Ülkenin batısı, yani yaşadığım yer... Hani Cizre 7 gündür abluka altında ya, 7 gündür sokağa çıkma yasağı var ya, devletin bakanları dahi kente gidemiyor ya, hani bunlar zaten yeterince berbat, hani yani bu olan biten karşısında yaşanan çıldırtıcı sessizlik de  sorunlu ya… Ama daha beteri var...

Daha beteri ummadığın ölçüde gizlenmiş ve 6-7 Eylül ruhu ile hepiniz ERMENENENİ dölü, hepiniz TÖRÖRRÖRÖsünüz tarzı bir ırkçılık... Her an hançer alıp kalbine saplayacak 'kardeşinin'.

Leyla Zana gençlerin ölü bedenlerini göreceğime, kendi bedenimi ölüme yatıracağım diyor. Arkadaş listemden 10 senedir tanıdığım bir dangalak,  gebersin diye yorum yazıyor. Cevap versem, Sonraki aşama “sen de geber” olacak... Son derece 'batılı' ama anladığım kadarı ile ırkçılık dalışları yapan bir arkadaş ise, yine Kürt siyasetçiler barışa dair ne yaparsa yapsın, ne kadar çırpınırsa çırpınsın, isterse ağzı ile kuş tutsun, sürekli dağın yolunu gösteriyor. Hadi oradan pis bölücü diyor.  Bir diğer ‘arkadaş’, güya Kürt seviciliği yapıyor, ona artık akıllan diyor, ne yapması gerektiğini Bilal’e anlatır gibi anlatıyor ama nedense kendisi ne yaptığını yahut ne yapacağını bir türlü anlatmıyor.

Irka ve belirli bir inanca dayalı faşizm ile karşı karşıyayız. Barışın lafını eden zaten yok.  Ülkenin batısında, birbirinden iki yüzyıldır hazzetmeyen iki egemen siyasi gücün destekçisi halk kitleleri bu süreçte su yüzüne çıkmış bir faşizmde ortaklaşmış görünüyor. Tabi aralarındaki ihtilaf baki… Memlekete egemen olan, Tanrı Sünni Türk’ü korusun anahtar sözcüklü faşizm, ülkenin batısında ortaklaşılan faşizm çeşidi olsa da, ağırlık merkezi sekülerliğe kaymış olan ırkçılar ile ağırlık merkezi Sünniliğe kaymış faşistler birbirlerinden şikayetçiler. Sonuç olarak aralarında bir takım farklar olsa da aynılar yani, ikisi de faşistler…

Peki bu kadar faşistin içinde ne yapacağız. Bir defa korkacağız. Örneğin Hdp Ataşehir ilçe binası dün yakıldı. Bu akşam basın açıklaması ve protesto çağrısı vardı. Gittim. Bir avuç insan, on avuç polis. Nefret dolu bakışlar. Aralıklı sataşmalar. Kenarda köşe de fırsat bulsa bizi linç edecek gençler.  İnsanlar tedirgin. Tedirginim. Olmalıyız.

Tamam korktuk, tedirgin olduk, peki sonra ne yapacağız? Enseyi karartmayacağız. İşimiz zor… Ortalık karışık… İnadına barış diyeceğiz. Birlikte yaşam diyeceğiz.   Gerekirse birlikte yaşam için kendimizi savunacağımız anlar gelecek ama gitmeyeceğiz. Savrulup dağılmaya hakkımız yok. Birbirimize daha çok kenetlenip, bize ait olanı, 6-7 Eylül ruhu ile bizden almak isteyenlere cevabımızı onlara insanlığı hatırlatarak vereceğiz.

 Bu ülkeye, sen bize layıksın biz de sana diyeceğiz.