birlikteliğe dönüşüp dönüşmeyeceği halen belirsizliğini korumakta. Önümüzdeki günlerde bu birlikteliğin, büyük oranda PKK/PYD çizgisinin Güney’deki yeni varlığı ve buna karşı KDP yönetimi dâhil başta ABD gibi uluslararası güçler ve Türkiye ve İran gibi bölgesel güçlerin alacağı pozisyona bağlı olarak şekilleneceği söylenebilir.